Dr. Hasan Vasfi Altay

Dr. Hasan Vasfi Altay

ANA AVRAT MUHAFAZAKARLIK

Ramazan ayında Halk TV’nin reklamları da şenlendi. Efendim, vitrin Müslümanlığı bitiyormuş, gerçek İslam geliyormuş. Ramazan özel sohbetleri olacakmış. Modern İslamcı Ayşe Sucu’yla iftar saatini idrak edecek, Cüneyt Akman ile kutsal mekanları gezecekmişiz. Zekeriya Beyaz sorularımızı yanıtlayacak, dinimizde doğru bilinen yanlışlar bir bir ortaya çıkacakmış filan.

AKP muhafazakar bir parti. TDK’da muhafazakar sözcüğü “tutuculuk” olarak tanımlanmış. AKP’lilerin neyi tuttuğunu bilemiyorum. Lakin, AKP milletvekili Zeyid Aslan heyecanlanınca eli ayağına dolaşmakta, hiçbir şeyi tutamamaktadır. Aslan’ın icraatları yeni bir tür muhafazakarlığın doğduğuna delalet ediyor. Bir süre önce, kadın milletvekillerinin de olduğu bir meclis gündeminde Zeyid Bey Kamer Genç’in kendisine ve annesine çirkin tekliflerde bulunmuştu. AKP tepkileri önlemek için Zeyid’i disiplin kuruluna vermiş, yapılan soruşturma neticesinde ise cezayı gerektirecek bir davranışı olmadığına hükmetmişti. Neticede, delikanlı bir disiplin cezası almadı. Erkeği ve kadınıyla, bütün AKP milletvekilleri konunun üzerine yatıverdiler. Zeyid’in sinkafı hoş görüldü. Milyonlarca AKP seçmeninden de bir tepki gelmedi. Bu naif eylem sonrasında bir ceza gelmeyince Zeyid Bey’in fantezi dünyası da bir hayli genişledi. Geçen gün, mecliste görev yapan bayan gazetecilere bacak aralarının fotoğraflarını çekmekten söz etmiş. Görüldüğü üzere, Zeyid aynı zamanda muhafazakar bir fotoğrafçı. Biz bu Zeyid Aslan Efendi Bey’in asaletini, erdemlerini ve psikoseksüel problemlerini tartacak adamlar değiliz tabii. Bunlar, onu meclise taşıyan, milletvekili yapan devlet büyüğümüzün bileceği meseleler. Zeyid meclise alındığına göre mutlaka bir kerameti olmalı. İşin komik tarafı Zeyid “haşema” denilen mayoyu üretenlerden biriymiş. Normal mayo giymekten hicap duyan muhterem kadınların bacak aralarına zoom yapmakta bir beis görmüyor. Kitapta yeri var mı, bilmiyorum. Bu fotoğrafçı Zeyid mazide, Madımak sanıklarının avukatlarından biriymiş. Elemanın özgeçmişi de parlak yani. Madımak sanıklarının avukatı olup da AKP iktidarında belediye başkanı, milletvekili veya bakan olmayan yok gibi. Madımak yangını çok bereketli bir yangın dostlar. Zeyid kardeşimin bu ferasetiyle ve dahi zarafetiyle ben de gurur duyacağım ama Sayın Aslan’ın meclisteki aktivitelerinden sonra kabuslar görmeye başladım. Gidip bir hocaya danışacağım. Mesela, bir rüyamda camiye gidiyorum. Tam namaza duracağım sırada arkamda Zeyid’in sesli bir biçimde dua edip geğirdiğini fark ediyorum. Aklımdaki bütün duaları unutup kıblemi şaşırıyorum. Elimle gayriihtiyarı, af buyurun arkamı tutuyorum. Bir türlü secdeye varamayıp ter içinde uyanıyorum. Bir başka kabusumda ise karanlık suratlı bir adamın elinde tespih ile TBMM’de dolaştığını görüyorum. Beyefendi yanıma yaklaşıp kendisinin muhafazakar bir milletvekili olduğunu, ama domalırsam hiç fena olmayacağını söylüyor. Koşarak uzaklaşıyorum. Bu saçma sapan kabuslarım pek mühim değil tabii. Benim gibi yarım akıllı birisi elbette Sayın Zeyid Aslan’ın inceliğini, nezahetini tartamaz. Zeyid Aslan’ı tartabilmek için önce AKP’yi tartmak gerekiyor. Ama AKP’yi her seçimde halkımız tartıp parlatıyor zaten. Kantar mı, baskül mü, ne ile tarttığını kestiremiyorum. Çok kurcalamayayım; üzerime vazife değil.

HALK TV
Ramazan ayında Halk TV’nin reklamları da şenlendi. Efendim, vitrin Müslümanlığı bitiyormuş, gerçek İslam geliyormuş. Ramazan özel sohbetleri olacakmış. Modern İslamcı Ayşe Sucu’yla iftar saatini idrak edecek, Cüneyt Akman ile kutsal mekanları gezecekmişiz. Zekeriya Beyaz sorularımızı yanıtlayacak, dinimizde doğru bilinen yanlışlar bir bir ortaya çıkacakmış filan. Bir de “Diren Ramazan” pankartı açıyorlar. Ramazanın neye direneceğini de pek anlamadım. Sanırım, Halk TV komedi programı yapacak. İslamcı kesimden rol çalmak resmi cumhuriyet ideolojisinin bir maluliyetidir. Diyanet isimli devasa bütçeli kurum da bu maluliyetin eseridir. Saltanat yıkılıp cumhuriyet kurulurken bunu anlamak mümkündü. Ama 21. yüzyılda, aydın geçinen kesimlerin, yerli yersiz İslam’la, ramazan ayıyla ilgili cevherler yumurtlaması saygıdeğer bir eyleme benzemiyor. “Ne yapalım, halkımız böyle, biz de uyacağız” savı da tutmayacaktır. Bu hal ne İnönü’ye, ne de son deminde hoca efendiyi keşfeden Ecevit’e derman olmamıştı. “O kadar kusur kadı kızında da olur; Halk TV Yayın Yönetmeni Hakan Aygün’de haydi haydi olur” diyorsanız bilemeyeceğim. Benzer şeyleri, Yaşar Nuri Öztürk ile halka gerçek İslam’ı anlatmaya çalışan Yurt Gazetesi için de söylemek mümkün. İslamcı faşizmi Yaşar Nuri ile yenemezsin Merdan. (Merdan Yanardağ). Halk TV’yi de, Zekeriya Beyaz’ı da, Yaşar Nuri Öztürk’ü de sadece CHP’liler dinliyor. AKP seçmeni bunların yanından geçmez. Hülasa, kendin çal, kendin oyna. Bunlar malayani icraatlar. Siz kapitalizmi, dışa bağımlılığı, yoksulluğu, yolsuzluğu ve din adına yapılan üç kağıtları sergileyin. Azınlıkta kalan ateistlere, gayrimüslimlere ve Alevilere sahip çıkın. Ancak o zaman sesiniz duyulur.     
DipNot: Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Alpaslan Işıklı İzmir’de geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı. Kötüler minderi kalınlaştırırken, iyiler birer birer gidiyor. Ömrünü devrimci mücadeleye adamış olan Alpaslan Hoca’yı sevgiyle anıyorum. Yerinin dolması zor.
DipNot2: Ali İsmail Korkmaz’ı linç edenler kimlerdir? Bunların Suriye’de insan kalbi yiyenlerden farkı var mı? Ya cinayeti azmettirenler? Kim ya da kimler olduğunu biliyoruz. Katil üreten sistemle hesabın ne zaman kesileceğini ise bilemiyoruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar