TÜRKİYE 12 EYLÜL ZULMÜNÜ UNUTMADI
İşte yurt genelinden haberler
Türkiye'nin dört bir yanında 12 Eylül protestoları düzenlendi. Başını 78'liler Federasyonu'nun çektiği çeşitli sivil toplum örgütleri, pek çok ilde basın açıklaması yaparak, 12 Eylül'ü anlattı. İşte tüm gelişmeler:
Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından uzun yıllar süren arşiv çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan belge, doküman ve tarihe ışık tutan özel eşyaların sergilendiği 12 Eylül Utanç Müzesi, bu yıl "İyi şeyler de oluyor hayatımızda..." temasıyla 5. kez Ankara'da vatandaşlarla buluştu.
Devrimci 78'liler Federasyonu tarafından organize edilen "Utanç Müzesi" 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ve Devrimci 78'liler Federasyonu Başkanı Mehmet Özer'in açılış konuşmalarıyla sergilenmeye başladı.
"BUGÜN MEVCUT OLAN HER ŞEYİN TEMELİ 12 EYLÜL'DE ATILDI"
Ezilenlerin, haklı olanların tarihte sürekli egemenlerce öğütülmeye çalışıldığını, 12 Eylül'ün bu açıdan en acımasız, en vahşi dönemlerden biri olduğunu söyleyen Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, 12 Eylül'ün yalnızca askeri bir darbe değil toplumun çok kapsamlı olarak yeniden formatlanması olduğuna dikkat çekti. Başkan Taşdelen, "Bugün ekonomik, siyasal, kültürel ve hukuki alanda mevcut olan her şeyin temeli, 12 Eylül döneminde atılmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
DİYARBAKIR CEZAEVİ KÖŞESİ
Devrimci 78'liler Federasyonu Başkanı Mehmet Özer de yaptığı konuşmada "Verilen mücadele ile 12 Eylül generallerin apoletlerinin söktürülmesinde mesafe aldık. Şimdi sıra 12 Eylül işkencecilerinden hesap sormaktadır. Bu davada mağdur değil tarafız" dedi.
Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'ndeki sergi açılışına CHP Ankara İl Başkanı Av. Necati Yılmaz ile CHP Çankaya İlçe Başkanı Mehmet Perçin'de katıldı.
Sergide, 60'lı yılların gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya'nın ve darbe döneminde yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'in yanı sıra idam ve işkence başta olmak üzere çeşitli şekillerde öldürülen çok sayıda gençlik önderinin eşyaları, fotoğrafları yer alıyor. 12 Eylül işkencelerinin simge mekanlarından Diyarbakır Cezaevi ile ilgili köşe de serginin çarpıcı ayrıntıları arasında. Sergide ayrıca işkencelerde kullanılan işkence aletleri ile idam sehpasının birebir örneği de sergileniyor.
ABDİ İPEKÇİ VE AHMET KAYA'NIN EŞYALARI İLK KEZ SERGİDE
Sergide bu yıl ilk kez darbeye giden süreçte suikastla öldürülen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci-yazar Abdi İpekçi'nin gömleği, kravatı ve mesleki eşyalarının sergilenmesinin yanı sıra sanatçı Ahmet Kaya'nın konserlerde sıkça giydiği montu da yer alıyor. Serginin özel köşelerinden birini de "Gezi Parkı Direnişi" oluşturuyor.
ABD Büyük Elçiliğine yürüyüş ve siyah çelenk bırakma etkinliğiyle başlayan sergi süresince "Filistin Sevgilim", "Kadın Cinayetleri Politiktir", "Basın Ne Kadar Özgür?","12 Eylül ve Aleviler" vb. başlıklı panellerin yanı sıra çeşitli film gösterimleri de gerçekleştirilecek.
Sergi, Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde bir hafta boyunca açık kalacak.
ANTALYA
Antalya'da 12 Eylül askeri darbesinin 34'üncü yıldönümü nedeniyle Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından protesto yürüyüşü düzenlendi. Muratpaşa Camii'nin güneyindeki kapalı yol girişinde toplanan yaklaşık bin kişilik grup sloganlar atarak Cumhuriyet Meydanı'na kadar yürüyüş yaptı.
12 eylül darbesinde idam edilen isimlerin de anıldığı protesto yürüyüşünde 'Devrim şehitleri ölümsüzdür', 'Katil devlet hesap verecek', “Gün gelecek devran dönecek, darbeciler halka hesap verecek' şeklinde sloganlar atıldı. 12 Eylül darbesine karşı gerçekleştirilen yürüyüş, turistlerin de ilgisini çekti. Ancak yürüyüş Cumhuriyet Caddesi'ndeki sokak sanatçılarına resimlerini çizdiren turistlerin ise pozisyonlarının bozulmasına yol açtı. Eylemde kendilerine Özgür Genç Kadınlar adını veren gruptan iki genç kız da Cumhuriyet Meydanı'nda basın açıklaması yapılırken Atatürk Anıtı'na çıkıp 'Erklerinizle yıktığınız dünyayı ellerimizle kuracağız' yazılı afiş astı.
CEZAEVİNDE GEÇEN SÜREYE SİGORTA
Devrimci 78'liler Sözcüsü Serdar Coşkun ise grup adına yaptığı basın açıklamasında, 12 Eylül darbesiyle ilgili olarak Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın yanısıra dönemin başbakanı, bakanları, sıkı yönetim komutanları, cezaevi müdürleri ile emniyet müdürlerinin de yargılanması gerektiğini söyledi. Cunta dönemiyle ilgili devletin herkesten özür dilemesini istediklerini bildiren Coşkun, o dönemde tutuklanıp cezaevine atılanların sigortalı sayılıp pirimlerinin de devlet tarafından ödenmesini talep ettiklerini açıkladı. 10 yıl ve üzeri sürelerde cezaevlerinde kalanlara süreye bakılmaksızın emeklilik hakkı tanınmasını talep ettiklerini de bildiren Coşkun, idam edilenlerin, işkence görenlerin ve cuntadan zarar görenlerin yakınlarına da tazminat ödenmesi gerektiğini ifade etti.
Sivil polisin geniş güvenlik önlemleri altında gerçekleşen yürüyüş olaysız sona erdi. Çoğunluğunu çevik kuvvet ekiplerinden oluşan üniformalı polisler ise Antalya Valiliği'nin arkasındaki otoparkta hazır tutuldu.
MARMARİS
Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde sivil toplum örgütleri 12 Eylül 1980 askeri darbesini protesto ederek basın açıklaması yaptı. HDP Marmaris Sözcüsü Bülent Özel, "Aradan geçen 34 yıl içinde değişen hiç bir şey olmadı. Halen 12 Eylül zihniyeti artarak devam etmektedir" dedi.
Halkların Demokratik Partisi Marmaris örgütü tarafından bugün akşam saat 21.00'de 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 34. yılı basın açıklamasıyla protesto edildi. Marmaris Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği, Eğitim-Sen ve Yeşiller Partisi üyesi yaklaşık 100 kişi Atatürk Anıtı önünde toplanarak ellerinde '12 Eylül'ü unutmadık, affetmedik', 'Darbe yasaları kaldırılmalı', 'Birlikte yaşam birlikte çözüm', 'Irkçı katiller hesap versin, hepimiz Mahir hepimiz Kürdüz' yazılı dövizlerle 'Kahrolsun darbeciler' sloganları attı. Mum yakılarak karanfiller atılan protestoda Ahmet Kaya, Grup Yorum ve Kızılırmak gruplarının şarkıları çalındı. Protestoda ayrıca 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in 1980 darbesinde yaptığı konuşma dinletildi.
Marmaris Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Bülent Özel grup adına yazılı basın açıklamasını yaptı. Aradan geçen 34 yıl içinde zihniyetlerin değişmediğini vurgulayan Özel, "12 Eylül bir iki generalin yargılanmasıyla kapanmaz. O dönemin zihniyetine sahip tüm kamu kurum kuruluş yöneticileri yargılanıp mahkum edilmelidir. Tam bir yargılama olduğu zaman faşist darbe ile hesaplaşmış olacağız. 2014 yılının ilk 8 ayında 1270 işçinin ölmüş olması kader değildir. Soma'da 301 işçiden sonra İstanbul Torun Center'ın Mecidiyeköy'deki inşaatında yaşamını yitiren 10 işçi kardeşimiz de kazaya değil cinayete kurban gitmiştir. Diğer yandan Antalya'nın Kaş İlçesi'nde 'pis Kürtler' diyerek 20 yaşındaki Mahir Çetin'i döve döve öldüren ırkçı güruh kötü bir rastlantı olarak düşünülemez. İki gün önce Ankara Mamak'ta Kürt olduğu için aynı zihniyet kardeşimizi başından vurmuştur. Görülüyor ki bu tür olaylar halen devam etmektedir. Bu ırkçı saldırılar 12 Eylül zihniyetinin devam ettiğini göstermektedir. Yasalar değişmediği ve bireysel özgürlüklerin verilmediği sürece zihniyet devam edecektir. 12 Eylül de yaşanılan olayları unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız" dedi.
Sivil polislerin yoğun güvenlik önlemi aldığı eylemde yürüyüşe çıkan vatandaş ve çok sayıda yabancı turistler yapılan eylemi cep telefon kameralarıyla çekti. Atılan sloganlar sonrası grup olaysız şekilde dağıldı.
BEYOĞLU
Çeşitli sivil toplum kuruluşlarına üye bir grup, 78'liler Girişimi öncülüğünde, 34 yıl önce gerçekleştirilen “12 Eylül Askeri Darbesi'ni protesto amacıyla Tünel'den Galatasaray Meydanı'na yürüdü. Yapılan basın açıklamasının ardından grup üyeleri bir saatlik oturma eylemi yaptı.
78'liler Girişimi öncülüğünde saat 18.00 sıralarında Tünel Meydanı'nda toplanan çeşitli sivil toplum kuruluşlarına üye yaklaşık 200 kişi, '12 Eylül Askeri Darbesi'ni protesto amacıyla ellerinde pankart ve dövizlerle yürüyüşe geçti. Grup üyelerinin çeşitli sloganlar atarak gerçekleştirdiği yürüyüş, polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı Galatasaray Meydanı'nda sona erdi.
Grup üyeleri burada 12 Eylül Askeri Darbesinde hayatını kaybedenler anısına saygı duruşunda bulundu. Saygı duruşunun ardından 78'liler Girişimi üyesi Yunus Bircan, grup adına ortak basın açıklamasını okudu. Bircan, 12 Eylül rejiminin darbe anayasasıyla sürdüğünü iddia ederek şunları söyledi:
'Değiştirilemez maddeler' üst başlığı altında, tekçi ideoloji, tekçi vatandaşlık ve tekçi devlet tanımıyla sürüyor. Toplumsal/siyasi yaşamı kontrol etme yasallığıyla donatılmış Milli Güvenlik Kurulu ile sürüyor. Cumhurbaşkanı'nın aşırı yetkileriyle sürüyor. Yasama-Yürütme-Yargı düzenlemesiyle sürüyor. Siyasi partiler kanunu ve baraj sistemiyle sürüyor. Güce, özel olarak devlete ve devlet gücüne atfettiği merkezi değerler sistemiyle sürüyor. Toplumda içselleşmiş bir kimlik olarak sürüyor. 12 Eylül ürünü temel kurumlar tasfiye edilmedi. AKP hükümeti döneminde de temel bir değişiklik olmadı. Balyoz, Sarıkız, Ay Işığı gibi darbe olamayan darbelere gösterilen ilginin binde biri 12 Eylül davasına gösterilmedi. Meclis Darbeleri araştırma Komisyonu, 28 Şubat soruşturması için 103 kişi dinlerken, 12 Eylül gibi devasa bir dava için sadece 29 kişiyi dinledi. Bunların da çoğu darbe işbirlikçisi burjuva politikacılar oldu.
Sonuç olarak, AKP döneminde de 12 Eylül, temel kurumlarıyla sürüyor. Askeri vesayetin AKP üzerindeki kontrolünün kalkması, toplum ve halk üzerindeki kontrolünün kalkması anlamına gelmiyor. Sivil siyasetin vesayeti ardından, 12 Eylül rejiminin AKP tarafından kullanılması anlamına geliyor.
Yapılan basın açıklamasının ardından grup üyeleri bir saatlik oturma eylemi yaptı.
DİSK'TEN "DAVUTPAŞA KIŞLASI"NDA 12 EYLÜL PROTESTOSU
Eski Davutpaşa Kışlası'nın bulunduğu Yıldız Teknik Üniversitesi'nin Davutpaşa Kampüsü önünde saat 12.00 sıralarında toplanan DİSK üyeleri, "12 Eylül AKP ile sürüyor. Susmayacağız, Unutmayacağız, Affetmeyeceğiz" yazılı pankartı açtı. Grup, kampüsün içinde bulunan üniversitenin tarihi Otağ-ı Hümayun binasına yürüdü. Grup, "Susma haykır, taşerona hayır", "Darbeciler halka hesap verecek" şeklinde slogan atarak, 12 Eylül darbesini ve taşeron sistemi protesto etti.
12 EYLÜL'ÜN HESABI SORULACAK
Otağ-ı Hümayun binasının önünde grup adına basın açıklamasını okuyan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, halkın 12 Eylül ile er ya da geç hesaplaşacağına değinerek,"Bu hesaplaşma tiyatro oyununu andıran mahkemelerde gerçekleşmeyecektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak AKP iktidarı döneminde patronlar 'gülerken' iş cinayetlerinde ölen 12 bini aşkın işçinin hesabını sormaktır, 'Taşeron Cumhuriyeti'ne karşı demokratik cumhuriyet mücadelesi vermektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak demek Roboski'nin, Gezi direnişinde yitirdiğimiz gencecik fidanların, iktidarın beslediği çetelerin öldürdüğü Ortadoğu halklarının hesabını sormak demektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak demek eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi mücadelesini büyütmek demektir. Darbenin bedellerini en ağır ödeyen örgütlerden biri olan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak bugün 12 Eylül'ün simge mekânlarının önünde buluştuk. Öte yandan amacımız bir trajediyi değil umutlu bir gelecek için mücadele kararlılığımızı anlatmaktır" dedi.
OTAĞ-I HÜMAYUN BİNASI DEMOKRASİ MÜZESİ OLMALI
CHP İstanbul Milletvekili ve eski DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise 12 Eylül'ün bugünde bütün uygulamalarıyla devam ettiğini belirterek, "Eskiden 12 Eylül'de tanklar vardı, şimdi TOMA'lar var. Eskiden sokakta asker vardı, şimdi polisler var. Bugün bir başka diktatörlüğü başka uygulamalarıyla sivil kimlik adı altında yaşamın tüm alanlarında görüyoruz. Otağ-ı Hümayun binasında işkence gören arkadaşlarınızdan bir tanesiyim. Yalnız DİSK'liler değil burada daha farklı siyasi kimlikler altında bulunan arkadaşlarımızda burada işkenceden geçti. Burası gerçekten bir Demokrasi müzesi olması lazım. Yaşanan işkencelerin burada nasıl işlendiğini vurgulamak gerekiyor. Bunu sürekli olarak talep ettik" dedi.
"TÜM TAHRİBATLARIN ORTADAN KALKTIĞI GÜN 12 EYLÜL YARGILANIR"
Çelebi, 3 sorumlu seçerek onların yargılandığı bir usulen yargılanma istemediklerini vurgulayarak, "3 tane sözüm ona darbe sorumlularının yargılandığı gibi bir usul yargılanması yapılarak sanki 12 Eylül yargılamış gibi bir yaklaşımı doğru bulmadığımı ifade ediyorum. 12 Eylül yargılanacaksa o işkence yapanlar yargılandığı gün, ve onlar cezalandırıldığı gün ve tüm tahribatların ortadan kalktığı gün 12 Eylül yargılandırılmış olur" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından grup olaysız dağıldı.
DİSK GENEL SEKRETERİ: 12 EYLÜL AKP İLE SÜRÜYOR
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, 12 Eylül darbesinin 34. yılı nedeniyle Davutpaşa Kışlası önünde açıklama yaptı. Çerkezoğlu yaptığı basın açıklamasında, " 12 Eylül’ün faşist darbecilerinin fikirleri bugün de iktidardadır" dedi. Çerkezoğlu, şunları söyledi:
"Her türlü demokratik tepkiyi baskı ve zorla sindirmeyi, işkenceyi/devlet terörünü kurumsallaştırmayı, emeği örgütsüzlüğe sürüklemeyi hedefleyen 12 Eylül askeri darbesinin bugün 34’üncü yılı. 12 Eylül darbesi ile 650 bin kişi gözaltına alındı. 230 bin kişi yargılandı. 50 kişi idam edildi. 171 kişinin 'işkenceden öldüğü' belgelendi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 95 kişi yargısız infazlarda öldü. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 30 bin kişi 'sakıncalı' olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi 'siyasi mülteci' olarak yurtdışına gitti. Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi işlerinden çıkarıldı.
12 Eylül faşist zihniyetinin ilk hedeflerinden biri de DİSK oldu. Faaliyetleri yasaklanan, tüm mal varlığına el konulan DİSK’in Genel Başkanı’ndan işyeri temsilcisine kadar binlerce üyesi gözaltına alındı. İşkence altında yüz günün üzerinde gözaltında kalan DİSK’lilerin yöneticileri 4 yılı aşkın bir süre tutuklu kaldı. Cunta mahkemeleri DİSK’in kapatılmasını ve 78 yöneticisinin idamını istedi. DİSK üyesi İlerici Deri-İş Sendikası genel başkanı Kenan Budak, 25 Temmuz 1981 tarihinde İstanbul’un Zeytinburnu semtinde polis tarafından vurularak öldürüldü.
Cunta mahkemesi DİSK ve üyesi sendikaların kapatılmasına, 261 yönetici ve 3 uzmanın toplam 2053 yıl cezalandırılmasına hüküm verdi. Bu karar 1991 yılında Yargıtay tarafından bozuldu ve beraat kararı verildi. DİSK beraat etti fakat 12 yıl boyunca kapalı kaldı.
Bugün itibarı ile 12 Eylül’ün kukla mahkemelerinde, idam sehpalarında, yargısız infazlarında, işkencelerinde, cezaevlerinde, fişlemelerinde yüz binlerce insanın ödediği bedelin hesabı hala sorulmadı. Darbenin sorumlularının bir kısmı yargılandı, ceza aldı ancak bu yargılama iktidarın göstermelik bir siyasi propaganda faaliyeti olarak kaldı. 12 Eylül’de işlenen suçlar nedeniyle yargılanan sınırlı sayıda sanıktan kimse hapse girmedi. Darbecilere yönelik bu sembolik yargılamayla övünenler ise amaçlarının darbecilerle çok da farklı olmadığını defalarca gösterdiler. 12 Eylül’ün faşist darbecilerinin fikirleri bugün de iktidardadır.
12 Eylül askeri darbesi öncelikle işçi sınıfına karşı bir sermaye saldırısıydı. 12 Eylül ile '24 Ocak Kararları' olarak bilinen işçi düşmanı politikalar hayata geçirildi. 12 Eylül’den sonra 'Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi sıra bizde' diyerek 12 Eylül’ü alkışlayan sermaye sözcülerini bugün AKP iktidarı güldürüyor. İktidar kendi döneminde çığ gibi büyüyen taşeron sistemiyle çalışma yaşamında tam bir kölelik düzenini dayatıyor. Bu kölelik düzeni neticesinde işçiler ölürken 'fıtrat' diyor, 'kader' diyor. Çıkardığı yasalar ile işçi sağlığı ve güvenliği alanını da taşeronlaştırıyor.
Doğamız, kentlerimiz sermayeye yağmalatılıyor, eğitimden sağlığa tüm hizmetler sermaye için kâr alanı haline getiriliyor.
12 Eylül darbecileri, işçilerin hak alma ve arama bilincinin önünü keserek sermayeye hizmet etmişti. 12 Eylül ile beraber getirilen sendikalaşmayı zorlaştıran işkolu barajları, bugün AKP hükümeti tarafından şekilsel değişikliklerle korunuyor. Sendikaların baraj altında kalması için imza atılan uluslararası sözleşmeler ve mahkeme kararları bile uygulanmıyor. Grev hakkını sınırlayan yasal düzenlemeler AKP iktidarınca aynen elde tutuluyor ve uygulanıyor. Bu yasaları bile yok sayan fiili-hukuk dışı grev engelleri bizzat iktidarca uygulanıyor. AKP Türkiye’si, sendikal haklar alanında dünyada en kötü sabıkaya sahip, en baskıcı, en müdahaleci ülkelerden biri durumunda.
12 Eylül ile yapılmak istenen; toplumun hakları için mücadele etmesinin önüne geçmekti. Bugün de AKP hükümeti en ufak bir hak arayışının, demokratik bir tepki karşısında, ordu da dahil olmak üzere devletin zor aygıtlarını çıkarmaya, gencecik insanlarımızın ölümü pahasına vazgeçmiyor.
12 Eylül ile yapılmak istenen; tek tip, tek ses bir toplum yaratmaktı. Bugün de muhalif gazeteciler devletten ihale almanın peşindeki patronlarca işten kovuluyor, gazeteler tek manşetle çıkıyor. 4+4+4 eğitim sistemiyle tek tip bir nesil yetiştirilmenin adımları atılıyor, 12 Eylül darbecilerinin kurdurduğu YÖK, üniversitelerdeki tüm demokratik kanalların ve bilimsel düşüncenin önünü tıkıyor. AKP’nin ayrımcı, mezhepçi, ötekileştirici politikalarıyla farklı kimlikler, farklı inançlar 'tekçi' bir zihniyetin baskısı altında ezilmek isteniyor.
Bugün darbenin üzerinden 34 yıl geçti. Elinde binlerce insanın kanı olan faşist cuntacı Kenan Evren’i göstermelik bir biçimde yargılayıp, onun ve arkasındaki güçlerin yapmak istediklerini büyük bir hevesle sürdürenler bugün büyük bir olasılıkla 'darbe karşıtı' nutuklar atacak. Ancak bu nutuklar inandırıcılığını büyük ölçüde kaybetmiştir. Çünkü sokaklardan yükselen eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi talepleri iktidarın zor aygıtları tarafından bastırılmak istenmektedir.
Ancak bu halk 12 Eylül ile er ya da geç hesaplaşacaktır. Bu hesaplaşma tiyatro oyununu andıran mahkemelerde gerçekleşmeyecektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak AKP iktidarı döneminde patronlar 'gülerken' iş cinayetlerinde ölen 12 bini aşkın işçinin hesabını sormaktır, 'Taşeron Cumhuriyeti'ne karşı demokratik cumhuriyet mücadelesi vermektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak demek Roboski’nin, Gezi direnişinde yitirdiğimiz gencecik fidanların, iktidarın beslediği çetelerin öldürdüğü Ortadoğu halklarının hesabını sormak demektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak demek eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi mücadelesini büyütmek demektir.
Darbenin bedellerini en ağır ödeyen örgütlerden biri olan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak bugün 12 Eylül’ün simge mekânlarının önünde buluştuk. Öte yandan amacımız bir trajediyi değil umutlu bir gelecek için mücadele kararlılığımızı anlatmaktır!
12 Eylül zindanları, işkencehaneleri, mahkemeleri nasıl ki umudumuzu yok edemediyse, AKP iktidarı da yok edemeyecektir. Darbenin tüm izlerinin bu ülkeden tamamen silineceği günler için mücadelemiz büyüyerek devam edecektir!"
İZMİR'DE
İzmir'de, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 12 Eylül darbesinin 34. yıldönümünü yürüyüş düzenleyerek protesto etti.
Konak Meydanı'nda saat 19.00'da toplanan yaklaşık 500 kişilik DİSK üyesi 12 Eylül'ün 34. yıldönümünü protesto ederek eski Sümerbank binası önüne yürüdü. '12 Eylül AKP ile sürüyor. Susmayacağız, Unutmayacağız, Affetmeyeceğiz' yazılı pankart açan grup üyeleri 'Taşerona geçit vermeyeceğiz', '12 Eylül'ün hesabını soracağız' sloganları attı. 12 Eylül sürecinde ve Gezi Parkı olaylarında hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunan grup üyeleri adına açıklama yapan DİSK Ege Bölge Temsilci Memiş Sarı, "12 Eylül faşist zihniyetinin ilk hedeflerinden biri de DİSK oldu. Faaliyetleri yasaklanan, tüm mal varlığına el konulan DİSK'in Genel Başkanı'ndan işyeri temsilcisine kadar binlerce üyesi gözaltına alındı. İşkence altında 100 günün üzerinde gözaltında kalan DİSK'lilerin yöneticileri 4 yılı aşkın bir süre tutuklu kaldı. Cunta mahkemeleri DİSK'in kapatılmasını ve 78 yöneticisinin idamını istedi. DİSK üyesi İlerici Deri-İş Sendikası genel başkanı Kenan Budak, 25 Temmuz 1981 tarihinde İstanbul'un Zeytinburnu semtinde polis tarafından vurularak öldürüldü" dedi.
Konuşması sık sık sloganlarla kesilen Sarı, "12 Eylül askeri darbesi öncelikle işçi sınıfına karşı bir sermaye saldırısıydı. 12 Eylül ile '24 Ocak Kararları' olarak bilinen işçi düşmanı politikalar hayata geçirildi. 12 Eylül'den sonra 'Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi sıra bizde' diyerek 12 Eylül'ü alkışlayan sermaye sözcülerini bugün AKP iktidarı güldürüyor. İktidar kendi döneminde çığ gibi büyüyen taşeron sistemiyle çalışma yaşamında tam bir kölelik düzenini dayatıyor. Bu kölelik düzeni neticesinde işçiler ölürken 'fıtrat' diyor, 'kader' diyor. Çıkardığı yasalar ile işçi sağlığı ve güvenliği alanını da taşeronlaştırıyor. Ancak bu halk 12 Eylül ile er ya da geç hesaplaşacaktır. Bu hesaplaşma tiyatro oyununu andıran mahkemelerde gerçekleşmeyecektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak AKP iktidarı döneminde patronlar 'gülerken' iş cinayetlerinde ölen 12 bini aşkın işçinin hesabını sormaktır, 'Taşeron Cumhuriyeti'ne karşı demokratik cumhuriyet mücadelesi vermektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak demek Roboski'nin, Gezi direnişinde yitirdiğimiz gencecik fidanların, iktidarın beslediği çetelerin öldürdüğü Ortadoğu halklarının hesabını sormak demektir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak demek eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi mücadelesini büyütmek demektir" diye konuştu. Grup basın açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldı.
HDP'Lİ AKTAŞ: 12 EYLÜL'DE BİR AY İŞKENCE GÖRDÜM
HDP Van Milletvekili Kemal Aktaş, Şanlıurfa'da düzenlenen 12 Eylül protesto yürüyüşüne katıldı. Yürüyüşün son bulduğu nokta olan eski Sıkıyönetim Komutanlığı binası önünde konuşan HDP'li Aktaş, "Bu binada 12 Eylül döneminde 1 ay boyunca işkence gördüm" dedi.
Şanlıurfa’da, HDP Van Milletvekili Kemal Aktaş, HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan'ın da destek verdiği 78’liler Girişimi üyeleri, 12 Eylül'ün yıldönümünü protesto için Topçu Meydanı’nda bir araya geldi. Polisin güvenlik önlemi aldığı eylemde ellerinde dövizler ile yürüyüşe geçen kalabalık, 12 Eylül sürecinde Sıkıyönetim Komutanlığı olan şimdilerde ise Rehberlik ve Araştırma Merkezi olan binaya yürüdü. Yaklaşık 500 metrelik yürüyüşün ardından gruba konuşan 78’liler Girişimi sözcüsü Abdurahman Pişkin, 12 Eylül rejiminin bitmediğini, darbe anayasası ile devam ettiğini söyledi.
Pişkin'in ardından konuşan HDP Milletvekili Kemal Aktaş ise 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında gözaltına alındığını ve önünde bulundukları binaya getirildiğini belirterek şunları söyledi: "Burada gördüğünüz büyük bir bölümü saçları, sakalları ağarmış her arkadaşın bu binanın alt katında ayları bulan çok ağır işkenceler yapıldı. Bunca işkenceye rağmen bedenleriyle inançlarıyla hiç taviz vermeyen bu insanların mücadelesi sonucu bu günlere gelebildik. Bu binanın bodrum katı birçok devrimcinin, demokratın, yurtseverin tabutuyla karşılaşmış bir yerdir. Burası insanların günlerce aylarca aç susuz bırakılarak, en vahşi dünyada eşi benzeri görülmeyen işkencelerin tabi tutulduğu yerdir." Kalabalık, basın açıklamasının ardından dağıldı.
BALIKESİR
Balıkesir Emek ve Demokrasi Platformu (BALDEP) 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 34. yılında toplu basın açıklaması yaptı.
BALDEP, üyesi yaklaşık 200 kişi, saat 18.00'de Yeşilli Meydanı'nda toplanarak, '12 Eylül AKP eliyle devam ediyor', 'Fikrimiz iktidarda netekim' yazılı pankartlarla Alihikmetpaşa Meydanı'na yürüdü. Grup burada 'Gün gelecek devran dönecek katiller hesap verecek' sloganı attı. BALDEP dönem sözcüsü Nazmi Kacar, "Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemi" olarak nitelediği 12 Eylül'ün bugün kılıf değiştirmiş haliyle devam ettiğini öne sürdü. Kacar, "Eskiden bu baskıları yapanlar postallıydı. Şimdi sivil ve düzgün kıyafetliler. Ama faşizm biçimsel bir olay değil. Eskiden askeri şekliyle yürürlükteydi, şimdi maskeli sivil görünümlü olarak sürüyor" dedi.
HÜKÜMETE OY VERMEYENLER İÇERİ TIKILMALIDIR
Kacar sözlerini şöyle sürdürdü: "12 Eylül demokratik hakların gasbı, yasa tanımazlık, yargıyı yürütme emrine verme şekliyle aynen devam ediyor. Sendikaların, odaların, demokratik kitle örgütlerinin hak ve üye kayıpları aynen sürüyor. Çarşı'ya Gezi protestoları nedeniyle 'darbeye teşebbüs' suçundan dava açılabiliyor. Askerler en azından bunu düşünemiyorlardı. Şimdi ki iktidar bunu da akıl ederek,yargıyı yönlendirerek bunu da görmemizi sağladı. Aslında bu uygulama bizce biraz zayıf kaldı. Bu hükümete oy vermeyenlerin hepsi tespit edilerek, 'hükümete oy vermemek suretiyle darbeye tam teşebbüsten' yargılanmalı, gerekirse topu içeri tıkılmalıdır. Böylece hükümetin bu iş cinayetlerine karşı kimse sesini çıkarmaz, yandaşlar istedikleri yere, istedikleri rezidansları yapabilir. Kuzey ormanları yok edilebilir, ayakkabı kutuları görünmez, bizim rehineler 3 aydır ne oldu diye kimse sormaz. Bizler dün 12 Eylül faşizmine nasıl direndiysek, AKP sivil faşizmine de öyle direneceğiz. Direnerek kazanacağız, birleşerek kazanaacğız, bir gün mutlaka bu karanlık ufku yırtacak ve aydınlık günlere kavuşacağız."
Eylem olaysız sona erdi. Eyleme CHP, ÖDP,EMEP gibi partilerle KESK'e bağlı sendikalar, TMMMOB'a bağlı odalarla üniversite öğrencileri de destek verdi.
GAZİANTEP
Gaziantep'te, 12 Eylül askeri müdahalesinin yıl dönümünde biraraya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyeleri, basın açıklaması yaptı.
DİSK tarafından düzenlenen ve çeşitli STK'ların da destek verdiği 12 Eylül protestosuna yaklaşık 70 kişi katıldı. Yeşilsu Parkı'nda toplanan ve ellerinde dövizler taşıyan kalabalık, 12 Eylül darbesi ve AK Parti hükümetini sloganlarla protesto etti. Grup adına basın açıklaması yapan KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, üzerinden 34 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül darbesinin baskısının devam ettiğini söyledi. 12 Eylül karanlığının faşizan bir anlayışla devam ettiğini ifade eden Ersönmez şöyle konuştu:
"12 Eylül darbesiyle 650 bin kişi gözaltına alınmış, 1 milyon 685 bin kişi fişlenmiş 517 kişi idam cezasına çarptırılmış, 50 kişi asılmış, yüz binlerce insan akıl almaz işkencelere maruz kalmıştır. 12 Eylül'de emperyalizmin ve sermaye çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen faşist darbenin yarattığı siyasal ve toplumsal iklim bugün AKP ile sürdürülmektedir. Tam 34 yıldır darbenin yarattığı hukuk ve kurumlarla yönetilen ülkemiz bugün AKP iktidarı ile bugün daha otoriter bir rejim ile sürdürülmektedir."
Kalabalık basın açıklamasının ardından oturma eylemi yaparak dağıldı.
Kaynak: