Kaya Çetin
KENDİNİZİ DEĞERLENDİRİN
Yerel seçim gündemiyle birlikte anketler ortalığa saçılınca, kendi kendime dedim ki, “gidip kahvede taş döşeyeceğine bir anket de sen hazırla, memlekete bir faydan dokunsun”, buyurun:
*Hilesiz, hurdasız seçim yapılabileceğine inanıyor musunuz?
*Okullarımızın imam hatipleştirilmesi Türkiye’yi uçuracak mı?
*Kamusal alanda başörtüsü serbestisi özgürlük müdür?
*Kamu kurumlarında kullanılan TC ibaresinin kaldırılmasıyla rahatladınız mı?
*Müşteri garantili köprü ve hastane gibi yapıtların bedellerini kat kat fazlasıyla ödeyeceğimiz, hatta torunlarımızın da ödemeye devam edecekleri savı tevatür mü?
*“Kadının yeri evidir”, önermesi size uyar mı?
*Çölaşan’ın, FETÖ ile ilişkilendirilmesi adil midir?
*Her türlü muhalefet zapturapt altına alınmalı mı?
*Kemal Bey bu seçimlerde de başarısız olsa istifa eder mi?
*Amaca ulaşmak için gerektiğinde yalan söylemek inançlarınıza uygun mudur?
*Laiklik, dinsizlik midir?
*Büyüklerimiz, “bundan sonra kıblemiz kuzey kutbu”, demiş olsa, o tarafa döner misin?
*Suriye’de harcadığımız milyarlar itibarımızı artırdı mı?
*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtikten sonra işleriniz açıldı mı?
*Kefere bizi kıskanıyor mu?
Sorular bu kadar, şimdi geçelim değerlendirmeye:
-Bu soruların hepsine birden EVET dediyseniz oralarda harcanmayın, Ankara’ya gidin. Değerli fikirlerinizi büyüklerimize anlatmazsanız sizi nasıl fark edebilirler? (Şu ara Bakanlar Kurulunda değişiklik beklentisi var)
-Soruların yarıdan fazlasına olumla yanıt veriyorsanız kutlarım sizi. Laf aramızda iyi götürüyorsunuz. Yalnız biraz dikkatli olun, yerin kulağı vardır, olur olmaz yerde her şeyi konuşmayın.
-Sorulardan 2 ya da 3 tanesine olumlu yanıt veriyorsanız arayış içindesiniz demektir. Bence vicdanınızın sesine değil, cüzdanınızın sesine kulak verin, bu dünyaya bir daha mı geleceksiniz?
-Bütün sorulara HAYIR diyorsanız, iflah olmaz bir muhalifsiniz. Muhtemelen çarpıntınız ya da ülseriniz de vardır. Allah yakınlarınıza sabır versin. Geçerken uğrayın iki lafın belini kıralım. Yanınıza da bir ‘büyük’ alın, “Ne olacak bu memleketin hali”, der, danışırız.