Muğla beşik gibi sallanıyor!

Muğla beşik gibi sallanıyor!

Muğla'da 1.4 ile 4.4 büyüklüğü arasında toplam 106 sarsıntı meydana geldi.

MUĞLA'nın Ula İlçesi'nde dün sabah meydana gelen Richter ölçeğine göre 4.6 büyüklüğündeki depremin ardından kentte, büyüklüğü 4.4 ile 1.4 arasında değişen toplam 106 sarsıntı meydana geldi. Avrupa Akdeniz Sismoloji Merkezi'nin verilerine göre depremlerin dizilişi şaşkınlık yaratırken, İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, depremlerin, 5.5-6.5 gibi orta büyüklükteki bir depremin habercisi olduğunu ileri sürdü. Prof. Dr. Ercan, İzmir ile ilgili de çarpıcı bilgiler verdi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, dün merkez üssü Ula İlçesi olan ve saat 06.02'de meydana gelen 4.6 büyüklüğündeki depremin ardından, bugün saat 13.06'ya kadar bölgede en küçüğü 1.4, en büyüğü ise 4.4 olan toplam 106 deprem daha oluştu. Depremlerin büyük çoğunluğu hissedilmezken, maddi hasar da meydana gelmedi.

Avrupa Akdeniz Sismoloji Merkezi'nin (European-Mediterranean Seismological Centre) internet sitesindeki verilere göre, depremlerin yatay ve dikey bir şekilde neredeyse aynı hizada meydana gelmesi ise dikkat çekti.

ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ DEPREMİN HABERCİSİ

İstanbul Teknik Üüniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, bölgede meydana gelen depremlerin 5.5-6.5 gibi orta büyüklükteki bir depremin habercisi olduğunu kaydetti. Depremlerin Afrika anakarasının Ege ve Batı Anadolu'nın altına kayması nedeniyle oluştuğunun altını çizen Prof. Dr. Ercan, "Son üç yıldır Batı Anadolu'nun Güney Batı ucu olan İzmir ile Fethiye arası deprem deringenliği açısından oldukça etkin. Bu etkinliğin ana nedeni, Mora Yarımadası, Girit, Rodos ve Fethiye yayı boyunca Afrika anakarasının Ege ve Batı Anadolu'nun altına dalarak sıkıştırması ve yükseltmesi sonucunda yanardağ etkinliklerini tetiklemesi. Bu tetikleme de Ege'nin büyük göçüntü kuşatlarının olduğu Gökova Körfezi'nden Köyceğiz'e kadar, diğer taraftan Kuşadası'ndan Denizli'ye kadar Büyük Menderes göçüntüsü ve Pamucak'tan Tire'ye kadar Küçük Menderes göçüntüsünü geriyor. Bu gerilmeler sonucunda buralarda göçüntü kırıkları oluşuyor. Enerji boşalması da deprem oluşturuyor. Son 10 gün içinde Kuşadası'nda bu dizi depremleri gördük. Şimdi de Küdür Yanardağı etkinliği görülüyor. Bunun yanısıra Ula depremleri başladı. Ula, Gökova Göçüntüsü ile Marmaris-Datça'dan gelen iki kırığın tam taçağını oluşturuyor. Bu noktalar deprem açısından çok önemlidir. Dolayısıyla İzmir ve Fethiye arası 5.5-6.5 gibi orta büyüklükteki bir depremin sancısını yaşıyor" diye konuştu.

ARAŞTIRMA YAPILMIYOR

Söz konusu orta büyüklükteki depremin ne zaman meydana geleceği ile ilgili bir tahminde bulunmanın güç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ercan, "Bunun ne zaman olacağı konusunda bir fikrimiz yok. Bununla ilgili jeofizik çalışması yok bölgede. Dolayısıyla Ula'da depremleri görmeye devam edeceğiz. Bunun ardından da bölgede orta büyüklükte bir deprem olması şaşırtıcı olmaz" dedi.

EGE BÖLGESİ'NİN ÜSTÜNLÜĞÜ VAR

Marmara Bölgesi'ne göre Ege Bölgesi'nin dağlık olması nedeniyle avantajlı olduğuna değinen ve Maltepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi de olan Prof. Dr. Ercan, İzmir'le ilgili, "Midilli-Karaburun-Foça üçgeninde olabilecek 6.8-7.2 büyüklüğünde bir deprem İzmir'de 6.0-6.2 büyüklüğünde duyumsanır. Bu deprem de en çok Çanakkale karayolunun güneyinde etki gösterir. Ayrıca Bornova, Mersinli, Basmane ve Alsancak, Kemeraltı, Güzelyalı'nın kıyı kesimi, İnciraltı, Urla, Güzelbahçe'nin kıyı kesimleri de etkilenir. Depremin ardından yüksekliği 1.5 metreyi geçmeyecek dalgalar oluşur" diye konuştu.

YALITIMA ÖNEM VERİLDİ

Bostanlı, Karşıyaka, Alaybey, Bornova, Alsancak, Basmane ve Konak'ta yeraltı sularının yüzeye çok yakın olması nedeniyle binaların temellerinin kısa sürede deforme olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Ercan, "Yalıtım yapmadıktan sonra binaların temellerinin kazıklı olması bir şey ifade etmez. İzmir'de yeraltı suları çok yüksek, binalarda donatı paslanması çok oluyor. Bunun tıptaki adı da kemik erimesidir. Deprem böyle yapıları sallayınca yıkar. Yapılar sabun gibi kayar. 1 sallanacağına 5 sallanır. Yeraltı suyunun sığ olması yapılarda sorun yaratır. Bunun sorun olmaması için ıslaklık yalıtımı olmalı. Bazı binalarda yalıtım ya yok, ya da yetersiz. Yalıtım olmayan eski binaların da temelleri kazılıp yalıtım yapılmalı. Ya da etrafında Okaliptus ağaçları dikilmeli. Okaliptüs yılda 300 ton su çekiyor. Dolayısıyla bu ağaç dikildiğinde deprem güvencesi sağlanır" ifadelerini kullandı.

AFAD'DAN AÇIKLAMA

Öte yandan Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın yazılı açıklamasında deprem aktivitesi konusunda bilgilendirme yapıldı. Açıklamada şu bilgiler verildi:

"Depremlerin meydana geldiği bölge olan Gökova Körfezi Türkiye'nin GB'sında yer alan, yaklaşık D-B doğrultusunda 90 km. uzanan 25 km genişliğe sahip aktif bir graben sistemidir. Bölgenin genel karakterine uygun olarak depremler daha çok körfezin iç kesiminde ve kuzey kenarı boyunca D-B uzanımlı normal faylar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Oluşan depremler incelendiğinde genellikle deprem kümesi şeklinde başlayıp, birkaç hafta veya ay boyunca azalan büyüklük ve sayıda devam etmekte olduğu görülmektedir. Başbakanlık AFAD Başkanlığı tarafından bölgedeki deprem aktivitesi 7/24 takip edilmektedir."