Tahran'ın Batı'yla anlaşarak nükleer planına devam etmesi Ortadoğu ve Arap Yarımadası'nda endişeleri artırdı.

ARAPLAR NÜKLEER SİLAH ANLAŞMASI YAPACAKLAR

İran'ın P5+1 ülkeleriyle vardığı nükleer ön anlaşmanın, bölge ülkelerinin stratejik hamleleri üzerinde ne gibi etkiler doğuracağı uzun süredir tartışılıyordu. İngiltere'nin en saygın gazetelerinden Times, İran'ın nükleer silah elde etmesi durumunda Suudi Arabistan'ın da Pakistan'dan nükleer silah satın alacağı iddiasını ortaya attı. Sunday Times, ismini açıklamayan ABD'li bir istihbarat yetkilisinin "Suudiler için vakit geldi. Suud hanedanıyla Pakistan arasında uzun süredir bekleyen bir anlaşma vardı" ifadelerine yer verdi.

"BİZ DE AYNISINDAN ALIRIZ"

Dönemin Suud Kralı Abdullah'ın 2009 yılında, ABD'li yetkililere "Tahran nükleer silah edinirse biz de ediniriz" dediği bilgisi de haberde yeraldı. Suudi Arabistan'ın eski istihbarat şefi Prens Turki el Faysal da Güney Kore'de katıldığı bir güvenlik zirvesinde "İranlılar neye sahip olursa, biz de aynısından alırız" demişti.

HER AN GERÇEKLEŞEBİLİR

Konuyu değerlendiren eski İngiltere Dışişleri Bakanı Lord David Owen da "Aralarındaki yakın ilişki ve askeri bağlara bakılırsa, Pakistan, Suudi Arabistan'a her an nükleer başlıklı füzeler verebilir" dedi. ABD'li yetkililerin tahminine göreyse füze sevkiyatı henüz gerçekleşmedi, fakat her an gerçekleşebilir.
Bölgeyi takip eden uzmanlar, İran'ın ve ardından da Suudi Arabistan'ın nükleer silah edinmesinin, bölgedeki diğer ülkelerde de benzer bir istek uyandırabileceğinden endişe ediyor. BBC, Suudi Arabistan'ın elinde 2 bin 500 kilometre menzilli, nükleer başlık takılmaya uygun füzeler bulunduğunu yazdı.

SUUDİLER, ŞERİF'İN HAYATINI KURTARMIŞTI

Ülkesinde 1999 yılında darbe olana kadar başbakanlık görevini yürüten Navaz Şerif'e, askeri yönetim tarafından idam ya da ömür boyu hapis cezası verilmesi bekleniyordu. Dönemin Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın da girişimiyle Navaz Şerif'e 10 yıl boyunca sürgün cezası verildi. 21 yıl siyasete girmeyeceğine ve ülkesindeki mal varlıklarından vaz geçeceğine dair söz veren Şerif, Suudi Arabistan Havayolları'yla Cidde'ye gelmiş, burada kendisi için hazırlanan ve Şerif Villası adı verilen bir konutta kalmıştı.