İbrahim Karamemet
YARGI BEĞENİLMEZSE ELEŞTİRİLİR, ama ya komik olursa…
Bu işte bir kasıt mı var, tarafgirlik mi var, yetersizlik mi var bilemem ama, bildiğim birşey varsa peşin hüküm ve özensizlik kesin var.
Dünyada birçok mahkeme kararı eleştirilmiştir. Sokrates davasını saymazsak tarihe en eski kayıtlı olan ünlü Dreyfüs davasından bu yana birçok mahkeme sürecinin yanlış ve hatta taraflı, dahası kasıtlı olduğu da kayıtlara geçmiştir. Yanlış karar çoğu kez yılllar sonra anlaşılır, bazen onarılır ama, bu yanlışlığın yarattığı mağduriyet hiçbir zaman giderilemez. Tarih yanlış verilmiş idam cezaları ile doludur. En ufak bir hata en temel insan hakkı olan yaşama hakkını ortadan kaldırabilmektedir. Bu nedenle dünyanın birçok ülkesinde idam cezası kaldırılmıştır çünkü, mağduriyetle dahi olsa telafisi yoktur.
Bildiğim kadarıyla idam cezasının kaldırılmadığı önemli ülkelerden biri Çin, biri de Amerika Birleşik Devletleridir. İran, Suudi Arabistan ve diğer birçok müslüman ülkede de idam cezası yürürlüktedir. Hatta çoğunda recm bile yapılmaktadır. Rusya’yı bilemiyorum, orda idam olmasa bile hapse düşmek çok kötü diyorlar. Çin malum demokrasisi yerleşmemiş komünist parti tarafından yönetilen capitalist bir ülke. Amerika ise dünyanın barış, insan hakları ve demokrasi bekçisi. Her liberal, seçim yapılan veya democrat olma heveslisi ülke için insan hakları ve demokrasi açısından örnek gösterilen bir ülke. Buyrun buradan yakın…
Neyse ucu dokunsa bile asıl konumuz yargı hataları. Bizim gibi democrat ve adeleti tam ülkelerde idam cezası yok nasıl olsa. O konuyu geçelim. Yargı ve yargı kararları kanunlar dolanılarak yapılsa da, kasıtlı olarak kanun ve usul hiçe sayılsa da, kanunlara ve usullere tam uyularak yapılsa da beğenmeyenlerce eleştirilir. eleştirilmelidir. Kanun ve usul hakkında ben fazla birşey söyleyemem çünkü hukukçu değilim. Ancak iyi kötü okumuş, az buçuk aklıselim sahibi biri olarak söyleyeceğim çok şey var elbet. Gene de bu konuyu bu işin uzmanlarına bırakarak sadece Balyoz davası ile ilgili olarak bu akılalmaz kararı protesto ettiğimi ve hiçbir şekilde kabullenemediğimi söylemeliyim.
Yargıda önemli bir öğe de vicdan meselesidir. Vicdanla acımayı karıştırmayın lütfen. Yargılanana acımaktan söz etmiyorum. Kişinin kendi vicdanı ile hesaplaşması sözünü ettiğim. Balyoz değil ama, diğer davaların birkaç duruşmasını izledim. Orda yapılan savunmalar o kadar sağlam gerekçelere dayanıyordu ki, bilirkişi raporu bile gerektirmezdi. Ama usulen gerekiyorsa rapor da istenir, süre gerekirse de beklenirdi. Ancak, birçok davada hakimler tarafından ya rapor istenmedi, ya gelen rapora itibar edilmedi. Tekrar tekrar bilirkişiye gidildi, bazan gidilmedi bile ve karmakarışık bir durum çıktı ortaya ve bu karışıklık ve belirsizliğe rağmen ağır hükümler verildi. Yargıtaydan döner diyorduk dönmedi. Bunca usulsüzlüğü yapacak kadar Ağır Ceza ve Yüksek Mahkeme hakimini nasıl yetiştirmiş bu ülke akıl alır gibi değil. Eskilerin deyimiyle akıllara seza… Hukuk adamlıkları ve yargıçlıkları bir yana bunca yargıç vicdanlarını nasıl tartacaklar merak ediyorum.
Bu işte bir kasıt mı var, tarafgirlik mi var, yetersizlik mi var bilemem ama, bildiğim birşey varsa peşin hüküm ve özensizlik kesin var. Bir albayın ana hükmü değil ama, ikinci derecedeki yan hükmü, aman bir yanlış olmasın diye Yargıtay tarafından bozulmuş, böylece hukuki bir hata düzeltilmiş. Ülkenin kaderi ve koskaca Türk ordusunun en üst kademelerinin yargılandığı davadaki şu komik hataya bakar mısınız?.. Neyse Bu komiklik yüce Yargıtay’ın gözünden kaçmamış ve düzeltilmiş.
2010 yılından beri süren davadan bir karar Albay Berna Dönmezin babalık ve kocalık haklarının kaldırılması yönünde. Kaç duruşma yapıldı bilemiyorum ama, koskoca mahkeme heyeti adı da dişi olan albay Berna Dönmez’i bir anda erkek ve baba yapıvermiş. Bu ne feraset, ne özendir?.. Bu olay, yargılamanın nasıl bir şablon üzre, önceden varılan karalara doğrultusunda sırf bunlara bir kılıf olacak şekilde ne kadar özensiz ve sırf laf olsun diye göstermelik yapıldığının vahim bir göstergesidir. Allah lillah aşkına bunca duruşmada Berna isimli bu albayın kadın olduğunu farkedemediniz mi, yüce mahkeme heyeti?.. İsmi de mi bir şüphe uyandırmadı sizde? Dünya hukuk tarihine geçecek bir olay, belki de ilk. Vahim. Vahim olduğu kadar da komik. Maalesef komik. Hem de çok komik.
Haklı olarak ya da haksız olarak bir yargılamayı ve yargı kararını beğenmeyebilirsiniz. Eleştirirsiniz, kahredersiniz, protesto edersiniz hatta, bağırıp çağırır, tepinir debelenebilirsiniz. Kendinizi kaybeder, katıla katıla ağlayabilirsiniz ya da daha da ileri gidip küfür edip, oraya buraya saldırmaya kalkabilirsiniz. Bu nedenle ağır ceza mahkemelerinde sıkı güvenlik önlemleri alınır.
Ama, bir mahkeme sürecinin ne şartlarda ve ne kadar özensiz yapıldığını gösteren böylesine komik bir durumla karşılaşırsanız, ne yaparsınız?..
Ha?.. Ne yaparsınız?..