İŞTE ANKARA'NIN AVM YAPILACAK O TARİHİ MAHALLESİ
Cumhuriyetin ilk toplu konut projesi “afet riski” var gerekçesiyle ranta açılıyor, dönem dönem yaşananları sizin için derledik.
Mimarisiyle Cumhuriyet'in göz bebeği Ankara Saraçoğlu (Namık Kemal) Mahallesi 5 Ağustos tarihinde Resmi gazetede yayınlanan kararın ardından ranta kurban edilmesinin önü açılmış oldu. 25 bin kilometre karelik yüzölçümüne sahip Ankara'da belirlenmiş "afet riski" altındaki 10-15 bölgeden biri de meğer Başbakanlık binasının 100 metre uzağındaki bu özgün mahalle Saraçoğlu, diğer adıyla Devlet Mahallesiymiş.
ÖNCE AFET BÖLGESİ İLAN EDİLDİ ARDINDAN TAHSİSLER KALDIRILDI
Mahalledeki yüz yıllık ağaçların ve özgün mimarisinin geleceğini tehlikeye atan kararın dayandığı yasa 2012 yılında kabul edilen 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” adını taşımakta. Kanunun amacı “afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir” şeklinde tanımlanmış. Öte yandan, 6306 sayılı yasa uyarınca çıkarılması beklenen Yapıların Yıktırılmasına İlişkin Yönetmelik Taslağı“nda da taşınmaz kültür varlıkları ile ilgili hiçbir hüküm yer almamakta.
Gerekçeye koyulan kanun maddesine bakıldığında, bir yere “riskli alan” demek için “zemin yapısı ve üzerindeki yapılaşma nedeniyle can ve mal kaybına yol açma ihtimali” olması lazımken, mahalleyi sit statüsünden çıkarmak ve satışını yapabilmek adına Pazartesi günü Resmi gazetede yayınlanan yürürlükle birlikte tahribatın önü açılmış oldu.
AFET RİSKİ YALNIZCA MAHALLEYLE SINIRLANDIRILMIŞ
Mahalle sakinlerinin vekalet verdiği avukatlar Dr. Asım Özcan ve Ayşe Özdemircioğlu gelişmeler yaşanırken şu açıklamalarda bulunmuştu; "Bakanlar Kurulu Kararına göre Saraçoğlu Mahallesi’nin tamamı riskli alan ilan edilirken, bölgenin 50 metre yakınındaki diğer binaların hiçbir risk yokmuş gibi “riskli alan” dışında bırakılmış. 'Biz buraya bina yapalım ileride yıkarız’ demeliler. İkinci ihtimale göre ise bölge 2000’li yıllara kadar normaldi. Ancak 10 yıl içerisinde öyle bir yer hareketi yaşandı ki, sadece Saraçoğlu Mahallesi’nin altını etkiledi. Yani 10 metre yanını ve caddenin karşısını etkilemedi."
AFET RİSKİNDEKİ ALANLAR NASIL BELİRLENİR?
Riskli alanlar, zemin yapısı ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanlardır. Riskli alanlar Bakanlar Kurulu Kararı ile belirleniyor. Bakanlar Kurulu Kararı alınabilmesi için hazırlanacak teknik raporun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın uygun görmesi ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın görüşünün alınması gerekmekte. Riskli alanlar Bakanlık, TOKİ veya Belediyeler tarafından belirlenebileceği gibi, yaşadığı yerin riskli olduğunu düşünen vatandaşlar da Bakanlığa riskli alan teklifinde bulunabiliyor. Saraçoğlu Mahallesi'ndeki lojmanlarda ikamet edenlerin böyle bir talebi olmadığı gibi evlerinden istemeden, emir ve zorla çıkarıldılar.
Kanun kapsamında yapılacak dönüşümde öncelikli hedef “yerinde dönüşümü” sağlamaktır. Ancak, teknik zorunluluklardan dolayı yerinde dönüşüm mümkün olmaz ise rezerv yapı alanları değerlendiriliyor. Kızılay'ın ortasındaki yegane "kurtarılmış bölge" olan alanda "teknik zorunluluk" oluşturacak herhangi bir sebep bulunmuyor.
ÇANKAYA'DAKİ AFET RİSKİ OLAN ÜÇ ALANDAN BİRİ
4. derece deprem bölgesindeki Çankaya ilçesi sınırları içinde "afet riski" olarak belirlenmiş üç alan bulunuyor; Dikmen Vadisi, ODTÜ ormanı sınırındaki Çamlık Sitesi'nin yer aldığı alan ve Kızılay'ın göbeğindeki yegane tarihi ve yeşillik alan olan, yakın zamana kadar sit statüsündeki Başbakanlık'a 100 metre mesafedeki Saraçoğlu (Namık Kemal) Mahallesi olarak belirlenmiş.
ABDULLAH GÜL: “GEREKİRSE GECİKSİN AMA DÜZGÜN BİR PROJE YAPILSIN”
Kararda imzası olanlardan, Eylül 2013'te Bakanlık, ATO ve mimarları mahalleyle ilgili uzlaşı için bir araya getirmiş Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ; "Saraçoğlu Mahallesi iyi ki de böyle kalmış, yıkılabilir yerine başka binalar yapılabilirdi. Şimdi orada üstü küllerle örtülü bir servet var. Heba da edilebilir değerine bin değer katılarak bugünkü kültüre de sunulabilir." açıklamasını yapmış, bölgenin önemini vurgulayarak; "Gerekirse geciksin ancak proje düzgün yapılsın, fikri olan insanları dinleyin." tavsiyesinde bulunmuştu
.
“AOÇ’DE YAŞANANLARDAN BİZİ NEYİN BEKLEDİĞİNİ BİLİYORUZ”
Şubat 2013 tarihinde mahalle için yapılan protestoda Mimarlar Odası'ndan Tezcan Karakuş Candan şu ifadelerde bulunmuştu; "1993 yılında Saraçoğlu Mahallesi Kentsel Sit olarak tescillendi, sit alanı içerisinde yer alan tüm yapılar tek tek tescil edildi, mahalle tümüyle korunurken çınar ve kestane ağaçları anıt ağaç olarak korumaya alındı. Yani Saraçoğlu Mahallesi çevresiyle, yapılarıyla, ağaçlarıyla sokaklarıyla, yaşanmışlıklarıyla gelecek kuşaklara aktaracağımız bir kültürel miras olarak bize ait bir varlık. Bizler bir gecede yıkılan Havagazı fabrikasını biliyoruz. Çünkü biz, bize emanet edilen Atatürk Orman Çiftliği'ndeki talanı biliyoruz. Çünkü Biz, Akün ve Şinasi Sahnesindeki yaşam alanlarımızın nasıl çalınmak istendiğini biliyoruz. Onun için kaygılanıyoruz. Güvenmiyoruz.”
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan ise “Saraçoğlu Mahallesi kent merkezinde önemli bir alandır, mahalleli yapılmak istenen uygulamalar karşısında dava açmak istiyor ama yürütmeyi durdurma kararı alınamıyor. Afet yasası insan haklarına aykırı bir uygulamadır. Burası Cumhuriyet dönemi mimarisi açısından önemli bir değerdir. Bölgeyi ticarileştirmeye çalışıyorlar, gelin yarışmaya açalım dedik, katılımcı bir modelle değer katabileceğimizi söyledik ama yanaşmıyorlar" demişti.
MİMARI NAZİ REJİMİNDEN KAÇAN ALMAN PAUL BONATZ
Mahalledeki yapılarda 1940’lı yıllarda mimarların millî mimarlık arayışları içinde bir öneri çözüm olarak Sedat Hakkı Eldem tarafından ortaya atılan “Türk Evi” temasının yansımaları bulunuyor. Geniş saçaklar, cumbaya öykünen destek üzerindeki cephe çıkmaları, pencere modülasyonları, sacdan yapılma kafes biçimli balkon korkulukları geleneksel Türk evinden alıntılardır. Mahalleyi planlayan Nazi rejiminden 1943'te Türkiye'ye kaçmış Alman Paul Bonatz aynı zamanda Ankara'daki Opera binasının da mimarı. Almanya'daki ünlü eseriyse Stuttgart Tren Garı (1911–1928). Anıtkabir'in proje seçiminde jüri görevini üstlenmesinin yanı sıra Türkiye'de Kültür Bakanlığı'na danışmanlık görevi de yapmış. Alman mimar, 1946’dan 1955’e kadar profesör olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nde dersler vermiş.
"DEVLET MAHALLESİ BU YALANI EKSİK OLMAZ"
Gazeteci Çiğdem Toker, yaşanan gelişmelerle ilgili olarak; "Mahallenin satışının önünü açabilmek için, “riskli alan” ilan edilerek başlanan bir projeyi, yüz yıllık ağaçları kesmeden, eski yapıları yıkmadan yalansız nasıl yapılacağı belirsiz olması bir yana, Atatürk Orman Çiftliği’nde kesilmiş binlerce ağaç daha kurumamışken; işin içinde TOKİ ve Özelleştirme İdaresi varken anıt ağaçları kesmeden, eski yapıları yıkmadan yalansız nasıl tamamlayacaklar? . ‘Devlet Mahallesi’ bu... Yalanı eksik olmaz” görüşünü dile getirmişti.
MECLİSTEKİ SORU ÖNERGESİ
Konuyla ilgili mecliste daha önce soru önergesi veren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun "Ankara Saraçoğlu Mahallesi'nde yıkım çalışmaları olacak mı?" sorusu üzerine Bakan İdris Güllüce’nin cevaben yaptığı açıklamada; “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile afet riski altındaki alanların, riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, iyileştirme, tasfiye, yenileme yaparak sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerinin oluşturulmasının amaçlandığını” söylemişti.
SÜLEYMAN DEMİREL VETO ETMİŞTİ
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 12 Mayıs 1994 günü TBMM'de kabul edilen ve Saraçoğlu mahallesinin satışına onay veren 3988 sayılı yasayı veto gerekçesinde ''Bu bölge yetkili kurum, kuruluş ve bakanlıkça SİT alanı olarak ilan edilmiştir. Koruma Yüksek Kurulundan karar alınmadan satış ve bölgenin SİT alanı olmaktan çıkarılması, Anayasanın eşitlik ilkesine ve yasalara aykırıdır. Elde edilecek meblağ da ekonomik açıdan beklenen neticeyi vermeyecektir. Büyük hoşnutsuzluklara sebep olma endişesi de vardır'' demişti. Demirel’in veto ve açıklamasının ardından Çiller hükümeti projeden vazgeçmişti.
Şehir ve Bölge Planlamacısı akademisyen Akın Atauz mahalleyle ilgili statü değişikliği üzerinden oluşan gelişmelere dair; "Saraçoğlu’nun bugün olduğu gibi, bürokratlara ucuz lojman olarak kalmasını istemek saçma, ancak alternatifi nedir? Onun öylece kalmasını istemek, sadece Pandora’nın kutusunun kapalı kalmasını istemek demek ve kentin yaşamın değişmeleri karşısında bir yanıt olmadığı için, çürük bir savunma stratejisiyle, gelecek düşüncesinin kendisine karşı çıkmak gibi bir anlam yaratıyor. Hayatın içinde olmak ve değişeni görerek geleceğe bakmak, ama bu gelişmenin sadece sermayenin ve marka delisi siyasetçilerin aklıyla değil de, kentin kendi aklıyla olması gerekiyor." açıklamasında bulunmuştu.
EMRE MADRAN MAHALLENİN ÖNEMİNİ BÖYLE ÖZETLEMİŞ
Geçen yıl Eylül ayında kaybettiğimiz mimar Doç. Dr. Emre Madran ise Solfasol gazetesinde yayınladığı makalede mahallenin önemini şöyle özetlemişti;
"Az bulunan, örneği az olan hemen her şeyin değeri yüksektir. Yapılar ve sit alanları için de bu böyle. Mahallenin en önemli niteliği sadece konutlardan oluşmamış olmasıdır. 435 lojmanın yanı sıra okullar, sosyal amaçlı binalar, dükkânlar, dinlence ve oyun sahaları ile bir sosyal proje olarak düşünülmelidir. Halen Namık Kemal İlköğretim Okulu olarak kullanılan mahallenin okulu, kulüp olarak, yani sosyal bir merkez olarak tasarlanan, ama Adnan Ötüken’in girişimiyle 1948 tarihinden itibaren doğru bir kararla Milli Kütüphane olarak kullanılan bölüm, kütüphanenin arkasında yer alan yeri ve niteliği az bilinen bir çocuk bakımevi, halen Çankaya Kaymakamlığı olarak kullanılan ve bazı belgelere göre mahallenin ilk yönetim yapısı olan yapı, basketbol sahaları, tenis kortları ve voleybol sahaları hakikaten bir “kartiye”, bir “quarter” oluşturmuştur."
Namık Kemal Mahallesi'nin en baskın değeri belge değeridir:
1. Cumhuriyet Mimarlığının modernleşmeye başladığı dönemin ürünüdür,
2. Bir devlet lojmanı mahallesinin kurgusuna sahiptir,
3. Herman Jansen’in planlama tasarımı içinde yer almıştır,
4. Mimar biçimlenmesi Paul Bonatz tarafından gerçekleştirilmiştir,
5. 1940’lardaki üst düzey bürokratların nasıl bir “konut” a gerek duyduğunu göstermektedir.
6. Yine aynı dönemin yapım teknolojisi ve malzeme kullanımının özgün örneğidir,
7. İlk kez hemen tüm hizmetleri (barınma, eğitim, alış-veriş, kültür, dinlence vb.) içeren bir “yaşam alanı” oluşturulmuştur.
Kaynak: