ZAYIFLAMAK İÇİN MİDE KÜÇÜLTME TARİH OLACAK
“Bu yöntemde ameliyata gerek kalmadan sadece anjiyografi uygulanarak başarılı sonuçlar elde edilmiştir" dedi.
TÜRK Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) Yıllık Toplantı Bilimsel Kurul Başkanı Prof.Dr. Yiğit Göktay, obezite tedavisinde midenin acıkma merkezini besleyen damarların tıkanmasının mümkün olduğunu belirterek, “Bu yöntemde ameliyata gerek kalmadan sadece anjiyografi uygulanarak başarılı sonuçlar elde edilmiştir" dedi.
YILLIK TOPLANTIDA DUYURULDU
TGRD tarafından düzenlenen 11'inci Girişimsel Radyoloji Yıllık Toplantısı, Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te yapıldı. Toplantıda girişimsel radyolojideki son gelişmeler ve güncel uygulamalar sunuldu. TGRD Yıllık Toplantı Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Yiğit Göktay, obezite tedavisinde cerrahi tedavinin oldukça popüler olduğunu, ancak girişimsel radyolojide son dönem gelişmelerle midenin acıkma merkezini besleyen damarların tıkanmasıyla o hormonun baskılanması ve obezite tedavisinde yol almanın mümkün olduğunun gösterildiğini söyledi. Bu alandaki çalışmaların yeni, ancak ilk dönem sonuçlarının umut verici olduğunu aktaran Prof. Dr. Göktay, bu yeni tedavi yöntemine ilişkin şunları söyledi:
“Bu yöntem, aşırı şişmanlık, morbidobezite nedeniyle yaşam kalitesi düşen hastalarda midenin acıkma merkezini besleyen damarların özel bir embolizasyon yöntemi ile tıkanması prensibine dayanan yöntem. Hasta konforunu ön planda tutan bu yöntemde ameliyata gerek kalmadan sadece anjiyografi uygulanarak yapılan embolizasyon sonrası başarılı sonuçlar elde edilmiş ve özellikle batıda obezite tedavisinde bu farklı alternatif tedavi yönteminin kullanımına dair çalışmalar yüz güldürücü sonuçları ile kabul görmeye başlamıştır."
Bu yöntemin 4 yıl önce ABD'de denendiğini aktaran Prof. Dr. Göktay, insandaki uygulamalarının çok kısıtlı olduğunu ve uzun dönem sonuçlarının ortaya çıkmadığına dikkat çekti. Prof. Dr. Göktay, “Olgunlaşması için 5 yıl geçmesi gerekiyor. Daha o süreçteyiz" dedi. Prof. Dr. Göktay, damarın içinden tıkanmasıyla iyileştirilebilen hastalıklar arasına son yıllarda prostat rahatsızlıklarının girdiğini, hemoroid hastalarında bu yöntemin kullanılmaya başlandığını aktardı.
MODERN ZAMAN HASTALIĞI VARİSE MODERN ÇÖZÜM
Prof. Dr. Yiğit Göktay, ayrıca, uzayan çalışma saatleri, fazla kilo ve daha az fiziksel aktiviteyle birlikte kendini gösteren yeni yaşam tarzının aslında modern insanın sağlığını birçok yönden olumsuz etkilediğini söyledi. Bu olumsuz etkiler içinde en sık görülen rahatsızlığın varis olduğunu belirten Prof. Dr. Göktay, batı ülkelerinde erişkin nüfusun yüzde 15'inden fazlasında tedavi gerektiren toplardamar yetmezliği bulunduğunu kaydetti. Prof. Dr. Göktay, girişimsel ameliyatsız yöntemlerle varis tedavisinin birçok hasta için en uygun ve konforlu tedavi seçeneği olarak yaygınlaştığını söyledi. Prof. Dr. Göktay, yüksek başarı oranına sahip bu yöntemin genel anestezi ve hastanede yatış gerektirmemesi, hastanın hızla günlük hayatına dönebilmesi, işlemden hemen sonra normal yürüyebilmesi ve kozmetik olarak normale dönüşün hızla gerçekleşmesi gibi avantajları bulunduğunu aktardı.
İNME ÖLÜM NEDENİ OLARAK İLK SIRALARDA
TGRD Eğitim Birimi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Erol Akgül, halk arasında felç olarak da bilinen inmenin özellikle ileri yaşlarda pıhtı ile beyin damarlarının aniden tıkanması ve bu nedenle beynin fonksiyonlarının bir kısmının kaybedilmesi olduğunu söyledi. Etkilenen kişilerde sıklıkla ölüme ve daha sonraki yaşamlarında bağımlı yaşamalarına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Akgül, “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir toplumsal sorun olan bu hastaların erken tedavisi, bu nedenle olan ölümleri ve bağımlı yaşamayı önlemek açısından oldukça önemli" dedi.
İnmeye bağlı ölümlerin birçok ülkede 3'üncü, bazı ülkelerde ise 2'nci sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Akgül, diğer taraftan sakatlığa yol açan hastalıklar açısından ilk sırada yer aldığının altını çizdi. Felç sonucu kişisel mağduriyetler, aile dramları yaşandığını, büyük ekonomik kayıplara neden olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akgül, inmenin nedenlerine ve tedavisine ilişkin şunları söyledi:
“İnme gelişen hastalarda damar tıkanıklığına yol açan pıhtı yüzde 60-70 oranında kalpteki problemlerden kaynaklanmışken, yüzde 20- 30 hastada ise boyundaki damar sertliği ve darlık gelişmiş damarlardan kaynaklanmaktadır. İnme gelişen ve hastaneye ilk 3-4 saatte gelebilen hastalarda ve ilk 6-8 saat içinde atardamar içine girilerek pıhtının mekanik olarak çıkarılmasının, emilmesinin ve pıhtı eritici ilaçlarla temizlenmesinin, sadece toplardamar veya ağız yoluyla verilen ilaçlarla yapılan tedaviye göre oldukça daha iyi olduğunu göstermiştir. Atardamara girilerek yapılan tedavi ile hasta ölümleri ve yaşayan hastaların bağımlı yaşama riskleri anlamlı derecede azalmaktadır."
KANSER TEDAVİSİNDE TÜMÖR YAKMA YÖNTEMİ
TGRD Genel Sekreteri Prof. Dr. Devrim Akıncı, kanser tedavisinde tümörün yakılarak tahrip edilmesi ablasyon yönteminin son yıllarda dünyada ve Türkiye'de yaygın kullanıldığını söyledi. Karaciğer, kalın bağırsak, meme, mide kanserleri metastazlarında uygulanan bu yöntemin cerrahi uygulanamayan hastalar için ciddi bir alternatif oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Akıncı, ablasyon tedavi uygulamasının, tümörün boyutu, sayısı ve yerleşimine bağlı olduğunu söyledi.
Ablasyon yöntemlerinin cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi diğer tedavi yöntemlerine engel olmadığını belirten Prof. Dr. Akıncı, bu yöntemin bazı durumlarda ameliyatın yerine geçebileceği gibi, bazı durumlarda da cerrahi tedavi, kemoterapi ve ışın tedavisiyle birlikte uygulandığını dile getirdi. Prof. Dr. Akıncı, ablasyon yöntemlerinin artılarını ise uygun hastalarda cerrahi tedaviye göre avantajları arasında genel anestezi gerektirmemesi, iğne deliğinden yapılabilmesi, hastanın aynı gün veya ertesi gün evine gidebilmesi ve normal hayatına dönebilmesi ve gerekirse birden fazla kez tekrarlanabilmesi olarak sıraladı.
Kaynak: