Taksim Dayanışması bugün "Taksim Dayanışması biziz, biz buradayız" başlıklı bir açıklama yayınlayarak hukuksuz gözaltılara ve demokratik eylemlerden “suç örgütü” çıkarma çabalarına tepki gösterdi.
 
İstanbul Valisinden Büyükşehir Belediye Başkanına, Başbakan Yardımcısından Başbakan ve Cumhurbaşkanına kadar tüm yetkililere yurttaş taleplerini iletmek için diyalog çabasında bulunduğunu anlatan Dayanışma, bu temasların bir ay ardından evlerinin hukuksuzca basılması ve “suç örgütü yöneticisi” suçlamasıyla tutuklanmaya sevk edilmeleri konusunda “nasıl bir devlet yönetimi ile karşı karşıya olduğumuzun kaygı verici yansımalarıdır” yorumunda bulundu.
 
Varlık sebebini daha yeşil, daha yaşanabilir, daha insani ve daha demokratik bir kent ve ülke özlemi olarak açıklayan Dayanışma, bu özlemi yerine getirmek için emek harcamaktan, ses çıkarmaktan, mücadele etmekten bir an bile çekinmediğini, bundan sonra da çekinmeyeceğini belirtti.
 
Açıklamada Dayanışma’nın Gezi Parkı ve Taksim Meydanı’nın korunması, polis şiddetinin sorumlularının hukuk önünde hesap vermesi taleplerinin demokratik ülkelerde bekleneceği gibi karşılanmadığı belirtildi. Polis fezlekesi esaslı cadı avı olarak nitelendirilen; eylemlerin “suç örgütü” kalıbına sığdırılmaya çalışılması, gençlerin evlerinden alınarak tutuklanması, taraftar gruplarından çete çıkarılması ve Meslek Odası yöneticilerinin “suç örgütü yöneticisi” olarak gösterilmesi gibi uygulamaların diktatoryal rejimlere özgü uygulamalar olarak değerlendirildi.
 
Dayanışma, meslek odalarını, onlarla dayanışma gösteren sendikaları, siyasi partileri, mahalle ve çevre derneklerini, taraftar gruplarını “suçlu” göstermek ve “suç örgütü” haline getirmeye çalışmanın hukuken suç olduğunu vurgulayarak, ilkel ve çağdışı olarak tanımladığı bu uygulamaların ülke demokrasisini yüz yıl geriye götürdüğünü savundu.