TELEVİZYONDAN DAHA KİRLİ DAHA YALAN

Ben Melike. Burada editör, admin, şu haberi okusana, işlesene, fotoğraf bulur musun gibi işlere bakan kişiyim. Gündelik hayatımda sarhoş gibi yazı yazarım fakat burada ki işlerin yoğunluğundan vakit olmuyor. Vakit buldukça yazmayı diliyorum. Yazarken başarılı olayım da, yaşarken başarısız olsam da fark etmez diyorum.
Ben Melike. Çoğunlukla gülüyorum, kola içmeyi çok seviyorum. Hamburger zararlı diyorlar, olsun yine de seviyorum. 
Merhaba diyerek başlamak istedim.

________


Bazen bir şey okurken insanın okuduğu ile ilgili kafasından bir şey geçer okumaya es verir ya da başka bir şey aklına gelir ve okuduğu bir kaç satırı anlamaz.. Bazen internette ya da kitapta bir şeyler okurken şaşırıyorum, kızıyorum, heyecanlanıyorum vesaire..


Ama bazen de, diyorum ki; vay sen bunları nasıl yazdın, bu kadar bilgiyi nereden kaç yılda topladın. Sonra oturuyorum yazan kişiyi düşünüyorum beni çok şaşırttıysa ve ya heyecanlandırdıysa yazarı araştırıyorum. Söyleyeceklerimin en sonuna ekleyeceğim linkte ki, teyze için de böyle şeyler düşündüm. 2 ay önce okuduğum Amin Maalouf'un bir kitabında ''Manicilik'' dîninden bahsediyordu, ilk kez duymuştum, biraz araştırma yapmıştım fakat aklımdaydı iyi bir kaynak bulup iyice okumayı düşünüyordum. Ama vereceğim linkte ki teyzeciğim Alevilik-Manicilik diye bahsettiği ve okurken bana  matematik işlemi çözüyormuşum hissi veren yazıyı çok beğenmenin yanı sıra ''yahu sen bunları nasıl biliyorsun, hadi biliyorsun nasıl böyle ifade ettin, yazdın'' hissi verdi.
Bu sadece bir örnek bunun gibi şeyler hissettiren çok insan oluyor.

Verdiği bilgiler, doğru ya da yanlış eksik ya da tam henüz bilemiyorum yazan hakkında henüz bilgim yok ama ''vurgulamak istediğim'' canım tatlılarım ben böyle insanlara hayranlık duyuyorum bu kadar bilgili insanlar beni hep heyecanlandırıyor, ve onların Dünya'da olması beni mutlu ediyor. İyi ki varlar, ve iyi ki düşünüyorlar, yazıyorlar. İyi ki ben onlara ulaşabiliyorum, okuyabiliyorum. İyi ki internet var.

İnternette ki, bilgi kirliliğinin iyi ki farkına vardım ve doğru bilgiyi veren kaynaklara ulaşabildim, ulaşabildiklerimi destekledim. İyi yapılan her şey alkışlanmak zorunda değildir ama desteklenmelidir. Hayranlık uyandıran her şeyin kıskanıldığı, doğruların baltalandığı, bilginin yasak ve günah görüldüğü, gerçeklerin ürküttüğü, korkunun zorbalığın, şiddetin döndürdüğü Dünya'da iyi yapılan şeylerin alkışa ihtiyacı yoksa bile, artık defalarca durmadan alkışlanıp desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

 
İnternette ki bilgi kirliliği kopyala-yapıştır kolaycılığı, ''tık'' alma hırsı, ticari kaygılar vesaire nedeniyle gün içinde gerek sosyal paylaşım, gerek başka siteler nedeniyle insanı doğru bildiğinden bile döndürebiliyor. ''İnternette böyle yazıyor demek ki, doğru'' izlenimi veriyor. Televizyonda gördüğünüz her şey yalandır, televizyon uyuşturur denir. Televizyona müdahale edilemez, belli kişilerin elindedir, seslensek duymaz. Dizi, yarışma gibi programların insana ettiklerinden bahsetmek bile istemiyorum ama insanlar neden bu kadar insansızlaştı, otlaştı ve yozlaştı sorusuna yanıt niteliği taşır. İnternette kontrol bizdedir tepki gösterebilir, yorum yazabilir, şikayet edebilir, en azından bir daha o siteye girmeyiz, ama televizyonun insana yaptığı bağımlılık, uyuşma gibi zararlar internette de oluştuysa internet daha tehlikeli olabilir. Artık kişisel web sitesi açmak bile çok kolay, kendi kanalınızı kurabiliyorsunuz. Okuduğumuz, gördüğümüz bir şeye inanmadan önce, doğruluğunu araştırmak çok karmaşık değil.

Karnımız acıktı karşımızda bir restoran var yemek yedikten sonra mı temizliğine dikkat ederiz, yemeden önce mi? Şahsen tabelası bile önemli. Elbette dışarıdan temiz görünüp mutfağında berbat malzemeler, kir, pas barındırıyor olabilir, fakat başından analiz edersek tehlikeyi en aza indirebiliriz. Parasızlıktan ucuz bir yerde yemek yemeye mecbur kalsak bile en azından ne yediğimizi biliriz, ''kandırıldığımızı biliriz.''
 
Bu kısa süreli analizi internette dolaşır, bir şeyler okurken de yapmak çok kolay. Herkesin vaktinin dar olduğu, hiçbir şeye yetişemediği, meşguliyetlerinin boyunu aştığı, hatta bu yazıyı bile uzun bulduğu (ve ya ilgisini çekmediği içinde olabilir) için okumadığı, her şeyin süratle aktığı, konuşurken bile, ekonomik olmak zorunda olduğu bir hayatta kafamızı saçma sapan bilgilerin doldurmasına izin vermemek için, dahası onların ticari kaygılarına alet olmamak için, 'yazıyı okuyacağım ama kaynak neresi, ve kim'' sorusunu sormalıyız. 

Gündelik hayatta duyduğumuz her hangi bir şeyden sonra 'kim dedii onu' sorusunu sorduğumuz gibi.
Bir haber okuduğumuzda hangi gazetenin haberi bu, diye sorduğumuz gibi.
Kitap alırken önce yazara, sonra yayın evine, sonra da çevirmenine baktığımız gibi.


(Yazıda bahsettiğim link; http://www.cafrande.org/?p=45961 konu uzun, karmaşık, çetrefilli ilgi alanınız değilse hatta sıkıcı bile olabilir. Dediğim gibi, vurgulamak istediğim tam olarak yazının içeriği değil yazan kişinin donanımına duyduğum, genel olarak böyle donanıma sahip insanlara duyduğum, hayranlık.)

Ayrıca;
Amin Maalouf: http://tr.wikipedia.org/wiki/Amin_Maalouf

Melike Yerli

Önceki ve Sonraki Yazılar