İbrahim Karamemet

İbrahim Karamemet

BALIK BAŞTAN KOKAR

 

Polis olmak eziyetli bir iştir ama, kimine göre de gıpta edilecek bir iştir. Kimine göre de belli ihtisasları gerektiren bir meslektir, adaletin en birinci yardımcısıdır. Ya da döneme bağlı olarak tam tersi. Artık fıtratınıza göre, yetişme şeklinize ve ortamınıza ve eğitiminize göre, başınızdaki yöneticiye göre değişir bu. Kimi belli bir statü, güç ve dokunulmazlık kazanmak için en düşük rütbeden bile olsa polis memuru olmak ister; mahallede biraz dikkat çekmek, korku salmak, kendine bir güç zırhı yaratmak ve arada esnaftan bir iki beleş birşeyler koparmak, arada çorba parasını çıkarmak için. Çoğu da başka bir iş bulamadığı için ister istemez polis olur. Ama bir kere işin içine düşünce, kişilik değişimine uğrar gaz fişeği ile göz de çıkarabilir, kafa da yarabilir. Kimi de belli bir ihtisas sahibi olup, yararlı olmak için mesleğe girer. Bir kriminal dedektif veya mali suçlar uzmanının, ya da hırsızlık ve hırsızlar konusunda uzmanlaşmış polislerin gereğini ve değerini yadsıyamayız. Son yıllarda polis uygunsuz davranışlarıyla oldukça antipati topladı. Polise karşı oluşan bu kanaat haklı olmakla birlikte antipatimizi dışa vururken herşeye rağmen biraz düşünmeliyiz. Aslında polis şehir hayatının olmazsa olmazlarından biridir. Ancak tabii ki düşünmemiz, tartmamız gereken, polisin nasıl bir polis olması gereğidir....

Polisin yetmediği yerde Amerika’ya özenerek özel güvenlik kurumunu oluşturduk. Gerçi polisimizin sayısı oldukça çok ve giderek de artmakta ama, işleri de çok. Devletin başında veya ortasında her bir makam sahibine onlarca yüzlerce koruma verince yetmiyor doğal olarak. Her yerde toplantı ve gösteri yapmak isteyenler çoğaldığından ve bunları polis ordusuyla ve ağır silahlarla dağıtmak gibi alışkanlık yerleştiğinden büsbütün yetmiyor sayı. Sanırım dünyanın hiçbir yerinde tarih 1 Mayıs diye bir şehir otuzbin polisle ablukaya alınmamıştır. Polis böyle yönlendirilince şehir ve şehirliyi koruyacak ve polisin asal işini yapacak eleman da kalmıyor, hırsızlar uyuşturucu satıcıları cirit atıyor, hergün bir kadın cinayeti eksik olmuyor. Gene de polis olabilmek için bazı nitelikler aranıyor, ya da torpil veya belli mensubiyetler. Herkes istese de polis olamıyor. Polis olamayanların kimi de gene başka iş bulamadığından veya heveslenip de polis olamadığından özel güvenlikçi oluyor. Bunca sayı çokluğu içinde polisin niteliği gittikçe düşüyor, tabii polis olamayıp özel güvenlikçi olanların niteliği daha da düşüyor. Son Soma, Yırca’da olanlar bunun  en bariz örneği. Hani polis bunu yaparsa güvenlikçi neler yapmaz misali.. Yalnız güvenliçi mi, onun patronu da akıl almaz işler yapıyor veya yaptırabiliyor. Onlar da başka erk sahiplerini, başka güç sahiplerini örnek alıyor, onlardan etkileniyor.

En baştaki, en güçlü ve herkese örnek olması gereken adam kaçak bir bina yaparsa, öyle gecekondu, kondu villa falan değil, sadece ana binası bin odalı olan koca saray yaparsa, üstelik bunu en yapmaması gereken yerde bütün uyarılara ve tepkilere karşın milli mirası ve çevreyi katlederek yaparsa, üstüne üstlük gücünüz yetiyorsa gelin durdurun, yıkın yıkabiliyorsanız derse, onun müteahhidi, taşaronu neler yapmaz. Devletin halkı korumakla görevli polisi, halkın gözüne gözüne, kafasına biber gazı fişeği atar, bununla da yetinmez beynine kurşun sıkarsa, ona özenen güvenlikçi neler yapmaz..

Yırca’da olan budur.

Burda üzerinde en çok durulması gereken de jandarmanın tumudur. Tutumu haklıyı ve hukuku korumak mı olmalıydı, yoksa güçlüyü mü.. Sonuçta balık baştan kokar, baş kokarsa kuyruk ne yapsın..

Yalnız Yırca değil, yurdun her yerinde benzer olaylar oluyor. Bu arada enerji bakanımız, zeytin ağacının ne önemi var der gibisine “Zeytin bakkaldan da alınır”, demiş. Tanrım aklımı koru. Bakkaldan da alınır da, o bakkaldaki zeytin nerde yetişir, bakkaldan almak için para nasıl kazanılır hiç düşünememiş mi?.. Sıradan insan bile ağzından çıkanı bir düşünmeli önce beyninden geçirmeli, ondan sonra konuşmalı, değil ki yönetici durumundakiler. Baş çürürse kuyruk ne yapsın..

Önceki ve Sonraki Yazılar