Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün Ankara’daydı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) mitinginde partililere hitap etti. Erdoğan’ı burada yoğun bir kalabalık karşıladı. Başbakan’ın sert üslubunun, miting alanında taraftarlarına da yansıdığı gözleniyordu.
Kamerayla çekim yaptığımı gören kimi AKP’liler, “Mahşeri kalabalığı iyi çek, Paralel görsün” derken, kimileri de alanın dışında çekim yaptığımı görünce “sayılarını az göstermek için bunu yaptığımı” iddia ediyor, tepki veriyordu.
Hatta Twitter’la ilgili röportajım sırasında bizi dinleyen ve sorularımı beğenmeyen AKP’li emekli şoför ise tepkisini, beni “dış güçlerin uzantısı” olmakla itham etmeye vardırıyordu. Kameramı kapattığımı görünce sözlü saldırıları, fiili duruma dönüşecekti ki bir anda yanımızda sivil polisler bitti.
“DNS ayarlarını değiştirdim”
Çok yoğun olmayan bu tepkilerin arasında mitinge katılan AKP’lilere, Twitter yasağını soruyorum.
“Konuşamam, belediyede çalışıyorum” ya da “memurum” diyenlerin çokluğu dikkatimi çekiyor.
Miting alanını kenarında çimenlerde dinlenen Rıdvan Ak ve Oğuzhan Koramaz’a yaklaşıyorum. Her ikisi de Twitter kullanmadıklarını ama Facebook kullandıklarını söylüyorlar ve “Yasaklanmasa iyi olurdu” diyorlar. "Yani Başbakan biraz …” diye başladığım sorumu tamamlamama fırsat vermeden, ikisi birden “Burada biraz yanlış yaptı. Olmadı” cevabını veriyorlar.
Onların yanından ayrılıp, biraz ilerde Şahin Başdoğan ve Şükrü Et’le sohbete başlıyorum. Başdoğan, twitter kullandığını belirtiyor, kapatma için “Gereksiz” yorumu yapıyor.
Et ise, sosyal medyanın kendisini arkadaşlarından kopardığını, bilgisayar başından ayrılamadığını söyleyerek “Facebook da kapansa fark etmez” diyor. "Kapatmayı destekliyor musun" diye sorunca Et, “Desteklemiyorum, kapatılmasa iyi olurdu ama benim için fark etmez” yanıtını veriyor.
Twitter’a girmek için DNS ayarlarını değiştirip değiştirmediğini sorduğum Koramaz, gülümsüyor,
“Değiştirdim” diyor. Başbakan’ın yoğun eleştirisine rağmen onun sözünü dinlememenin ve Twitter’ı kullanmalarının kendilerini rahatsız etmediğini belirtiyorlar. Koramaz, Başbakan’ın kararının neden “yanlış” olduğunu, “Yasaklanması doğru değil çünkü herkesle iletişim içerisindeyiz. Yasaklansa eline bir şey geçmez” diye açıklıyor. Et ise, “Tüm dünyada varken Türkiye’de yasak olması biraz ilgincime gidiyor” diye açıklıyor.
“Bize, Allah’ın gönderdiği bir insan”
Hikmet Özbek, Twitter ya da Facebook kullanmadığını söylüyor. Kapatılmasına da karşı olmadığını belirtiyor ve “Başbakanımın yanındayım” diyor. ‘Niye’ diye sorunca, internetin zararlarını anlatıyor, ailelerin dağıldığını söylüyor.
"O zaman tamamını kapatalım" diyorum; “Tamamını da kapatmayalım” diyor.
AKP Kalecik Çocuk Kollarında görevli Özge Nur da kapatmayı destekliyor. “Olaylardan sonra Twitter kullanmayı bıraktım. Kapatılması da iyi oldu bence” diyor.
Nur, "Türkiye’nin bu tür platformların kapatıldığı yasakçı ülkeler sıralamasına girmesinden" de rahatsız olmadığını söylüyor. Nedenini, “Sayfalardan engelleyebilirsiniz. Size nasıl söyleyeyim, Recep Tayyip Erdoğan bize Allah’ın gönderdiği bir insan doğal olarak. Ben, bir hatasını da görmedim bugüne kadar” şeklinde açıklıyor.
Sosyal medyayı aktif kullanan Hüseyin Seçkin de “Başbakanımız bunu yasak etmişse mutlaka bir sebebi vardır, onaylıyorum” diyor. "Araştırmadan mutlaka onaylamak doğru" mu diye sorunca “Devletin bekası için yasaksa ben ona katılıyorum” cevabını veriyor ve Gezi Parkı eylemlerini anımsatıp, oradaki kullanımını eleştiriyor.
Seçkin’e, "AKP taraftarlarının, sosyal medya üzerinden muhalefet partisi liderlerine de hakaret ettiklerini, o zaman kapatılmamasının demokrasiye uygun olup olmadığını" soruyorum. Seçkin, “Demek ki zamanı şimdi geldi” diye kestirip atıyor.
Twitter kullanıcısı Gülay Ayhan da “Twitter’ı Başbakan Erdoğan’ın kapattığı” eleştirilerini kabul etmiyor.
Meselenin hukuksal bir süreçte yürüdüğünü söylüyor ve kapatmayı destekliyor.
“Demokrasiye aykırı”
Fatma Karakütük, “Bir yerde iyi oldu, bir yerde de değil, tam bir karar veremedim” diyor ve kapatma kararının “demokrasiye aykırı” olduğunu kabul ediyor.
Miting alanının içinde bu kez aynı soruları Gül ve Songül Altunyurt’a soruyorum. Gül Altunyurt, “İnsanların özgürlüklerine karışılmasına karşı çıkıyorum, çok saçma” diyor. Songül Altunyurt, twitter kullanmadığını söylüyor “Ama facebook kesinlikle kapanmasın” talebinde bulunuyor.
Başbakan’ın konuşması uzayınca hava kararmaya başlıyor.
Bu sırada miting alanından insanlar grup grup ayrılıyor. Ben de otobüs duraklarına yönelen AKP’lilerin sohbetlerini dinleyip izlenim edinmek için, onlarla “199 Özel Servis” yazmayan bir otobüse biniyorum. Tıka basa dolan otobüsün en önünde orta yaşlı bir kadın yüksek sesle şoföre, “Mitinge katılanlar dönüşte bilet parası vermeyecek dediler ama...” şeklinde tepki veriyor.
Yolculardansa, çıt çıkmıyor.
