Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi R.U.,  geçtiğimiz 27 Mart günü saat 14.40’ta dersten çıkıp, Alaaddin Keykubat Kampüsü içinde durakta bir süre tramvayın gelmesini bekledi.

Tramvayın gelmemesi üzerine R.U., kampüs içinden geçen bir minibüse bindi. Minibüs şoförü E.A.D., şehir içine gitmediğini ancak başka bir  minibüse aktarma yapabileceğini söyledi.
İçindeki yolcular indikten sonra iddiaya göre minibüs, güzergah dışına çıkıp yine kampüs içindeki Ziraat Fakültesi’nin arkasındaki ağaçlık alanın bulunduğu caddeye döndü.
Bunun üzerine telaşlanan R.U., şoför E.A.D.’ye nereye gittiğini sorup inmek istediğini söyledi. Şoför E.A.D., genç kıza nerede okuduğunu, nereli ve nerede yaşadığı hakkında sorular sormaya başladı.

"İKİNCİ BİR ÖZGECAN OLAYI NEDEN YAŞANMASIN" 

Genç kız, şoföre tekrar ’Neden ormanlık alana gidiyorsunuz?’ diye sorması üzerine şoför E.A.D. iddiaya göre geçtiğimiz Şubat ayında Mersin’de bindiği minibüste katledilen Özgecan Aslan’ı hatırlatarak, "İkinci bir Özgecan olayı neden yaşanmasın" dedi.
Bunun üzerine R.U., bağırarak inmek istediğini söyledi. Bu sırada R.U.’nun telefonunun çalması üzerine şoför, minibüsü durdurdu. Minibüsten indikten sonra şoförün kendisini aynadan gözetlemeye devam ettiğini öne süren R.U., polise haber verdi.
Genç kızın şikayeti üzerine polis, kampüs içerisindeki mobese kameralarından minibüsün plakasını tespit ederek yaklaşık 1 saat sonra E.A.D.’yi minibüs durağında yakalayarak gözaltına aldı. R.U., tarafından polis merkezinde teşhis edilen E.A.D., ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Ardından hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ’Kişiyi hürriyetten yoksun bırakma ve tehdit’ suçlamalarıyla ilgili 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz olarak yargılanmaya başlandı.

''TUTUKLANMASI İÇİN İLLA BENİM ÖLMEM Mİ GEREKİYORDU''

Yaşadığı olayı anlatan ve şoförün tutuklanmamasına tepki gösteren R.U., şunları söyledi:
"Okuldan çıktım eve gitmek için minibüse bindim. Minibüste 3 kişi vardı. Onlar indikten sonra şoför, başka bir yola girdi ve bana sorular sormaya başladı. Nerelisin, nerede okuyorsun, gibi sorular soruyordu. İnmek istediğim halde indirmedi. Hızlı gidiyordu ve aynadan bana bakarak "Neden ikinci bir Özgecan olayı yaşanmasın" dedi. Ben çok korkmuştum inmek istediğimi defalarca söyledim, çığlık atıyordum. O esnada telefonum çaldı. Minibüsü durdurdu ve beni indirdi. Koşarak kaçmaya başladığımda hala orada bekliyordu aynadan beni izliyordu. Şikayetçi oldum ve olay mahkemeye taşındı. Ama tutuklanmadı bile. Tutuklanması için illa benim ölmem mi gerekiyordu."
Olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu belirten R.U., "Bu olaydan sonra benim psikolojim bozuldu. Artık toplu taşıma araçlarına binemez oldum. Kimsenin bunu yaşamasını istemem. Bu insan, nasıl elini kolunu sallayarak dışarıda gezebiliyor. Bu zihniyetteki insanların ceza alması için, bu olayın illa ölümle mi sonuçlanması gerekiyordu. Biz öğrenciler kampus içerisinde minibüslere binmekten korkar olduk. Bu insanların yaptıklarının yanlarına kar kalsın istemiyorum. Psikolojim öyle bozuldu ki bu olaydan kimseye bahsedemedim. Ailemin bile eve gelen mahkeme kağıdıyla haberleri oldu" diye konuştu.
Olayla ilgili davanın devam ettiğini belirten R.U., avukatsız olarak mahkemede kendisi savunmaya çalıştığını belirtti.

SAKİNLEŞTİRMEK İÇİN SÖYLEMİŞ!

Yaşadığı olayı anlatan ve şoförün tutuklanmamasına tepki gösteren R.U., şunları söyledi:

"Okuldan çıktım eve gitmek için minibüse bindim. Minibüste 3 kişi vardı. Onlar indikten sonra şoför, başka bir yola girdi ve bana sorular sormaya başladı. Nerelisin, nerede okuyorsun, gibi sorular soruyordu. İnmek istediğim halde indirmedi. Hızlı gidiyordu ve aynadan bana bakarak "Neden ikinci bir Özgecan olayı yaşanmasın" dedi. Ben çok korkmuştum inmek istediğimi defalarca söyledim, çığlık atıyordum. O esnada telefonum çaldı. Minibüsü durdurdu ve beni indirdi. Koşarak kaçmaya başladığımda hala orada bekliyordu aynadan beni izliyordu. Şikayetçi oldum ve olay mahkemeye taşındı. Ama tutuklanmadı bile. Tutuklanması için illa benim ölmem mi gerekiyordu."
Olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu belirten R.U., "Bu olaydan sonra benim psikolojim bozuldu. Artık toplu taşıma araçlarına binemez oldum. Kimsenin bunu yaşamasını istemem. Bu insan, nasıl elini kolunu sallayarak dışarıda gezebiliyor. Bu zihniyetteki insanların ceza alması için, bu olayın illa ölümle mi sonuçlanması gerekiyordu. Biz öğrenciler kampus içerisinde minibüslere binmekten korkar olduk. Bu insanların yaptıklarının yanlarına kar kalsın istemiyorum. Psikolojim öyle bozuldu ki bu olaydan kimseye bahsedemedim. Ailemin bile eve gelen mahkeme kağıdıyla haberleri oldu" diye konuştu.

Olayla ilgili davanın devam ettiğini belirten R.U., avukatsız olarak mahkemede kendisi savunmaya çalıştığını belirtti.

Tutuksuz yargılanan şoför E.A.D.’nin mahkemeye verdiği ifadesinde ise, R.U. tedirgin olduğu için onu sakinleştirmek için konuştuğunu ile sürerek şunları söyledi:

"Araçta 2-3 öğrenci daha vardı. Ben oradan hareketle çevre yoluna çıktım. Araçta bulunan diğer öğrenciler indi. Müşteki yalnız kaldı. Bu sırada müştekinin tedirgin olduğunu hissetim ve kendisini sakinleştirmek için Özgecan cinayeti gibi olmaz merak etme gibi sözler söyledim. Bunun üzerine inmek istediğini söyledi. Ben de fren yapıp kendisini indirdim."
E.A.D., mahkeme heyetinin ‘güzergah dışına çıktın mı, orası ormanlık alanı mı?’ şeklindeki sorusuna,"Müştekinin iddia ettiği ormanlık alan diye bir yer söz konusu değildir. İleride Teknik Birimler Lojmanı vardır. Yolcu olmadığı zaman bu şekilde yolu kullanmaktayız" dedi.
Bosna-Kampus hattı durağı yetkilileri ise, olayın yaşandığı yerin güzergah dışına olduğunu ancak durak ve üniversite yönetimi tarafından güzergah dışına çıkılması yasak olmasına rağmen, bazı şoförlerin yolcu olmadığı zaman kısa mesafe olduğu için, Ziraat Fakültesi’nin arkasında lojmanlara giden yolu kullandıklarını, üniversite yönetiminin de güzergah dışını tespit ettiği minibüs şoförlerine gerek yasal uygulamayı yaptığını belirtti.