TRT çalışanını ezerken oğlunun kafası da kıyak mıydı?

TRT çalışanını ezerken oğlunun kafası da kıyak mıydı?

Başbakan Erdoğan bugünkü grup toplantısında içki yasaklarını dini gerekçe göstererek savundu. Erdoğan konuşmasında yasaklamaların trafik kzalarını da azaltacağını öne sürmesi akıllara, kendi oğlunun yıllar önce "ayık kafa" ile bir kişinin ölümüne yol açmış olduğunu getirdi...

AKP'nin alkole getirdiği yasaklar son günlerde tekrar tartışma konusu oldu. Bu AKP'nin ilk alkol yasağı değil. 2011 yılında hazırlanan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (TAPDK) alkol satışını düzenleyen yönetmeliği de kamuoyunda benzer bir tartışmaya yol açmıştı.

Erdoğan bugün yasağa karşı tepkileri yanıtlarken, önce alkolün dinen yasak olduğunu söyledi, ardından da trafik kazalarını bahane ederek şöyle dedi:

"Trafik kazaları olduğu zaman şoför koltuğunun altında ya da yanında şişeleri hep polislerimiz bulmuştur. Anne evde feryat eder. Anne sen çocuğunun daha önce ne yaptığına bakıyor muydun.

Kazada alkol kullanmayan insanın ne günahı var. Bir devlet olarak buna karşı tedbir almak zorunda değil miyiz? Trafik terörü denen bir vahşet var. Bu trafik terörüne karşı tedbirimizi almak zorundayız. Alkollü olarak araç kullanılmasına seyirci mi kalalım.

Bu tarihi bir adımdır bu trafik kazalarını da ciddi oranda azalma yaşanacaktır."

Erdoğan birkaç sene önceki yasak tartışmasında da aynı gerekçeleri ileri sürerek şöyle konuşmuştu:

"Gazeteyi açtığınız zaman şunu göreceksiniz bir trafik kazası 2 ölü 1 yaralı. Çünkü alkollü şoför kırmızıda geçiyor ve diğer araca vuruyor. Bunun bedelini alkol kullanmayan bir vatandaşım, hayatıyla ödemeye mahkum mu ya? Niye buna karşı biz tedbir almayalım. Yapılan bu."

Erdoğan'ın konu her açıldığında öne sürdüğü "trafik kazalarını önleme bahanesi", alkol yasağı için uydurulan bir kılıf olmasının ötesinde akıllara bir başka hadiseyi getiriyor.

2011'de alkol yasakları yine tartışılırken yaptığımız bir haberde Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan'ın, Başbakan'ın deyişi ile "kafası kıyak olmadığı halde" nasıl da bir kişinin ölümüne yol açtığını ve olayın üstünün nasıl örtüldüğünü yazmıştık. Erdoğan aynı bahaneyi bugün de öne sürdüğüne göre o hikayeyi hatırlatmakta fayda var.

İşte Erdoğan'ın oğlunun bir kişinin ölümüne yol açtığı o kazanın hikayesi:

"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, henüz Başbakan olmadan önce, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken oğlu Ahmet Burak Erdoğan, 11 Mayıs 1998’de Şişli'de yaya geçidinde karşıya geçmeye çalışan TRT İstanbul Radyosu sanatçısı Sevim Tanürek'e çarptı.

Kazadan sonra derhal olay yerine belediyenin arazözleri geldi, kaza yaşanan caddedeki fren ve kan izlerini yok etti. Örtbas etme girişimi hemen başlamıştı.

Ahmet Burak Erdoğan hakkında trafik raporunda "dalgın olarak araç kullandığı" için kusur oranı sekizde üç (3/8) tespiti yapıldı. Savcı polisin raporuna dayanarak 3 aydan 20 aya kadar hapis istedi.

Ardından, Sevim Tanürek kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Bunun üzerine Ahmet Burak Erdoğan hakkında ek iddianame düzenlenerek "istenen ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis" diye değişti.

İBB Başkanı Tayyip Erdoğan, derhal Sevim Tanürek’in yakınlarına büyük ihtimam gösterdi, mezar temin etti, hastane masraflarını karşıladı. Onlar da şikayetlerinden vazgeçtiler.

Ancak dava sürdü.

Mahkeme Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi'nden kazayla iligili rapor istedi. Bu dairenin başında makine mühendisi Eyüp Çakmak bulunuyordu. Sanık Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu düzenledi ve "sekizde sekiz (8/8) kusur ölen yaya Sevim Tanürek'tedir" dedi.

Evet, Burak Erdoğan’ın ölümle sonuçlanan trafik kazasında kusur, yaya yolunda karşıdan karşıya geçmekte iken arabanın çarptığı yay Sevim Tanürek’te bulundu. Tamamen.

Böylece Burak Erdoğan beraat etti.

Bir de bugünün AKP’sini de çok iyi anlatan bir not, Erdoğan başbakan olunca, oğul Erdoğan’a "kusursuzdur raporu" veren dairenin başkanı Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı."