TGB'den Yeni Hamle

TGB'den Yeni Hamle

Türkiye Gençlik Birliği Akademilere bir konferans düzenleyerek YÖK e karşı bir uyarı çağrısı yaptı. Konferans bu gün.

Üniversite Gençliği Akademiye Sesleniyor
Basın Açıklamasına Çağrı
 
Yer: İstanbul Barosu / Orhan Apaydın Konferans Salonu
Tarih: 26 Kasım 2012 Saat: 13.00


YÖKTAŞI YAKLAŞIYOR,
ÜNİVERSİTELER SEFERBERLİĞE!
AKP-Cemaat faşizmi, bir karabasan gibi Türkiye’nin üzerine çökmüş. İktidarını sürdürebilmek ve cumhuriyeti yıkmak üzere, hakikatleri karartıyor. Gerçeklerin üzerini örtmek üstüne uzmanlaşmış faşizmin bilimi de kendi karanlığına dahil etmesi, onun için hayati mesele. 12 Eylül rejiminin başladığı işi, onun çocukları bitirmek niyetinde. YÖK’ten daha baskıcı ve piyasacı bir sistem kurarak, yok edemedikleri üniversiteyi yıkmayı hedefliyorlar. Adeta bir YÖKTAŞI geliyor. Bir meteorun yer yüzünde canlı bırakmaması gibi, bilimsel üretimi, halkın yararı için bilim ve eğitimi, akademisyenlerin ve öğrencilerin haklarını yeryüzünden silip; AKP-cemaat faşizminin karanlık çağını açmak üzere yaklaşan bir YÖKTAŞI.
Aylardır hazırlığını yapıyorlardı. Yusuf Ziya Özcan döneminden beri AKP’nin üniversiteleri sindirme aracı haline gelen YÖK eliyle, üniversiteye ve bilime en köklü saldırı geliyor. 12 Kasım’da kamuoyuna açıklanan taslağı bir hafta önceden iktidarın gazeteleri manşetlerle verdi, TÜSİAD YÖK Başkanı’yla görüşüp tasarıyı hevesle sahiplendi. Yeni YÖK yasa taslağıyla gericilik ve sermaye kol kola ve iştahla, ticari medreselerinin temellerini atmanın hayalini kuruyor. Bu hevesi iyi görmek ve sistemin efendilerinin kursağında bırakmak, gençlik ve üniversitenin tüm sahipleri için acil bir görev!
İlk iş vitrin hazırlandı. 12 Eylül’ün YÖK’ünü kaldırıp Türkiye Yükseköğretim Kurulu’nu, TYÖK’ü kuruyorlarmış. Üniversite sayısının 27’den 180’lere çıkması, köklü ve yeni üniversitelerin farklı olması bu üniversite reformuna ihtiyaç doğurmuş. YÖK Başkanı Çetinsaya beş maddede tanıtıyor yıkım yasasını: çeşitlilik, kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik, rekabet ve performans sistemi, mali esneklik, kalite denetimi. Bu maddeler bile bir ipucu verebiliyor. Ama biz esasa gelelim. Taslağa göre; 
1- AKP’nin köklü üniversitelere müdahalesini artıracak şekilde konsey adı altında yönetim organları geliyor. Vergi rekortmenleri, para babası mezunlar ve Bakanlar Kurulu’nun atadığı kişiler bu olağanüstü yetkili konseyde ağırlıkta olacak. 
2- Akademisyenler performans puanına dayalı olarak rekabet içinde çalışacak. 
3- Vakıf üniversitelerinden farklı olarak açıkça “kar amaçlı” özel üniversiteler ve yabancı üniversiteler kurulacak.
4- Üniversitelerin kendi parasal kaynaklarını kendileri bulmak zorunda olacak. (Evet, işletmeler gibi!)
Yıkım yasası, üniversiteleri piyasaya açma operasyonunun çok ötesinde. Üniversitelerin cemaat ve kara para düzeninin baronlarına pay edilmesi, özgür ve kamu yararına bilim üretiminin ve eğitiminin tamamen yok edilmesi amaçlanıyor. 
Unutmamamız gerek, AKP – Cemaat faşizmi üniversiteler son nefesini vermedikçe toplumsal iktidarını pekiştiremez. Bilimin ve aydınlanma değerlerinin kökünün kazınması bugünkü iktidarın birincil gündemi haline gelmiştir. Ele geçirilmemiş bir Tübitak, OdaTV davasında cemaate pahalıya mal olurdu. 
Yasa taslağının girişine düşülen notu hatırlatalım. Notta, “tartışmaların zenginliğini sağlayabilmek için” taslağın mevcut anayasaya uygunluğunun sorgulanmadığı belirtiliyor. Anayasa değişmeden bu taslağın kabul edilmesi ve uygulanması, anayasayı ihlal etmek olacak.
Korkunun Ecele Faydası…
Bugün Türkiye ve bilim bambaşka bir süreçte. Tasarılarla akademisyenlerin, öğrencilerin, toplumun önüne karanlık çağ getirilirken, “kamu” yararı devletten giderek uzaklaştırılırken, bir yandan da “kamu”nun yani halkın, sistemin kanunlarına meydan okuduğu bir aydınlanmanın içindeyiz. Sistemin çok fonsksiyonlı rekabetçi robotları olarak yetiştirilmeye çalışılan öğrenciler ve bilimden, öğretimden çok bu robotları programlama misyonu yüklenmeye çalışılan akademisyenlerin sistemin çarkını bozacak direnci ve birliği göstermesi kaçınılmazdır. Bu direnç ve birlik dağılmadan, AKP’yi yıktıktan sonra nasıl bir üniversite kuracağımızı planlayacak. Konseylerden koltuk kapmak üzere ellerini ovuşturan bürokratlar ve sözde bilim insanları, üniversiteleri paylaşacak olan sermaye grupları, uluslararası karteller fazla heveslenmesin; karanlık çağını açmak isteyen AKP-cemaat faşizminin hevesi kursağında kalacak. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin, bilim insanlarının birleşerek oluşturacağı mücadele, yasayı tarihe gömecek.