KANSER TEDAVİSİNDE TÜRK ATAĞI

KANSER TEDAVİSİNDE TÜRK ATAĞI

Kanser tedavisinde gelinen nokta

DENEYSEL Hematoloji Kongresi Başkanı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji –Onkoloji Hastanesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Ünal, kanser tedavisinde gelinen noktada, kanser teşhisi konulan 10 hastadan 8’inin yıllarca yaşayabilir hale geldiğini ifade etti. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Deneysel Hematoloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan da, Türkiye’nin hematoloji alanında artık uluslararası bir oyuncu durumuna yükseldiğini söyledi.

Deneysel ve Klinik araştırmalar ile bu çalışmalarda karşılaşılan sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılacağı Deneysel Hematoloji Kongresi Avanos’ta başladı. Alanlarında uzmanlarının bildiri sunduğu kongreye, kanser ilaçları satıcı firmaları temsilcileri de katıldı. Deneysel Hematoloji Kongresi Başkanı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji –Onkoloji Hastanesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ali Ünal, kanser tedavisinde dünyada çok büyük gelişmeler olduğunu, artık kanserin erken teşhisi yanında tedavisinin de yapılabildiğini söyledi. Prof.Dr. Ünal, artık kanser veya lösemi hastalarının 3 ayda, bir yılda öleceği diye bir sözün geçerli olmadığını ifade etti.

Kongrede Hematolojinin yeni tedaviler içeren, hastalıkların moleküler temeline inen çalışmaların yapıldığı deneysel Hematoloji kısmını yapmaya çalıştıklarını belirten Prof.Dr. Ünal, “Burada moleküler olarak kanserin erken teşhisi ve deneysel olarak kanserin tedavisini konuşuyoruz. Tedavi edemediğimiz kanserleri hangi yollarla tedavi edebiliriz. Bu konuları daha çok tartışıyoruz. İki ana hedefimiz var. Birincisi, kansere erken teşhis koymak ve temeline inmek, ikincisi ise tedavi etmektir. Amerika’da ve Avrupa’da kanserle ilgili çıkan en son yöntemleri burada tartışıyoruz” dedi.

10 KANSER HASTASINDAN 8’İ YAŞIYOR

Prof. Dr. Ali Ünal, kanser tedavisinde gelinen noktada, teşhis konulan 10 hastadan 8’inin yıllarca yaşayabilir hale geldiğini ifade etti. Kanserde artık teşhis yöntemlerinin çok geliştiğini kaydeden Prof.Dr. Ünal şöyle konuştu:

“Artık temeline iniyoruz. Hem teşhis ediyoruz, hem de kanserin çeşidi hangi ilaca duyarlı olabilir, cevap verebilir, bunların temelini söyleyebiliyoruz. İkincisi de tedavi ediyoruz. Eskiden olduğu gibi kanserli bir hasta 3 ayda veya bir yılda ölecek diye bir şey yok. Kanser artık tedavi ediliyor. Kanser teşhisi konan 10 hastanın 8’i yıllarca yaşayabiliyor. Bunlar kök hücre tedavileriyle, kemik iliği nakilleriyle çok daha iyi tedavi edilebiliyorlar. Sağlık altyapısı olarak ülkemiz dünya ile ölçülebilecek konuma gelmiştir. Türkiye’de şu anda 61 tane hematolojik kanserlerin tedavi edildiği merkez bulunuyor. Sağlık turizmi olarak öncelikle Orta Asya ve Türki Cumhuriyetlerden gelen hastalarımız çok. İkincisi bize yakın olan Arap ülkelerinden hastalar geliyor. Temelde ise, hastalarımızın çoğu Türk ama Avrupa’da yaşıyorlar. Yani Avrupa’da değil Türkiye’de tedaviyi tercih ediyorlar.”

HEMATOLOJİ ULUSLARARASI OYUNCU OLDUK

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Deneysel Hematoloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, Türkiye’nin hematoloji alanında artık uluslararası bir oyuncu durumuna yükseldiğini söyledi.

Son yıllarda kemik iliği naklinin üç binleri geçtiğini ve Avrupa’da üçüncü sırada bulunduklarını kaydeden Prof.Dr. İlhan, bu nakillerin yüzde 10’dan fazlasının da yabancılardan oluştuğunu kaydetti.

Yıllardır özellikle kan hastalıklarında tedavi yaptıklarını ama bir kısmında istediğimiz sonuçları alamadıklarını Prof.Dr. İlhan, “Bu noktada kullandığımız ilaçlarda veya dozlarında değişiklik yapmak gerekir mi? Kanda trombasit dediğimiz maddeyi yükselten ilacı Türkiye’de 50 miligram olarak kullanıyoruz, Japonya’da ise 25 miligramdır. Bu ilaç niye Japonya’da düşük dozda etkili olurken Türkiye’de yüksek doz kullanmak zorunda kalıyoruz” dedi.

KENDİ İLAÇLARIMIZI ÜRETMEMİZ GEREKİYOR

Bir ilaç keşfinin bir milyar dolardan fazla para gerektirdiğini anlatan Praf.Dr. İlhan şöyle konuştu:

“Büyük masraf ama Türkiye’nin de kendisine yönelik ilaçları yapması lazım. TÜBİTAK nihayet kanser tedavisinde yenilikler adı altında bir çağrı yaptı. Bir tanesi hücresel tedavidir. Buna 50’den fazla proje başvurdu. 10’dan fazlası ise 2 milyon 500 bin lira desteğe layık bulundu. Bu da gösteriyor ki, Türkiye artık kendi ayaklarının üzerinde durarak kendisine ait tedavi yapması lazımdır. Kanser ilaçlarını üretmek gerekiyor. Çok yüksek miktarlarda yurtdışına ödeme yapıyoruz. Yabancılar kendi genetik özelliklerine göre ilaçlar yapıyorlar. Biz de bu ilaçları Türkiye’de kullanıyoruz. Amerika’daki veya Avrupa’dakilerle genetik yapımız aynı değildir. O zaman kendi mutfağımızda kendi araştırmamızı yapmamız lazım. Deneysel Hematoloji Derneği olarak Türkiye’ye özgü araştırmaların yapılması için çalışıyoruz. TÜBİTAK hem hücre tedavisinde hem kök hücrede hem de ilaç gelişmesinde destekler sağlanıyor. Sağlık otoritesi böylece Türk halkı yanında dünya sağlık turizmi için adım atmıştır. Bu kongrede enine boyuna tartışılan konular Sağlık otoritesine sunulacaktır. Avrupa Hematoloji Birliği’nde Türk hematologlar yönetim kadrosundadır. Kök hücre nakillerini denetleyen Ceysi adını verdiğimiz bağımsız kuruluşun Türkiye Başkanı olarak yurt dışında denetleme yapma durumuna geldik.”

 

Kaynak:Haber Kaynağı