ERDOĞAN OBAMA OLSAYDI "AKSARAY'DA" BÖYLE YAŞAYACAKTI

Erdoğan’ın 1000 odalı sarayı dünyanın diline düştü. Öyle ki artık dünya televizyonlarının komiklik yapan programları Türkiye Cumhurbaşkanını ve sarayı ile dalga geçmeye başladılar. Bir tanesi işi iyice abartıp Erdoğan’ın testislerine kadar getirdi.

TÜRK PASAPORTU TAŞIMAK UTANÇ OLACAK

Erdoğan’ın 12 yıldır “Ben sandıktan çıktım” diyerek ülkenin % 50 sinden fazlasına yapmadığı eziyet kalmayınca ülke vatandaşlarının yüreğine bu tür haberler su serpiyor. Ancak kimse şu ayrıntıyı düşünmüyor. Erdoğan gibi bir Cumhurbaşkanı olan bu ülkenin vatandaşları hakkında dünya ne düşünecek bundan böyle. Herhangi bir ülkeye gittiğimizde, pasaport kontrolünde bizim Türk olduğumuzu anlayanlar bize nasıl bakacaklar?  

AKP ileri gelenlerinin ve Erdoğan’ın 1000 odalı görgüsüzlük anıtını savunma şekline bakarsak, gittiğimiz ülkenin pasaport polisi Türk olduğumuzu anladığında bizim için şöyle bir şey söyleyecek içinden. (Belki de dışından bilemiyoruz) “İşte Cumhurbaşkanları 1000 odalı muhteşem sarayda saltanat süren ülkenin vatandaşı”  

KEFERE SARAYLARINDA Kİ DURUM

Bizim gazetede ilk yapılmıştı. Dünya liderlerinin saraylarının büyüklüğü ve Mili Gelirlerine göre sıralama yaparak bir liste oluşturuyor dünya medyası. Bizim “usta” saray büyüklüğünde ilk sırada, gelir büyüklüğünde ise son sırada kalıyor. Ondan sonra AKP’li büyüklerimiz ustanın sarayının 1.3 milyarlık maliyetini “Para önemli değil, prestijimiz önemli” diyor. “Ayranımız yok içmeye” atasözümüz pat diye geliyor akıllara haliyle.  

SARAY BÜYÜK GELİR KÜÇÜK OLUNCA

Erdoğan’ın uzun yıllar dillerden düşmeyecek sarayı en çok Beyaz saray ile karşılaştırılıyor. Büyüklüğü, kaça mal olduğu falan. Birde Obama’nın ülkesinin Milli geliri ile ustanın 12 yıldır yönettiği ülkenin Milli Gelirini karşılaştırıyor haliyle, paralel darbeci dünya medyası. Ak Saray kat be kat Obama’nın resmi evinden büyük (White House diyorlar malum saray demiyorlar) Milli gelir ise fena halde toz yutuyor felaket yani.  İşin birde çok acayip bir yanı var ki duyunca çok fena olacaksınız. Dünyanın süper gücü Amerika’nın Başkanı Obama, başkan olunca kendisine tahsis edilen evde bedavadan yiyip içmiyor. Her ne yedi içti ise faturasını kendi cebinden ödüyor. Fiyatlar ise bizim meclis lokantası gibi değil çok fena kazık. İnanmadınız değil mi? Okuyun.

RESMİ KONUTTA AKŞAM YEDİKLERİ YEMEKTEN SONRA

1981 yılında yemin ederek ABD Başkanlığına göreve başlamasından yaklaşık bir ay sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. Görevli garson yemeğin hesap faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer almaktadır. Sadece yemekler de değil… Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir. Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye maaşından ödenmesi talimatı verir. Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını.

AMERİKA  HALKIDA BİLMİYOR

Bu şaşkınlığı tek yaşayan Reagan’lar değildi. Bilindiği gibi Beyaz saray anılarını yazan ABD eski Başkanı Bill Clinton’un eşi ve birinci Obama döneminin dışişleri bakanı Hillary Clinton‘ın, bu yıl yayınlanan “Hard Choices” kitabının Haziran ayındaki tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’ söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı. (Herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan’da demokrasi gereği emekli olup saraydam Kısıklı’da ki mütevazi evine çekildiğinde büyük bir borç yükü ile karşı karşıya kalacak. Çünkü bir sürü çocuk okuttu, iş sahibi yaptı, sırada torun torba var, sünnetti düğündü hafazanallah.

HILLARY CLINTON NASIL BORÇLANDIKLARINI ANLATIYOR

Hillary Clinton, sekiz yıl kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı. Borç batağından, Bill Clinton’ın art arda yayınlanan kitaplarının, ücretli konuşmalarının gelirleriyle düzlüğe çıkacaklardı. Son borçlarını da 2004 yılında ödeyerek borçlarını temizleyeceklerdi. ( Dikkat Clintonların çocukları tek)

SADECE YEME İÇMEMİ PARALI BU BEYAZ SARAYDA

Bu arada, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500 bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılacaktı? İşte yararlandığım kaynağa göre ayrıntılar

Amerika bilindiği gibi monarşi değil cumhuriyet ile yönetiliyor. Bu nedenle ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki her şey maaşlarından kesilir. Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Kaybolan düğmesinin yerine alınacak yenisinin de, ayakkabılarının boya ve cilasının da… Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretini de başkan öder. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar.

TATİL VE UÇAN SARAY OLAYLARI ?

Şimdi gelelim diğer konuda şaşırmaya. Washington DC’de ‘’1600 Pennsylvania Avenue’’ adresinde bulunan dünyanın bu en ünlü evinin adı Türkçe’ye yanlış şekilde ‘Beyaz Saray’ diye çevirilmiş olsa da, aslında İngilizce’deki orijinal adı ‘White House‘ yani ‘Beyaz Ev‘dir.

Ve ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde de değil her yerde… ABD Başkanı, şehir dışı tatil masraflarını, hafta sonlarını geçirmek istediğinde Camp David’teki dinlenme evinin hafta sonu masraflarını kendi cebinden karşılamak zorunda. Yine örneğin başkan, ABD Başkanlık uçağına, devlet delegasyonundan olmayan tek bir kişi bile bindirecekse, (kardeşi bile olsa), bir ticari yolcu uçağının ‘first class’ uçak bileti miktarınca devlete para ödemek zorundadır.

FATURALAR  5 YILDIZLI OTEL AYARINDA

Başkan Obama’nın sık sık medyada Beyaz Saray’a yakın bir Hamburgerciye gidip yemek yediğine ilişkin haberlere rastlıyoruz. Bu bilgileri edindiğim kaynağa göre nedeni çok açık. Başkan Obama tasarruf etmeye çalışıyor. Çünkü kendi evinde gelen faturalar fena halde kazık.

Gerald Ford’tan George W. Bush’a kadar 6 başkan döneminde bu evin ‘baş kahyası (chief usher)’ olmuş Gary Walters’ın deyişi ile, başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8 yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir, malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan halkı değil, Başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi başkanın bunlar için ödeyeceği para da 5 yıldızlı otel fiyatları düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi ücretlendirme yapılmaz.

AMERİKAN BAŞKANLARI BEYAZ SARAY’DAN BORÇLU ÇIKARLAR

Uzattığımı biliyorum ama öyle bir ibretlik hikaye ki bu Allah Korkusu taşımayan keferelerin saray saltanatları, ayrıntılar bitmek bilmiyor. Biz Müslümanlar kadar olmasa da devlet parasının har vurup savrulmamasına bir Müslüman kadar özen gösteriyorlar. Sonuç facia. Başkan ve ailesi görevleri bitip saraydan sepetlendiklerinde borç içinde yüzüyorlar. İşte nedeni.

BAYAN BUSH ANLATIYOR

Bayan Bush kitabında, faturanın aylık geldiğini ve Başkan ve eşi ile iki kızının bütün yemeklerinin, kullandıkları bütün kişisel malzemelerin, kuru temizleme dahil tüm hizmetlerin, garsonların ve temizlik görevlilerinin saat başı ücretinin, özel misafirlerinin tüm msaraflarının bu faturada yer aldığını yazıyor.  ‘’Faturada ağzımı açık bırakan kalemler de vardı’’ diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor:

MAAŞLARI NE KADAR

‘’Ülkenin First Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra bu tasarımların ücreti de yine benden tahsil ediliyordu.’’

ABD Başkanlarının maaşına en son 1999 yılında zam yapıldı. Buna göre ABD Başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödenir. Bu her iki ödeme de vergiye dahildir. Başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunların yanı sıra başkanın gezileri için, vergiden muaf yıllık 100 bin dolar harcırah ödenir. Ancak, Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcar. Yani ayrıca bir serveti yoksa Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşamak durumunda.

Hadi pamuk eller cebe, ustamızın emekliliği için gönlünüzden ne koparsa, Allah rızası için havuza ! Nede olsa biz demokrasi değil İleri demokrasi Yeni türkiye'yiz. Masraf çok.

Kaynakca;Cemal Tunçdemir amerika bülteni

Önceki ve Sonraki Yazılar