İbrahim Karamemet
Başbakanın tuttuğu takım FENERBAHÇE DOLUDİZGİN…
Dün Fenerbahçe stadı tezahüratla inledi, Selçuk Yula’ya saygı dışında hiç durmadı seyirci. Elli bin kişi. Hem takımı destekledi, hem Taksim sloganları attı, hükümet istifa dedi, hopladı, zıpladı. Neler neler. . Sanırsın Beşiktaş maçı ve Çarşı doldurmuş tribünleri. Muhteşemdi. Bir tek Genç Fenerbahçeliler katılmadı.
Dün Saraçoğlu stadında Fenerbahçe bir harikaydı. Salzburg’a karşı 3-1 lik skorla daha önceki 1-1lik beraberliğin cevabını verdi ve ilk turu atladı. Aslında skor 3-0 olabilirdi ama, biz nedense başta hep bir avans vermeye programlanmış bir milletiz. Önce 0-1 mağluptu Fenerbahçe, bu onu uyandırdı, kamçıladı, sonra fileleri yırttı skoru 3-1 yaptı. Bu da Fenerbahçe’yi bir üst tura taşıdı. Hadi bir gol de konuk takıma hediyemiz olsun. Biz Gönlü Yüce Türkleriz. Diş kirası vermeden kimseyi soframızdan kaldırmayız. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın tuttuğu takım bir gol hediye etmiş çok mu? Biz Gönlü Yüce Türkler başbakana ülkenin tüm varlığını on yıl teslim ettik, bitiremedi, sesimiz çıktı mı, bir golcük ne ola ki..
Dün gecenin futbolcusu da seyircisi de bir harikaydı. Önce çok anlamlı ve içten bir şekilde ışıklar içinde yatsın Selçuk Yula’yı andılar. Sonra maça konsantre oldular. Futbolcular skor 3-1 olunca ikinci yarıda biraz gevşediyse de, açık vermedi skoru korudu. İlk elemeyi net bir şekilde atladı ama, seyirci 90 dakika ve öncesinde ve sonrasında hiç gevşemedi. Ellibin kişi, hiç durmadı.
Bazı ortamlar nicelik olarak yani, sayı olarak küçük oranda olsalar bile genelin yansıması ve modeli olarak oldukça kesin bir izdüşümü verirler. Özellikle memleketimizde büyük şehirler bunun birer örneğidir. Örneğin İstanbul, İzmir, Anakara’da Türkiye’nin bütün renklerini görebilirsin. Bakmasını bilen bir göz bir de iyi yorumlarsa bu noktadan bütün memleketin resmini eni konu okuyabilir. Çok önemsediğimiz ve nasıl oluyorsa neredeyse birebir çıkan seçim anketleri de böyle yapılır. En fazla üç bin kişi sorgulanır. Ancak bu üç bin kişi öyle bir kesittir ki, bütün Türkiye’yi anlatır. Artısı eksisi, çapağı törpüsü ile iyi yorumlarsan bütün Türkiye’yi okursun. Tabii araya başka faktörleri de koyarsın, özel istihbaratlar, el altından haberler, ve yapılacak maniplasyonları da dikkate aldın mıydı al sana üç bin kişiyle 74 milyonun sonucu..
Dün Fenerbahçe stadı tezahüratla inledi, Selçuk Yula’ya saygı dışında hiç durmadı seyirci. Ellibin kişi. Hem takımı destekledi, hem Taksim sloganları attı, hükümet istifa dedi, hopladı, zıpladı. Neler neler. . Sanırsın Beşiktaş maçı ve Çarşı doldurmuş tribünleri. Muhteşemdi. Bir tek Genç Fenerbahçeliler katılmadı. Onlar AKP den ve RTE den yana tavır koydular, nasıl gençse bunlar, ihtiyar durgunluğu ve bedbinliği vardı o tarafta. Daha doğrusu başta niyetleri öyle kalmak değildi ama, solukları yetmedi. Demek ki yüzdeleri düşükmüş!.. Ama, bir ara ufaktan takımı destekleme falan darken baktım onlar da çaktırmadan tempo tutuyor, belki kendileri de farkında değiller ama, zıplamasalar bile dizler kırılıyor tempoya katılıyorlar. Hayırdır?.. Hem Fenerbahçeli hem genç olupdurup da böyle bir tavır koymaları da ayrıca incelenmeli. Oldukça manidar..Emme gördük ki, en azından burada, hiç de yüzde elli değillermiş. Eğer başbakanın yüzde elli dediğinin izdüşümü bu kadarsa, işler kötü. Hatta yandı gülüm keten helvası. Valla RTE ve AKP yi destek için bir iki yeltendiler ama, sesleri uçtu gitti. Yani durum vahim..
Bir de şu stadlara kadar bulaşan yasaklar ne olacak çok merak ediyorum. Bu yasak sadece lig maçları için mi, yoksa kapsamı daha da dar, sadece sadece Kasımpaşa RTE Stadı için mi?.. Hani o da adından dolayı mı?.. Yoksa Beşiktaşı cezalandırmak için mi?.. Valla bu tedbiri kim düşündüyse ona münasip bir madalya vermek ve Guiness rekorlar kitabına kaydetmek gerek. Binlerce kişinin bir araya geldiği, ilk amacı takımının kazanmasından çok ona tezahhürat yapıp deskteklemek olan taraftar grubuna ayar vereceksin. Hem de şöyle genel bir ayar değil. Oturması, kalkması, kaç adım atacağı, ağzını ne zaman açacağı, kaç desibelle bağıracağını falan birtamimname ile tutuşturacaksın ve bir stadyuma salacaksın. Koyun olsa fire veriri. Bayrağı, pankartı, giyimi kuşamı falan hepsinin talimnamesi ve tarifnamesini daha başta sözleşmeye koyacaksın, bilet satarken çarşaf gibi eline tutuşturacak ve imzalatacaksın. Ve coşkunun ve heyecanın üst düzeye ulaşacağı bir futbol maçında taraftardan bunu bekleyeceksin. Kim düşündüyse bravo yani. Sopa ve cetvel zoruyla bilmediği bir dilden kuran ezberleyen süngüsü düşmüş, dimağı törpülenmiş bir kuran kursu öğrencisinden bile bunu bekleyemezsin. O kişi, hem de çoğu için önemli bir parayı verip bilet alıyor ve oraya geliyorsa, en çok da boşalmak için geliyor. Ve orda kurtlarını dökecek. Ve merak etmeyin hem de fazlasıyla dökecek.
Besbelli bu akıldışı saçma zorlamalar Beşiktaş’a ve taraftarına, özellikle de Çarşı’ya eziyet olsun diye ortaya atıldı, ve sapına kadar da uygulanacak. Ama dün görüldü ki, bu pek sökmeyecek. Mümkün değil. Maddenin tabiatına aykırı. Amaç çok ağır cezalandırmak. Hani işin boyutları büyürse Beşiktaş’ı küme düşürmeyi bile hayal etmiştir bunları düşünen sivri zakalılar. Çarşı da salak değil; tam tersine bir kollektif zekâ abidesi. Kendi takımına ve kendine zarar verecek harekette bulunmayacaktır kuşkusuz. Ligin başlamasını dört gözle bekliyorum, Hayatımda ilk kez şu yetmiş yaşımda eksiksiz takip edeceğim futbolu. Çarşı kim bilir ne cinlikler yaratacak, Şu zekâ fakiri nakıs muktedirleri nasıl şaşırtacak, şapa oturtacak. Eminim bütün dünya hayranlıkla izleyecek, hani tek bir kişinin hiçbir şey yapmadan durarak dünyayı kitlediği gibi Asırlarca dünya literatürüne geçecek büyük sürprizler bekliyorum Çarşı’dan. Bu sezon çok renkli geçecek ve dünyada unutulmayacak.
Bu arada olan başbakanımıza oldu. Kendisi futbola çok meraklı, iyi de kötü de olsa eski futbolcu. Tabii mecburen Kasımpaşalı ama, gönlü Fenerbahçe’de atıyor. Keşke dünkü maça gelseydi, moral toplardı. ..
Ne dersiniz, gelebilir miydi!..
Bence Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, eski futbolcu Recep Tayyip Erdoğan için tribünden halk arasında maç seyretme dönemi müebbeden bitmiştir. Ve bu kararı taraflı ya da tarafsız, özel yetkili yada normal bir mahkeme değil; halk vermiştir. Başbakan için bir müsabakada bir stadyuma gitme olanağı Mersin’de bitmiştir. O bile büyük zorluklarla sağlanmıştı. Bütün biletler taraftarlara verilmişti, olağanüstünün de üstünde tedbirler alınmıştı. Resmen bütün stadın biletler ya satın alınmış, ya da satıştan çekilmişti. Muhalefet partileri bir soru önergesi verip bir küçük olimpiyat olan Mersin Akdeniz Oyunları açılışındaki sırf Başbakan tribünlere çıkıp açılış yapabilsin diye alınan çok özel olağanüstü tedbirlerin maliyetini sormalı ve bir kenara kadydetmeli. İlerde gerekecek.
Yollar kesilmişti bir spor etkinliği açılışını izlemek isteyenler stadın yanına dahi gelememişlerdi. Spor ruhu ve kişi hürriyetleri gaspedilmişti. Ve buna rağmen düzen zorlukla sağlanmış, başbakan şöyle göstermelik bir açılış yapıp stada hınsızlama gitmiş, stadtan hırsızlama çıkmıştı. Şimdi sıra Kayseri’de. Kayseri’nin ortamı uygun. Aynı tedbirlerle belki son kez Kayseri’de maç seyredebilir. Ama gene de çok zor. Hem Kayseri Cumhurbaşkanımızın memleketi. Her halde o maça gitme şerefi Sayın Cumhurbaşkanı'na düşecek. Yazık artık maçları televizyondan seyredecek başbakan, Şükür gibi elinde laptopla dolaşak değil ya. İşi arasında da seyredebilsin diye odasını bir köşesine özel bir futbol kanalları televizyonu monte ederler artık.
Yaz bitti bitecek, Yeni sezon yakında açılacak. Hepinize hayırlı Bayramlar Dilerim.
ÖNEMLİ NOT: Bayram demişken aman trafiğe dikkat. Yalvarırım.. İsterseniz şu yetmiş yaşımda takla bile atarım. Bakın hava da güzel, biraz sakin sürün. Bu bayram en az kaza kaydıyla geçsin. Bir de, Türkiye’deki ehliyetli ehliyetsiz bütün sürücüler hatta sürücü olmayanlar yani yüzde ellinin de fazlası, dilerim çoluk çocuk dahil yüzde doksan.. Lütfen internete girin, sizde yoksa birinden girin, internet kafeden girin, bilmiyorsanız birine rica edin size göstersin. İnterenette sadece “almanlardan örnek davranış” yazın ve karşınıza çıkacak videoyu izleyin. Lütfen sadece bir kere olsun izleyin, başka birşey yapmayın.