TEHLİKENİN FARKINDAYDI
23 Sene önce uyarmıştı! Kadın, Laik Cumhuriyetin temeline dinamit koyanlarla konuşuyor, benimle değil!
Ergenekon Balyoz derken Ülke 15 Temmuz'da FETÖ terör örgütünün darbe girişimi ile karşı karşıya geldi. Cumhurbaşkanına suikast girişimi başarısız oldu. TSK içersindeki Atatürkçü Vatansever subaylar sayesinde emir komuta zinciri dışındaki bu girişim bertaraf edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ terör örgütü ile ilgili halktan özür diledi ve Halkım da Allahım da beni affetsin dedi. Kalkışma bertaraf edildikten sonra Hükümetin değimi ile Devlet kendisine OHAL ilan etti. O günden beri binlerce hakim, savcı, öğretmen, asker, polis terör örgütü ile irtibatı nedeni ile görevden alındı.
Peki bu günlere nasıl geldik, bu terör örgütünün ileride başımıza bela olcağını öngöremedik mi? Yoksa uyarıları dikate mi almadık?
Yıl 1994, SHP Genel Sekreteri ve Kültür Bakanı Durmuş Fikri SAĞLAR dönemin Başbakanı Tansu ÇİLLER'e Terörle Mücadele Yasasının 12 Aralığa kadar Meclisten geçmesi için süre tanıyor!
Tarihler 12 Aralığı gösterdiğinde Yasa Tasarısı meclisten geçmiyor ve SAĞLAR Devlet Bakanlığından istifasının ardından SHP Genel Sekreterliği görevinden de istifa ediyor.
O TARİHTEKİ DEMECİ
"Tansu Çiller'in tarikat lideri Fetullah Gülen ile görüşmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline dinamit koyma çabası içinde olanları legal hale getirmektir. Başbakan irticayı hortlatma çalışmalarına güç veriyor. Kadın, Laik Cumhuriyetin temeline dinamit koyanlarla konuşuyor, benimle değil!
PARTİMİN NAMUSUNU KURTADIM
Çillerin Terörle Mücadele yasa tasarısında, ikna çalışmalarıı için Fetullah Gülen'le görüşmesini ağır suçlamalarla eleştirmişti. Demecinde; Bu demokrasi uğruna demokrasiden ödün vermeye yöneliktir. Atatürk'ün kurduğu Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı çalışan karanlık güçlere taviz vermektir. Bu olay sayın Başbakan'ın ve DYP'nin zihniyetini bir kez daha gözler önüne koyuyor. Başbakan destek istiyorsa Laik, Demokratik Cumhuriyete karşı çıkan karanlık güçlerden değil, sendikalardan, odalardan, meslek örgütlerinden destek istemelidir. Laik, Demokratik Cumhuriyete karşı olanlardan destek istenemez. 12 Eylül döneminde de bu güçlerle pazarlığa oturuldu ve sonuçları ortada. Türkiye'nin çağdaş, demokratik, laik bir ülke olması yolundaki kararlığımızı sonuna kadar sürdüreceğiz.
FETULLAH'IN VARLIĞI TÜRKİYE'DE GEÇERLİ DEĞİL
Açıklamalardan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sağlar, Tasarıya karşı çıkanlar kimler? Kökten dinciler, kökten ırkçılar! Bunların sözleri ile geri adım atılıyor. Bu kabul edilecek bir nokta değil. Kadın, Laik Cumhuriyetin temeline dinamit koyanlarla konuşuyor, benimle değil. Bir taraftan da tarikatlar illegal hale getiriliyor. bunlarla muhatap olunuyor ve Başbakan bunları muhatap alıyor. demişti.
PARTİMİN NAMUSUNU KURTARDIM
O dönemde Fikri Sağlar'ın bu çıkışının parti başkanlşığına oynama olduğu düşüncesinde olanlar da vardı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Rıfat Serdaroğlu ve SHP li Tahir Köse, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ı uyararak, Fikri Sağlar'ın amacının SHP'nin başına geçmek olduğunu ileri sürse de, Fikri Sağlar bakanlıktan ve parti Genel Sekreterliğinden istifa ederek, koltuk sevdalısı olmadığını "PARTİMİN NAMUSUNU KURTARDIM" sözleriyle de göstermiştir. 2004 yılında kurucusu olduğu SHP den istifa ederken şu açıklamayı yapmıştır. SHP 'Türkiye'nin kaderini değiştirecek bir ütopyaydı' Tüzük ve programlarında, çağdaşlığın, demokrasinin, hak ve özgürlüğün güvencesi olduğu iddiasını taşıdıklarını, partinin yapısı ve ideolojisi diğer partilerden çok demokratik ve çok farklıdır. "Ancak seçim sonuçları bahane edilerek, SHP'yi tek başına yönetme arzusunda olan genel başkana bağlı bir hizip hareketi, partide yapısal ve ilkesel değişiklikler yapma saldırısı başlatmıştır". Partide nezaketi aşan, sol kültürle bağdaşmayan davranışlar sergilenmiştir. Bu tür davranışların parti üyelerinin birbirlerine karşı sevgi ve saygısının oluşmasını engellemektedir. Açıklamasında Türkiye'nin geleceğine talip bir partinin, seçim sonrası yapması gerekenin, iç çatışmalar yaratacak yapısal keyfi değişiklikler yerine, toplumsal muhalefet önderliğini gerçekleştirecek dışa dönük çalışmalar olması gerektiğine vurgu yapan Sağlar, belirli küme içinde olanların, kişisel ve hizipsel çıkarlarını, ülke ve parti çıkarlarının önünde tuttuğunu ileri sürdü. Bu kişileri, partiyi belediye ya da bir dernekten farklı görmemekle eleştiren Sağlar, "Bu kadro ve anlayışla ülkenin ihtiyaç duyduğu yeni politikalar üretilemeyeceği ve solun önünün açılamayacağı düşüncesindeyim" ifadesini kullanmıştı.