İbrahim Karamemet
TEZKERELİ BAYRAM
Bayram arifesinde bir tezkere geçti Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden. Bayramda en çok yazılan çizilen, konuşulan bu tezkere oldu. Gerçekten konuşulacak pek başka şey yoktu. Her yol bu tezkereye çıkıyordu. Tezkere her yoldan besleniyordu. Bu arada bu mübarek bayramda Cumhurbaşkanımızı yani, ülkemizi bile yalnızca iki devlet başkanı tebrik etmiş. Sağlık olsun.
Bayram gündemi tezkere etrafında geliştiyse de asıl gündem kurban telaşı ve trafik canavarı oldu. Çünkü, bir kesim için herşeyden önemlisi beş günlük tatilde büyük şehirlerden kaçıp bu tatili değerlendirmek, plajları doldurmak oldu. Bu tablo daha çok Akdeniz ve Ege sahillerinde görüldü.
Doğuda ise herşey belli bir rutin içinde geçiyordu ancak, Güneydoğu’da savaş vardı. Resmen savaş. Sınıra yakın bazı köyler bile boşaltıldı. Bakalım tezkerenin bu savaşa etkisi ve sonucu ne olacak?. Aslında hiçbir etkisi olmayacak, tezkere yalnızca bir formaliteden ibaret, hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Çıkmayıp Meclisten dönseydi de farketmezdi, çıktığıyla da birşey değişmeyecek. Çünkü, tezkerenin olayları değiştirecek bir kıymeti yok. Çünkü, herşey Türkiye Cumhuriyetinin, Türkiye Cumhuriyetini yönetenlerin ve ne olduğunu açık seçik anlayamadığımız ancak, niyet sezinlemelerini kavrayabildiğimiz bir Türk politikasının dışında oluşuyor, gelişiyor. Bu karmaşık, akıldışı ve bilinemez politik kaos içinde bize de son dakikada figüranlık yapmak kalıyor. Gerisi yalnızca iç politika dalaşına ortam hazırlamaktan başka bir işe yaramıyor. Bu tezkere geçmemiş olsaydı Ortadoğu’da durum değişik mi olacaktı. Geçti, şimdi ne değişecek ki..
Durumun vahametine ölenler, boğazlananlar ortalarda sefil olan göçmenler, halklar açısından bakmak gerekir. Oysa, kimi nasıl sınıflıyoruz belli değil. Dün dost ilan edilenler bugün teröris, terörist denilenler müttefik. Bu yetkiliden yetkiliye saat başı değişiyor. Bu nasıl politika?.. Kurban gibi bir vahşete vesile olsa da adı Bayram. Bir bayram eda ediyoruz. Bir düşünün, bu nasıl bayram?. Milliyeti, kökeni, mezhebi ne olursa olsun ikibuçuk milyon insan çadırlarda sefil, yüzbinlerce çocuk dileniyor, çöp karıştırıyor. Ölenin sayısı belli değil.
Sınırlarımıza değil tarlası tapanı olanlar, kaçakçılar, gazeteciler güvenlik güçleri bile yaklaşamıyor. Her an bir bomba, bir kurşun, bir şaramplen parçası birilerini yaralıyor. Oysa çok değil, daha üç yıl evel aynı sınır neşe kaynağı idi. Bayramlarda sınır açılıyor, aileler kavuşuyor, hasret gideriliyor, karşılıklı hediyeler veriliyor, sınır boyunca neşe çığlıkları duyuluyordu. Nedir, nedendir bu kara bulutlar. Ne için, ne uğruna?.
Bayram gelmiş, neyime. Tezkere çıkmış kimin umurunda. Çıkmasa ne değişecekti.