NAZIM HİKMET ÖLÜMÜNÜN 51. YILDÖNÜMÜNDE ANILIYOR

NAZIM HİKMET ÖLÜMÜNÜN 51. YILDÖNÜMÜNDE ANILIYOR

Nâzım Hikmet, ölümünün 51'inci yıldönümünde çeşitli etkinlikler anılıyor.

Nâzım Hikmet Ran ölümünün 51'inci yıldönümünde Çankaya Belediyesi'ne ait Galeri Uray'da anılacak. Ölümünden on yıl önce “Vasiyet” olarak yazdığı “Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni" dizelerine karşın, mezarı Moskova’da bulunan Nâzım Hikmet, ülkesinde çeşitli kültürel ve sosyal etkinliklerle anılıyor. Çankaya Belediyesi Galeri Uray, büyük ozanın ölümünün 51. yıldönümünde, “Nâzım Hikmet Portreleri” sergisine ev sahipliği yapacak. Karikatürcüler Derneği üyelerinin çizdiği 70 ayrı portreden oluşan sergiye, dernek üyelerinden sanatçı Metin Üstündağ ve Musa Kart da katılacak. 3 Haziran 2014 tarihinde 18.00’de açılacak sergi, 5 Haziran 2014’e kadar gezilebilecek.

Nazım Hikmet Ran, ölümünün 51. yılında Moskova'da mezarı başında anıldı. Nazım Hikmet Kültür Vakfı'nın katkıları ve Rus Türk İşadamları Birliği'nin (RTİB) organizasyonuyla Moskova'daki Novodeviçi Ünlüler Mezarlığı'nda düzenlenen anma etkinliğine Türkye'nin Moskova Büyükelçisi Aydın Sezgin, sanatçı Şevval Sam, Sümer Ezgü, dizi ve sinema oyuncusu Ahmet Mümtaz Taylan ve Işık Yenersu ile birlikte Rusya'da yaşayan Türkler katıldı. Rus Türk İşadamları Birliği bünyesinde kurulan Nazım Hikmet Anma Komitesi'ne başkanlık yapan iş adamı Ali Galip Savaşır, her yıl 3 Haziran'da gelenekselleşen Rus Türk günü olarak buluştuklarını belirterek, "Memleketimizde ortak paydalarımızın azaldığı zamanlarda burada ortak paydamız olan Nazım Hikmet gibi büyük değerlere daha fazla ihtiyacımız var" diyerek açılış konuşmasını yaptığı törende bu yıl katılımın önceki yılara göre daha fazla olduğu görüldü.

 

'TARİHİMİZİN BİR DÖNEMİ BU BÜYÜK İNSANA HAKSIZLIK YAPMIŞTIR'

Nazım Hikmet Ran'ın vefatının 51. yılını doğumunun ise 102. Yılını anıyoruz diye konuşmasına başlayan Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Aydın Adnan Sezgin, "Tarihimizin bir dönemi bu büyük insana haksızlık yapmıştır. Yıllar boyunca, mahkemeden mahkemeye, cezaevinden cezaevine gönderdiğimiz, sürgün hayatına zorladığımız bu dev şairin vatandaşlıktan çıkarılma kararını Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 2009'da geri aldı. Ona ve tarihe karşı işlenen hatanın bilincine vardığımızın böyle bir kararla ortaya konmasında bir nebze teselli buluyoruz. Tarihimizin bir dönemi, Onu ve hangi ideolojiye veya inanca bağlanmış olursa olsun birçok şairimize, edibimize, düşünce insanımıza kederli kader yaşattı diye de üzülüyoruz. Burada, Nazım'ın büyük şiirinin gölgesinde bulunmamız aynı zamanda bu burukluğun bir tezahürüdür. O artık fikirleriyle, sevdalarıyla, aşklarıyla, ayrılıklarıyla, mutluluklarıyla, ızdıraplarıyla, hayalleri ve hayalkırıklıklarıyla, başarı ve hatalarıyla tarihe malolmuştur. Ben dildaşı olmakla iftihar ediyorum, böyle bir vatandaşımız olduğu için övünüyorum. Rus halkına da Hazım Hikmet'e bu büyük ülkede gösteregeldiği yakın ve sıcak ilgiden dolayı teşekkür borçluyuz. Nazım Hikmet bugün, Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında bir dostluk bağı haline gelmiştir" dedi.

 

'NAZIM TÜRK VE RUS HALKLARI ARASINDA BİR KÖPRÜ'

RTİB Yönetim Kurulu Başkanı Naki Karaarslan da konuşmasında,Nazım Hikmet'in Rus ve Türk halkları arasında bir köprü görevi gördüğünü belirterek, şöyle konuştu: "Onun Türk ve Sovyet halkları arasında insan sevgisiyle kurduğu büyük köprüyü emeğin ekmeğin imecesine dönüştürmek yolunda çalışmalıyız . Her iki ülkede ortak yatırımlar, zenginlikler artıyor. " giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak " deyip bitiremediği işleri bitirmemizi bekliyor. Bugün, beş satırla şiirinde hayatı böylesine özlü anlatabilmiş bir büyük ozanın 51. Ölüm yıldönümünde onu anıyoruz. Nazım neyi anlamıştı hayata ve insana dair? Savaşın ve ideolojilerin üstünde, her şeyin bir insanı sevmekle başlayacağını söylüyordu. Yaşadığı yerlerde, verdiği eserlerde, şiir ve destanlarında sadece insan sevgisi ve insanca yaşamaya hizmet aşkı vardı. 3 Haziranlardaki anmalar esas itibariyle bir yaş değil, kendimizi insana hizmet yolunda, Nazım 'a verdiğimiz sözü ne kadar yerine getirdiğimize dair sorguladığımız yıldönümleri olmaktadır."

 

'NAZIM EN DEĞERLİ KÜLTÜR VARLIKLARIMIZDAN BİRİ'

Nazım Hikmet Kültür Vakfı'nın anma töreni için olan iletisini aktarmakla vazifeli olduğunu belirterek kürsüye çıkan dizi ve sinema oyuncusu Ahmet Mümtaz Taylan, şu açıklamayı yaptı: "Şöyle derler; değerli dostlar büyük ozanımız Nazım Hikmet'in ölümsüzlüğünün 51. Anma töreni onlarca belki yüzlerce etkinlikle kutlanıyor. Nazım Hikmet in ülkemiz ve insanlık için yalnız bir şair değil evrensel insani değerlerinde bir simgesidir. Hapiste olanlar için bir özgürlük simgesi ezilenler için eşitliğin kardeşliğin simgesi, Japonlar için nükleer silahların dehşetinden kurtulmanın simgesi Afrikalılar için kölelikten özgürlüğe geçişin simgesi, Ruslar için onurlu aydın sesin simgesi, biz Türkiye'de yaşayanlar için ise en değerli kültür varlıklarımızdan biri. Çünkü o Türkçe diye bir dil dünyada oldukça bizimle olacak. Bize dünyadan ve insandan umut kesmemeyi hatırlatacak, en umutsuz anlarımızda umudun şarkısını söyleyecek, Nazım bize her durumda gerçeği ve doğruyu söylememizi hatırlatır. Yalanız bir dünyayı ancak dürüstlükle kurabileceğimizi gösterir. Hapisteyken bile gittiği her ülkede düşüncelerini açık bir berraklıkla söyleyen aydın bir insandı. Nazımın yapıtları kadar önemli diğer özelliği de bu aydın tavrıdır. Hiçbir baskıya tehdide boyun eğmeyerek dik kalmış 20. Yüzyılın ender aydın kişiliklerindendir. Nazım Hikmet bize her durumda insan olmayı insan kalabilmeyi öğretti. Günler tortularıyla gelir geçer önemli olan insanlık ve insani değerlerdir. Nazım bize bunu öğretti. Etkinliğinizde başarılar diler en sıcak dayanışma duygularımızla dost selamlarımızı sunarız. Nazım Hikmet kültür ve dayanışma vakfı." Nazım Hikmet anma programı çerçevesinde Moskova'ya gelip bu akşamda şairin eserlerinden şarkılar içeren bir konser verecek olan şarkıcı Şevval Sam ise, "Maalesef Bizim memleketimizde dünyanın diğer ülkelerinde olduğu kadar sanata ve sanatçıya değer verilmiyor. Aslında ben ölümden sonra ruhların yaşadığına inanan birisiyim. Bugün belki buralarda ve ya her sene ve ya onun şiirlerini okuduğumuzda bizim kalbimize dokunarak yaşamaya devam ediyor Nazım. Biz onun yattığı yere bir çınar ağacı çok gördük ama Rusya'da gerçekten bizden daha fazla sahip çıktılar. Dünyanın öbür ucunda da olsa onu ziyaret etmeye gelip bu çınar ağacına dokunurduk. Ruh bedenden ayrıldıktan sonra nerede olduğu önemli değil. Zaten şiirleri ile onun ruhu her yerde ve büyük bir aşkı ve insana dair ne varsa bize aktardı ve gösterdi. Şiirleri hala bize rehber olmaya devam ediyor" dedi. Moskova'daki anma törenleri, saat 19:00'da Mir Konser Salonu'nda Şevval Sam'ın vereceği konser ile son bulacak.

Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Nâzım Hikmet Ran, 17 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. Usta kalem, 3 Haziran 1963 sabahı ise geçirdiği kalp krizi sebebiyle hayatını kaybetti.

Daha çok Nâzım Hikmet olarak anılan Türk şair, oyun yazarı, romancı, anı yazarı olarak Türk edebiyatına önemli eserler kazandırmıştır. Nâzım Hikmet Ran "Romantik komünist" ve "romantik devrimci" olarak da tanımlanır. Nâzım Hikmet Ran siyasi inançları yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmek zorunda kalmıştır. Nazım Hikmet Ran’ın şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ülkede önemli ödüllere layık görülmüştür.

Nâzım Hikmet Ran yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. Nâzım Hikmet Ran’ın İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır. Nâzım Hikmet Ran Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Nâzım Hikmet Ran Uluslararası bir üne ulaşmış ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmiştir.

Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nâzım Hikmet Ran, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. Nâzım Hikmet Ran 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı; Nazım Hikmet Ran’ın ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal edildi. Usta kalemin mezarı Moskova'da bulunmaktadır.

 

Nâzım Hikmet'in eserleri

Dağların Havası (Osmanlıca, 1925), Güneşi İçenlerin Türküsü (1928), 835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1 + 1 = 1 (1930), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Gece Gelen Telgraf (1932), Benerci Kendini Niçin Öldürdü? (1932), Bir Ölü Evi yahut Merhumun Hanesi (1932), Kafatası (1932), Orman Cücelerinin Sergüzeşti (1932), Unutulan Adam (1934), Portreler (1935), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936), İt Ürür Kervan Yürür (1936, Orhan Selim adıyla), Milli Gurur (1936), Sovyet Demokrasisi (1936), Alman Faşizmi ve Irkçılığı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1937), Yeşil Elmalar (1938), La Fontaine'den Masallar (1949), Saat 21-22 Şiirleri (1965), Enayi (1965), Ferhad ile Şirin (1965), İnek (1965), İstasyon (1965), Kan Konuşmaz (1965), Şu 1941 Yılında (1965), Yolcu (1965), Yaşamak Hakkı (1966), Dört Hapishaneden (1966), Bu Bir Rüyadır (1966), Ocak Başında (1966), Rubailer (1966), Sabahat (1966), Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1966), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967), Allah Rahatlık Versin (1967), Evler Yıkılınca (1967), İnsanlık Ölmedi ya (1967), Yusuf ile Menofis (1967), Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar (1967), Kemal Tahir'e Mapushaneden Mektuplar (1968), Kuvâyi Milliye (1968), Sevdalı Bulut (1968), Yeni Şiirler 1951-1959 (1969), Son Şiirleri 1959-1961 (1969), Bursa Cezaevinden Vâ'Nû'lara Mektuplar (1970), İlk Şiirleri 1913-1927 (1971), Demokles'in Kılıcı (1974), Faşizm Sınıflar ve Emperyalizm (1975), Nazım ile Piraye (1975), Aydınlıkçı Yazar Aydınlıkçı Şair (1976), Yazılar (1976), İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? (1985), Çeviri Hikâyeler (1987), Her Şeye Rağmen (1990), Kadınların İsyanı (1990), Kör Padişah (1990), Tartüf-59 (1990), Yalancı Tanık (1990), Hikâyeler (1991), Konuşmalar (1991), Masallar (1991), Sanat, Edebiyat, Kültür, Dil (1991), Yatar Bursa Kalesinde (1991), Yazılar 1924-1934 (1991), Yazılar 1935 (1991), Yazılar 1936 (1991), Yazılar 1937-1962 (1991), Piraye'ye Mektuplar 1 (1998), Piraye'ye Mektuplar 2 (1998), Sanat ve Edebiyat Üstüne (1998), Nâzım Hikmet Şarkıları (2001), Bizim Radyoda Nâzım Hikmet (2002), Bütün Şiirleri (2007), Henüz Vakit Varken Gülüm (seçme şiirler, 2008), Öteki Defterler (2008), Çankırıdan Piraye'ye Mektuplar (2010), Büyük İnsanlık (kendi sesinden şiirler, 2011)

 

Nâzım Hikmet'in senaryoları

Mümtaz Osman adıyla:

Karım Beni Aldatırsa, Fena Yol, Söz Bir Allah Bir, Cici Berber, Milyon Avcıları, Aysel Bataklı Damın Kızı, Leblebici Horhor Ağa, Kıskanç.

Ercüment Er adıyla:

Kızılırmak Karakoyun.

Nâzım Hikmet'in yönetmenliği:

Düğün Gecesi-Kanlı Nigar (kısa film), İstanbul Senfonisi (kısa film), Bursa Senfonisi (kısa film), Cici Berber (Muhsin Ertuğrul ile), Güneşe Doğru (1937).

 

Nâzım Hikmet'in bestelenmiş şiirleri

Ruhi Su, Onlar Ki / Zülfü Livaneli, karlı kayın ormanı / Zülfü Livaneli, Bulut Mu Olsam / Cem Karaca, Şeyh Bedrettin Destanı / Onur Akın, Seviyorum Seni / Edip Akbayram, Güzel Günler Göreceğiz / Cem Karaca, Ceviz Ağacı / Cem Karaca, Bence Artık Sen de Herkes Gibisin / İlkay Akkaya, Beyazıt Meydanı / Ezginin Günlüğü, Seni Düşünmek Güzel Şey / Grup Yorum, bu memleket bizim / İlhan İrem, Hoşgeldin Kadınım

Kaynak:Haber Kaynağı