ANKET ŞİRKETLERİNDE SKANDAL YÖNTEM

Anket şirketlerinden birinde bir tanıdık var. İsmi bende saklı. Merak ettim bu anketler nasıl yapılıyor diye. Oturduk bir pastanede bir kaç saat, ben sordum, o yanıtladı. Tabi ben "yemin billah" ettim, "Yazacağım ama ne senin şirketten, nede senden bahsetmeyeceğim." diye söz verdim. Konuşmanın sonunda ise ağzım açık kaldı.  "Penguenci" meslektaşların gazladığı anketlerde, AKP'nin hep önde çıkması boşuna değilmiş meğer. Olayın nasılını öğrendikden sonra,"Vatandaşımızın aptal değil, aptal gösterildiğine" karar verdim. İşte Anketçi dostumuzla yaptığımız sohbetin özeti şu şekilde.

ANKETÖRLERİN DOLDURDUĞU SEÇENEKLER


Araştırma şirketleri anketleri kendisi yapmıyor. Onlar soruları ve yöntemleri belirleyip saha araştırma işi yapan ve hemen hemen her ilde bulunan şirketlere taşeronluk görevi olarak veriyorlar. Bu şirketler ise, bir çoğu uzman olmayan, yarı zamanlı çalışanlarına anket işini dağıtıyorlar. Anketörlerin bir çoğu ailesinin harçlığı ile yetinemeyen öğrencilerden oluşuyor. Ve ücretlendirme, bitirilen anket başına hesaplanıyor. (istikrarlı olanlar yarım ay sigorta yapılıyormuş bazen)

"Her anketin yöntemine ve çeşidine göre ücretler farklı tespit ediliyor"
 diyor dostum.. Anket yöntemleri çok çeşitli olmasına karşın, telefonla, sahada yüz yüze (sokakta) ya da ofiste, yüz yüze olarak ayrılıyor. Siyasi anketler en çok sokakta yüz yüze yapılıyormuş. 

Anketör ilk önce sorulara yanıt verecek birilerini bulmak zorunda. Bu hiç te sanıldığı gibi kolay iş değil. Hele ki konu siyasi görüş bildirmek, oyunu kime vereceğini söylemek üzerine olunca, iş vakit kaybetmekten daha önemli bir mesele haline geliyor. "Korku" diyor dostum. "Siyasi sorulara yanıt vermekten 10 kişiden Dokuzu korkuyor." 

Yaptığı anket başına çok küçük bir ücret alan anketör ise yevmiyeyi doğrultmak zorunda. Konusuna göre bir anketi, 5 ila 10 TL arasında yapıyorlarmış. "Daha yüksek ücretli olan anketlerde var ama nadir" diyor.  

ANKETÖRLER NASIL DENETLENİYOR?

Ankete yanıt verecek insan bulmanın temel zorluğu ise, yanıt verecek kişilerin, "bazı kişisel bilgilerini ve telefon numaralarını bildirme" zorunluluğu olması. Anketör bu bilgileri alamaz ise anket tamamlanmış sayılmıyor. Çünkü  araştırmayı yapan ana şirketin tek denetleme yöntemi bu. Anket veren kişiye telefonundan ulaşıp bazı sorular sorarak, anketin gerçekten yapılıp yapılmadığını denetliyorlarmış. "Güzel dedim öyleyse sahtekarlık olmaz ankette".

"Sen öyle san" dedi anketçi dostum. İşte anlattıklarından özet.

Her konunun yokuşunu inişe çeviren bir halkın anketçileri de, elbette kolayını bulmuşlar bu denetimin. Ana araştırma şirketinin anketi denetleme yöntemini bilen anketörlerde, süper kolay yollar bulmuşlar. Buldukları yöntemse, ana şirketin denetleme sisteminden daha kusursuz bana göre.

Şöyle yapıyorlarmış. 

Her anketörün kendi yakın çevresinden oluşturduğu ve ana şirket ararsa ne yanıtlar vereceğini ezberlettiği bir ekibi varmış. Ve tüm anketörler dayanışma gereği kendi ekibini, diğerleri ile paylaşıp bir havuz oluşturmuşlar. Küçük bir şirketin 20 anketörü var diyelim. Herbiri çevresinden 30 kişi ayarlayıp havuza atıyormuş. Basit hesaba göre havuzda 600 kişi oluyormuş. Bunlar ana şirket aradığında, kendilerine ezberletilen yanıtları verip, anketin gerçekten yapıldığına inandırıyorlarmış. Böylece anketör formları alıp, yanıtlarını çeşitli seçenekler ile kendisi evinde doldurabiliyormuş.

Sahte isim ve adresler ile doldurduğu formu verip ücretini alıyor anketör. Tabi seçenekler işaretlenirken, anketörün olası sonuçları tercih etmesi gerekiyor. Neden? Ana şirket "sürpriz oldu" diye düşünüp, doğruluğunu daha fazla araştırmasın yapılan anketin. Haliyle toplam sonuçtan muhalif çıkması, feci kuşku yaratır ankete. Alıştık iktidarın önde gitmesine ya.

ANKETÇİ GENÇLERİN SÜPER ZEKASI

Süper bir sistem.. Ayrıntıları şöyle anlattı dostum. Anketör kaç form verdiyse saha şirketine, "işte yaptığım anketler" diye, ekibinden olanlar içinden o kadar kişiyi arayıp, doldurduğu formda ki ismi, adresi, ona ezberletiyormuş . Eğer ana şirket telefonla ararsa, ekipten olan kişi, kendisine ezberletilenleri bir hikaye içerisinde anlatıp, ana şirketi, anketin gerçek olduğuna inandırmış oluyor böylece. 

Ayrıntılar özetle şöyle; Ana şirket elbetteki tüm ankete yanıt verenleri aramıyor. Formlar ellerine ulaştığında içlerinden rast gele küçük bir kısmını seçip, formda verilen telefonları arayıp sorular soruyor. Örneğin şöyle sorular." ….. araştırma şirketinden arıyorum." deyip, formda ki adı ve soyadıyla hitap ediyor telefonun öteki ucundaki kişiye. Ekipten kişi ise, zaten kafasına o ismi soyadı önceden kazıyacak kadar profesyonelleştiği için, ilk eşikten kolayca geçiyor. Ardından diğer soruların yanıtı ise hikaye oluyor. 

AKSARSA BİLE FORMÜL VAR

Kendisine bu yanıtlar ezberletilmiş ve daha önceden de birkaç kez bu görevi yerine getirip uzmanlaşmış ekip üyesi, hemen hikayesini anlatıyor. “Ha evet yaptılar bana o anketi. Aslında ben hiç istemedim ama anket yapan kız çok yalvardı, para kazanmam gerekiyor falan dedi. Acıdım yanıtladım.  Ben.. falan ilde oturuyorum… Yaşındayım. Mühendisim. Evliyim 2 çocuğum var.” şeklinde formda ki kişisel bilgileri doğru yanıtlıyor.

 Böylece ekip üyesinin doğru yanıtları inandırıcı hale geliyor.  Ve o anket doğru kabul ediliyor. Tabi o saha şirketinde çalışan ve anketlerin büyük bölümünü evinde dolduran anketörlerin, ezberci ekiplerini diğer arkadaşlar ile bir havuzda toplayıp ortak kullandıklarını söylemeye gerek yok. İşler böyle yürüyünce, yapılan anketlere gerçekten yanıt verenlerin sayısı ne kadara düşer siz hesap edin.

"Ama" diye itiraz ettim. Ana şirketin görevlisi ya ..... falan mısınız diye açmazda, kimsiniz derse, telefona çıkanda kendi adını söylerse" şeklinde kuşku yaratıyorum. Dostum "nadiren aksaklık olabiliyor" diyor. Ama genelde işliyor sistem. Böyle durumda telefonu açan için alternatif yanıtlar var. Tuzağa düşerse hemen düzeltiyor. "Ha evet bu telefon ortağım/arkadaşım v.s........ nin. Kendisi lavaboya gitti de ben açtım" gibi bir yanıt veriyor." Yani uzmanlaşmışlar artık" diyor. Şaşırmamak elde değil.

 DAHA BİTMEDİ

Dostum anlattıklarına, sonuç isabetsizliğinin tek nedeni, anket yapanlar da değil. Daha da vahim nedenler var diyor.Anketlerin sonuçlarına inanmamak için, bu yeni nedenlerin daha önemli olduğuna karar veriyorum. Bunların içerisinde en önemli olanı ise," korkutulmuş, sindirilmiş ve bastırılmış", bir toplumda siyasi anketlere verilecek yanıtların ne kadarı, "doğru yanıtlardır" sorusu? 

İçerisinde yaşadığımız siyasi rejimde yolda çevrilseniz, ya da kapınız çalsa karşınızda size, “ Paraya ihtiyacım var ne olur bu sorulara yanıt verin”  diye çıkan, genç bir öğrenciye itiraz edemediniz varsayalım. "Adınızı Soyadınızı, işinizi, mesleğinizi, medeni durumunuzu ve telefon numaranızı " verdikten sonra şu sorulara ne yanıt verirsiniz? 

Oyunuzu kime vereceksiniz?
 1-AKP 2-CHP 3-MHP ….. v.b
En çok hangi lideri beğeniyorsunuz? 1-Erdoğan 2-Kılıçdaroğlu 3-Bahçeli……..v.b

Çeşitlendirmek mümkün ama uzatmayalım. 7den70 e her meslekten, her kesimden, her geçmişten, her inanıştan insanın "telefonda dinlendiği, sudan sebeplerle hapse tıkıldığı, olmadı vergi salındığı, ceza kesildiği", bu ülkede kaç kişi, muhalif seçenekleri tercih eder sizce? 

Arkadaşımın bu sorusunu size soruyorum?

"İşte anketlerin en topal noktalarından biride budur." diyor dostum. Ve bir daha soruyor. "Yani tüm anketlerde, AKP’nin hep önlerde çıkması tesadüf olabilir mi?
Anketlerin temel amacı zaten toplumu şartlayıp, "AKP’nin yenilemez" olduğunu bir de bu şekilde gazlayıp, pençelerini geçirdiği iktidar koltuğunu kaptırmamaktır. 

MADEM ÖPÜLECEĞİZ

Burada kararsız vatandaşın,   "madem öpüleceğim bari tercih ettiğim öpsün” düşüncesinin de, anketler yayınlamakta ki dayanılmaz ağırlığın, temel sebebi olduğuna hiç kuşku yok. Göreceksiniz, seçimler yaklaştıkça  anketlerde,  AKP’nin oyları tavan yapacaktır. 

Melih Gökçek bir iki gün önce açıkladı. Anketlerde Kendisi %52, Mansur Yavaş ise sadece % 36 oy alacakmış. Bunu tüm gazeteler yazdı ama Mansur Yavaş’ın önde olduğu anketini, hiç birimiz göremedik. İşte bu nedenle her seçim döneminde anket şirketleri ve iktidar sever medya, bu sayede zenginleşip semiriyorlar.

Anketleri boş verip, iki elimiz kanda da olsa sandığa gitmek en iyisi galiba. Kötü ihtimal; “Seçmediğimize Zorla Öpülürüz”    

  Twitter : https://twitter.com/CumaHikmet

Önceki ve Sonraki Yazılar