ZAMAN GAZETESİ OLAYI AVRUPAYI KARIŞTIRDI
Türkiye'de olup biten baskıcı politikalara karşı sessiz kalan Avrupa'ya tepkiler artıyor.
AVRUPA GÖÇMEN KRİZİ YÜZÜNDEN SUSUYOR
Tüm dünyanın gözü önünde yaşanan AKP ve Erdoğan'ın uyguladığı baskıcı politikaların AB ülkeleri tarafından görmezden gelinmesine karşı tepkiler artıyor. Sık sık yabancı medyada rastlanılan eleştirilere bir yenisi daha eklendi. BBC'nin Independent gazetesinde bugün yayımlanan bir analizine dayandırdığı haberine göre, AB'nin göçmen krizinde işbirliği beklentisi nedeniyle Türkiye'de git gide artan otoriter uygulamalara sessiz kaldığı yorumu yapıldı.
İŞTE O YAZI
Yorum yazısı gazetenin İstanbul muhabiri Laura Pitel imzasıyla yayımlandı. Yazının başlığı şöyle: "AB utanç verici şekilde Türkiye'deki insan haklarına yönelik saldırıları görmezden geliyor. Ve ne için?".
ZAMAN GAZETESİNİ ÖNE ÇIKARDI
Yazısına Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk'ın Cuma günü Türkiye'ye geldiğini, aynı gün Zaman gazetesine kayyum atandığını belirterek başlayan Pitel özetle şu görüşleri savunuyor:
"Brüksel, Avrupa'ya insan akışını önlemeye yardımcı olması karşılığında Türkiye'de git gide artan otoriterliği görmezden gelmeye niyetli olduğunu önceden belli etmişti. Ancak Zaman gazetesinin ele geçirilmesinin (Cuma günü) zamanlaması daha utanç verici olamazdı.
"Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la el sıkışmasından hemen sonra, Zaman gazetesi binası dışındaki göstericilere biber gazı sıkıldı. Gazeteciler, polisin binada kamp kurmasından sonra haber odalarında mahkûm kaldıklarını söylediler.
"Bu son gasp, sadece medyaya değil; yargıya, akademiye ve sivil topluma yapılan saldırı dizisinin sonuncusuydu.
"Bir zamanlar Müslüman demokrasi için bir model olarak desteklenen Adalet ve Kalkınma Partisi bugün, Batı başkentlerinde git gide daha fazla bir şekilde, bir kaçan tren olarak görülüyor."
ANKARA GÜCÜNÜN FARKINDA
Bununla birlikte AB liderlerinin Türkiye'deki iktidara çok az tepki verdiğini belirtiyor Pitel ve devam ediyor:
"Göçmen krizinin AB serbest dolaşım özgürlüğüne karşı varoluşsal bir tehdit oluşturmasından korkuyorlar ve Türkiye'yi bir çözüm olarak seçtiler.
"Ankara, gücünün gayet iyi farkında. Brüksel yetkilileri ile Erdoğan'ın bir toplantısının sızan görüşme notu yetkililerin eleştirel bir AB raporunu önemli bir seçimin ertesine kadar sakladıklarını ortaya koydu."
Pitel, AB ile Türkiye arasında göçmen akışı konusunda anlaşmanın başarı olup olmayacağının dahi belirsiz olduğunu yazıyor.
PKK'YA KARŞI KİRLİ BİR SAVAŞ
Yazının sonlarına doğru Pitel, "Avrupa açısından göçmen krizi en önemli sorunken Türkiye'nin farklı meselelerle karşı karşıya olduğunu, Türkiye'nin PKK'ya karşı kirli bir savaş yürüttüğünü, Ankara saldırısıyla savaşın Ankara sokaklarına saçıldığını, ülkenin IŞİD'in bir dizi bombalı saldırısıyla karşı karşıya kaldığını, Ankara'nın Suriye'nin kuzeyindeki düşmanlarının kazanımlarından panik olduğunu" yazıyor.
Pitel yazısının en sonunda, "AB'nin kendisini, Türkiye'yle işlemeyen bir anlaşma yapmak için bir şeylere katlanmış olarak bulabileceğini" belirtiyor.
TÜRKİYE AB ANLAŞMASI KRİZİ ÇÖZMEYECEK
Gazetenin editoryal yazısında da bugün AB ile Türkiye arasında yapılacak zirve ele alınmış.
Yazıda, "Türkiye ile AB arasındaki bir anlaşmanın mültecilerin Avrupa'ya akışını keseceğini umut etmek naiflik olur" görüşüne yer veriliyor.
Gazete, Donald Tusk'ın kaçak göçmen akışıyla mücadele konusunda bir mutabakata varılmasına dair umut veren açıklamalarını şöyle yorumlamış:
"Daha önce yapılan, 3 milyar euroluk anlaşmaya rağmen binlerce insanın Ege üzerinden akışını göz önünde bulundurursak, ortadaki bu yeni parlak fikrin daha iyi bir şekilde sorunun üstesinden geleceğine inanmak için bir neden olur mu?"
Independent, sorunun asıl çözümünün insan kaçaklığıyla mücadele olduğunu savunuyor.
Kaynak: