İbrahim Karamemet
ERDOĞAN KENDİ KURDUĞU TUZAĞA DÜŞTÜ
Bağzı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili anayasaya ve hukuka aykırı garabet bir geçici anayasa değişikliği teklifi referanduma gitmeye gerek kalmadan meclisten geçti ve bu anayasa değişikliği doğrudan kabul edilmiş oldu. Oldu ama referandum meselesi kesin değil. Çünkü doğrudan kabul edilmesine rağmen Cumhurbaşkanı isterse referanduma götürebilir. Aslında Erdoğan’ın istediği oldu. (mu?). Görünüşe göre oldu. Hem de tereyağından kıl çeker gibi oldu. Ancak, biraz hava kaçırdı.
Bu arada hakkını teslim edelim Recep Tayyip Erdoğan büyük bir lider. Sırayla her dediğini her istediğini yapıyor, yaptırıyor. Bir dediği iki olmuyor. İkileyen olursa da Davutoğlu gibi kendini kapını önünde buluyor. Nasıl yaptırdığı ayrı bir konu. O konuda cilt cilt kitaplar yazılıyor, ilerde tarih daha çok ciltler yazacak. Yazılanların çoğu da ona karşı ama, o gene de adım adım bildiği yolda ilerliyor. Pekii, Erdoğan bu başarısını neye borçlu. Kendisi bir dahi mi? Bana sorarsanız hiç değil. Başarılı bir stratejist mi? Değil. Ancaak, çok büyük bir taktik ustası. Bu taktik mahareti kendinden mi, çevresindeki danışmanlarından mı geliyor bilemeyiz ama, o kadar büyük bir taktik ustası ki, bugün dediğinin tam tersini yarın söylemek ve yapmaktan çekinmeyecek kadar usta ve fütursuz. Bu davranışının karizmasına bir zararı ololabileceğini de umursamıyor. Çünkü olmuyor. 180 derece tersine hareket etse bile bunu kabul ettirebilecek kadar usta bir taktikçi. Ve her dediğini büyük bir çoğunluğa kabul ettirebilecek kadar da karizmatik. Bu karizma kendi değerinden mi geliyor, yoksa ona bağlananların düzeyinden mi o da tartışılır ama, sonuç ortada. Reis anayasaya aykırı olsa bile aklındaki her şeyi adım adım yapıyor, yaptırıyor, kabul ettiriyor.
O garip anayasa değişikliği oylamasında da ne yaptı etti tam kadro AKP oylarını istediği yönde almayı başardı. Artık her sandığa adam mı dikti, önceden herkesin kulağını mı büktü bilemem. Hatırlayın bakan bile tokatlanmıştı başbakan tarafından bu partide. Ben sonuca bakarım. Eğer bir milletvekili kulağını büktürecek derecede paçayı kaptırmışsa ve milletin yarısı da bu tiynetteki milletvekillerini seçiyorsa sonuç böyle olur. Unutulmasın her ulus lâyık olduğu şekilde yönetilir.
Şimdiii, Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefi bu oylamadan referanduma gidecek oyu toplamaktı. Meclis aritmetiği bunu gösteriyonrdu. Anayasa değişikliği oylandı, referanduma gerek kalmayacak oy çokluğu ile de kabul edildi. Deniliyor ki, CHP bunu bilhassa yaptı. Yaptı ki, Recep Tayyip Erdoğan referandum öncesi propogandayı bahane ederek meydan meydan kükremesin. CHP de teröre bulaşanların dokunulmazlığının kaldırıldığı görüntüsü algılandırılan bir değişikliğe karşıymış gibi hayır propogandası yapmak zorunda kalmasın. CHP nin durumu gerçekten zor. Hayır propogandası yapsa bir türlü, evet demeye kalksa bir türlü. Biri vatan korumacılığı ve bütünlüğüne ters, biri demokrasiye. Tam da aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali.
Ama bir incelikli durum var. Cumhurreisi isterse yeterli oyu almış da olsa bir anayasa değişikliği için referandum isteyebilir. Ne var ki, bu pek ihtimal dahilinde değil çünkü, meydan okuyacak bir durum kalmadı. Meydan meydan dolaşabilir ama, zaten kazanılmış bir durum için bir de propogandaya kalkışmak pek puan kazandırmaz, karizma yaratmaz. Tam tersi biraz götürür. Bunu bilecek kadar bir Kasımpaşa eğitimi ve geleneği var Cumhurreisinin.
Bu arada Sayın Cumhurreisi’nin bir sözünün üzerinde durmak gerekir. Onun taktik oyunlarının ve karizma yaratma bilmecesinin sırrı belki buradadır. Kendileri oylama sonrası “keşke referanduma gidilseydi yüzde seksenle silip süpürürdüm.”, dedi. Yani yüzde elliki söylemini seksene yükseltir ortalığı yıkıp geçerim diye hayal etmiş. Seksen olmazdı da altmışı geçer, belki yetmişe dayanırdı. O kesin. Kuşkusuz CHP Genel Başkanı Kemâl Kılıçdaroğlu aman benim fezlekem var, hayır oyu verin demiyecekti. Ya da yaratılan PKK hainleri dosyaları kılıfından sonra aman ha hainleri aklayın diyemiyecekti. AKP bu teklifi öyle bir taktikle ortaya attı ki, ütülmemek elde değil. Bütün oyun gündem değiştirmek, gerilimi yüksek tutmak ve Recep Tayyip Erdoğan’a puan toplamak üzerine kurulmuş. Bu arada haliyle muhalefet törpülenecek ortalık tamamen ona kalacaktı. Muhteşem bir taktik. Gel gör ki, bu taktik CHP nin karşı taktiği ile askıda kaldı. Evet oyu verdiler ve beklenenin üstünde oy sayısıyla anayasa değişikliği doğrudan geçti. Meydan mizanseni ve eyyy diye kükremeler anlamsız kaldı. CHP ilk kez işe yarar bir taktikle balonu söndürdü. Umutlanalım mı?. Ah şu CHP bu taktik gelişmesini sürdürebilse ve de stratejisini de geliştirebilse şu altı ok söyleminin ötesine taşıyabilse.
Bir başka söylem de HDP kanadından geldi. Sırrı Süreyya, madem biz teröre destek verdik deniliyor, bizimle Kandil’e kim ne mesaj gönderdi ne istendi.. devamını dedi, bir an durdu ve kendi üslubuyla, devamını mahkemede açıklarız dedi. HDP Grup Başkanvekili Idris Bayuken daha da çarpıcı bir açıklamada bulundu. “Kimler Bayık ve Karayılan Ankara’ya gelsin istedi mahkemede açıklarız”, dedi. Belki yeni bir Silivri dönemi başlayacak ama, önceki gibi uzun sürmeyecek.
Bana kalırsa koparılan bu fırtına sonuçsuz kalacak, bağzı kanunlar gibi bu garabet anayasa değişikliği de tam anlamıyla sonuca ulaşamadan birkaç kurban verdikten sonra kadük olacak. Belki bir süre sonra balık hafızalarımızdan tamamen silinecek. Taa ki, bir nedenle saray erkânı ya da bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından tekrar ısıtılmak gereği duyulana kadar.
Recep Tayyip Erdoğan bu kere kendi hazırladığı tuzağa düşmüş gibi gözüküyor. Ancak, taktiksel değişiklikleri sonsuzdur, icabında kolaylıkla 180 derece bile dönebilir, toplumu da döndürebilir. Hele sağlam bir ideolojiniz ve stratejiniz yoksa kolay dönersiniz. Bunu önlemenin yolu, karşı durabilecek bir iradenin muhalefetçe gösterilebilmesi. Bakalım bu irade sürdürülebilecek mi…