ATATÜRK AÇILIMI

Resmi ziyaret için gelen Ortadoğulu şeyhlere, mollalara öykünerek yıllarca Anıtkabir’den fellik fellik kaçanların Atatürkçülüğe soyunması, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın 40’lı yıllardaki önermesini çağrıştırdı:

-Bu memlekete komünizm gelecekse, onu da biz getiririz!

Gerçi CHP’nin oportünistleşme dönemindeki valisi, “Siz üretin, vergi verin, çağırdığımızda askere gelin, gerisini bize bırakın…” anlamındaki eklemesiyle yöneten - yönetilen ilişkisini tanımlıyordu ama AKP’nin Atatürkçülük açılımı da aynı kapıya çıkıyor.

-Bu memlekete Atatürkçülük gelecekse, onu da biz getiririz!

Kutsal inançlarımızı siyaset pazarında kullana kullana aşındırdıklarına göre demek ki sıra Atatürk’e geldi. Anıtkabir turları ve demeçlerle verilmek istenen ileti buysa, çok da aykırı gelmiyor doğrusu.

***

Yüce Atatürk, alaşağı ettiği monarşinin yerine Cumhuriyeti koyup; 10 yıla sığdırdığı devrimlerle ümmeti ulusa dönüştürmeyi başarmıştı.
Teokrasinin yerini laiklik, kapitalizmin yerini devletçilik, takımerki yönetiminin yerini halkçılık aldı. Kuşku yok ki bunların hepsi, Atatürk’ün ölümüyle birlikte tarihe karışan devrimcilik sayesinde gerçekleşti.

***

Eleştiriye kimse alınganlık göstermesin. Oturduğun yeri dolduramıyorsan, hakkını veremiyorsan başkaları gelir oturur.
Daha dün, bütün işleri bitirmiş gibi 10 Kasım'ı gündemden indirip yerine seyit (!) Rıza'yı koydunuz. Yığınlar, arkasına düşmek için Atatürkçü bir yapı ararken, kendi partisi bile Atatürk ilkelerinin savunusunda utangaç davranıyorsa, birilerinin Atatürkçülüğe soyunmasını yadırgamamak gerekir.
Cumhuriyet Halk Partisi, kendisi olma konusunda isteksiz. Kim olduğu ve ne istediği konusunda bir türlü netleşemiyor. Netleşemediği için de kendisini anlatamıyor, ötekilerden farkını vurgulayamıyor. AKP ve benzerlerine öykünerek onların tabanından oy alabileceğini sanıyor. Oysa AKP’nin başlıca gücü, kendi gündemini yaratamayan CHP’nin güçsüzlüğüdür.
Yoksa CHP yönetenleri bunun farkında değil mi?