Erdoğan'dan Arınç'a Gönderme
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NTV - Star ortak yayınında Oğuz Haksever, Mehmet Barlas, Nermin Yurteri, Nazlı Öztarhan'ın konuğu oldu.
Erdoğan: Ofisimde dinleme cihazı bulundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NTV - Star ortak yayınında Oğuz Haksever, Mehmet Barlas, Nermin Yurteri, Nazlı Öztarhan'ın konuğu oldu. Erdoğan 2012 yılının gelişmelerini değerlendirerek ve soruları yanıtladı.
Gülseli KENARLI/ ANKARA, 21.12.2012 19:40
"Kuvvetler ayrılığı konusunda gerçekten karşı mısınız?" sorusuna Başbakan Erdoğan şöyle yanıt verdi:
Bu gerçeği 75 milyonun benden dinlemesini istiyorum. Türkiye'de kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Yargı öle zamanlar oldu ki yasamanında alnına müdahale etti, yürütmenin alanınada müdahale etti. 411 olayı yaşadık. Tarihi bir olaydır. Anayasa mahkemesi yargı buna müdahale etti.
Yargı hukuka uygun mudur değil midir diye bakar. Kendisinin yasama organın yerine koyamaz. Glataport'un satışını biz yapıyoruz ama bunu yargı engelliyor. Eksik olanı söyler ben o eksiği gidermek sureti ile yine yaparım. Erkler arası yetki ihlaline karşıyız. Biz kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan ülkeyiz. Çünkü bunun bedelini ağır ödedik. Bu engellemelerde kaybeden millet oluyor."
"BÖYLE İDARİ BİR GÜÇ KAZANAMAZSINIZ"
"Yargı hükümetin beklentilerine uygun mu hareket etemeli? Başbakan bunumu söylüyor?" şeklinde ki soru üzerine Erdoğan şunları söyledi:
"Yargının yürütmenin yasalara aykırı aldığı bir karar varsa bunları denetleme hakkı vardır. Buna söyleyecek herhangi birşeyimiz yok. Benim bakanım bir müdürü tayin edecek. ama siz bunu durduruyorsunuz. 11-12 kez bir şube müdürünü ataymazsa, siz burada ne ararsınız? Bir hukuk oluşuyor ve bunu bir yerler koruyor. Böyle idari bir güç kazanamazsınız. Kent hastaneleri diye projemiz var. 5 yıldır bunu bürokratik engellemeler nedeniyle hayata geçiremiyoruz. Konya'daki konuşmamda ben bu sıkıntıları dile getirdim. Ben yetki alanlarında davranmasına davet ediyorum. Hizmet etmesi gereken yerin milletimiz ve devletimizdir. Bu her zaman olmuyor ama zaman zaman olmasıda bizi kaybettiriyor. Muhasır medeniyetler seviyesine ulaşmadaki yarışta geri bırakıyor."
"Söyledkleriniz yanlış anlaşılıyor. Bunu kastlı mı yapıyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Eğer bu tartışmalar olmazsa ben Başbakan olamam" dedi.
"ADALET SİSTEMİ HIZ KAZANDI"
'Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır" dedi.
"CUMHURBAŞKANI İLE AYNI DÜŞÜNÜYORUZ"
"Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı" denmesinin üzerine Erdoğan, "Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD'ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis'e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı" şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz" dedi.
ERDOĞAN: BİZİM YOLUMUZ 'BANA DA İŞKENCE YAPILSAYDI DAĞA ÇIKARIM' DEĞİL
Kış dolayısıyla terör olaylarının azalması, Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin'in açıklamalarının ahtırlatılması üzerine başbakan Erdoğan, "Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz ama Meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim derdimiz terörle mücadelede milletimizi refaha nasıl ulaştırırız. Bizim değerlerimizde anlatmak konuşlamak ikna etmek var. Ama Meclis'te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz 'bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım' değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık denen olay nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis'e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçeriğle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adamı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik."
ULUDERE OLAYI
Uludere olayının yıl dönümünde bu konu ile ilgilde açıklamalarda bunlunan Erdoğan şunları kaydetti:
"Biz AK Parti olarak biz yaşatmanın gayreti içerisindeyiz. Uludere'nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe'yi, Bingöl'ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe'yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere'ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada iki geçek var; bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım.
Uludere'yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum. Daha netice ortaya çıkmadan terör örgütü ve uzantıları kalkıyorlar bize 'illa özür dileyeceksin' diyorlar. Gerekirse özür dilerim. Bir Dersim olayını yaşamış olan CHP'nin oralı olan başkanı yaşananları neden konuşamıyor? Dersim olduğu zaman onlar tek partiydi alternatifleri bile yoktu. Uludere olayının olduğu günün sabahında ROJ TV'nin bu olayı ağlayarak vermesi kuşku verici şeyler. İstismarın boytularını açıkça gösteriyor. Bu istismarlara karşı elele vermemiz gerekiyor. Bir Güngören olayını düşündüğünüz de bu sıradan bir olay değildi. Konutların iş yerlerinin olduğu yerde terör vatandaşlarımızı vurdu. Onlarca kişi şehit oldu. Bunlar hiç konuşulmuyor. Varsa yoksa Uludere. Bizim buradaki yöntemimiz yargıdır. Genelkurmayımız görevinin gereğini yaparak askeri yargıyı devreye soktu. Aynı şekilde savcılık da olayla ilgili devreye girdi."
KILIÇDAROĞLU KADAR CESUR DEĞİLİM
Sona gelinen Ergenekon Davası konusunda açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa'yı çiğneyemem. Anayasanın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Bizim gündemimizde af diye birşey yok. Benim silahlı kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. Yüce divan kararının Ergenekon'a emsal teşkil etmesi mümkün değil. Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP'nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Bundan sonrası Anayasa'da bir değişiklik yapmak suretiyle aday olabilmek şartlarında tutuklular milletvekeli olamaz. Suçun nevi ağır olduğu halde cezaevinden çıkarılmış olanlar var. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi diye bir iddia içinde olmadık. O kadar büyük bir iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik."
EŞİM BENDEN ÖNCE ÖLMESİN
Özal'ın zehirlenmesi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanımız Devlet Denetleme sistemini devreye soktu. Birtakım sonuçlar ortaya çıktı. Ama Adli Tıp Kurumu bile daha net sonuç söyleyemedi. Abdullah Bey'de ben de zehirlenme konusunda hassastır. Eşim benden önce ölmesin, ben eşimden önce öleyim. Önce tedbir, sonra tevekkür" diye konuştu.
EVİMİN ALTINDAKİ OFİSİMDE DİNLEME CİHAZI BULUNDU
Hozat'daki fişlemeler konusunda da açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
"Hozat'taki fişlenme iddiaları üzerine başlattığımız takip devam ediyor. Devletin bazı kurumlarında 'derin devlet'ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal'la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı. Olayı duyduğumda Mecliste kulisteydim, Bakan Yıldırım'a talimat vererek yayını kestik. Ama Deniz Baykal bu konuyla ilgili hassasiyetimi anlayamadı."