Sultan Erdoğan neden 'köle edebiyatı'na sığınıyor
"Bize zenci muamelesi yaptılar" diyen Erdoğan'ın ruh hali neyin sinyalini veriyor...
Sultan Erdoğanneden 'köle edebiyatı'na sığınıyor
"Bize zenci muamelesi yaptılar" diyen Erdoğan'ın ruh hali neyin sinyalini veriyor...
Yusuf Yavuz
Suriye ve Ortadoğu'ya 'ayar vermeye' kısa bir ara veren Başbakan Erdoğan'ın gündemini bir kaç gündür ODTÜ'lü öğrenciler belirliyor. Önceki gün Mehmet Akif Ersoy'u anma töreninde partisinin gençlik örgütü 'Ak gençler'i örnek göstererek din üzerinden gençliği ayrıştıran ve ötekileştiren Erdoğan, bugün Şanlıurfa'da yaptığı konuşmada kendilerine zenci mualemesi yapıldığını söyleyerek bir kez daha şaşırtmadı.
ERDOĞAN: 'BİZE ZENCİ MUAMELESİ YAPILDI'
Olağanüstü güvenlik önlemlerinin arasında Şanlıurfa'da kalabalık bir topluluğa seslenen Erdoğan, uzun konuşmasının satır aralarında yine ODTÜ'lü öğrencilere yüklendi. Erdoğan, çevre illerden yapılan güvenlik gücü takviyesi, çatılara yerleştirilen keskin nişancılar ve havada uçuşan polis helikopterlerinin gölgesinde konuştu. Yeşilçam melodramlarından fırlamış sahneleri aratmayan ağdalı bir demagojiyle sürdürdüğü konuşmasında, siyasete girdikten sonra büyük engellerle karşılaştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu ülkede bize öteki, zenci muamelesi yapıldı. Tehditler aldık, maddi ve manevi saldırılara maruz kaldık. Ama biz siyasi hayatımız boyunca yaşadığımız tüm zorluklara, engellere rağmen şiddete başvurmadık" dedi.
444 NEYİN ŞİFRESİ
Konuşması sırasında alanda toplanan genç kızlara dönerek, ’444’ün ne anlama geldiğini biliyorsunuz değil mi?’ diye soran Erdoğan, 444’ün 4+4+4 eğitim sisteminin adı olduğunu vurgulayarak, 4+4+4'ün bir değişim ve dönüşümün adı olduğunu söylemesi dikkat çekiciydi.
BU KEZ DE BAŞÖRTÜSÜ ÜZERİNDEN ODTÜ'YE YÜKLENDİ
Önceki gün 'Ak gençler' üzerinden topluma ayar veren Erdoğan, bu kez de türban tartışmalarını ısıtarak genç kızların başörtülü üniversitelere alınmadığını ve hep sabrettiklerini söyleyerek, "Sizlere sabır dedik. Başörtülü kızlarımızı okullara sokmadılar, üniversitelere sokmadılar ama biz sabrettik. Kızlarımızı İmam Hatip okullarına sokmadılar, İmam Hatip’lerin orta kısımlarını kapattılar. Suçları neydi, ne yapmışlardı? Onlar da ellerinde molotofla mı dolaşıyorlardı, taşla sopayla mı dolaşıyorlardı, ellerinde sapanla demir bilyeler mi kullanıyordu? Neydi suçları; sadece inancı gereği başörtü" ifadelerini kullandı.
'BAŞBAKAN'IN İMAM HATİPLİ OLMASINDAN RAHATSIZ OLUYORLARDI'
İmam Hatip’te okumak isteyenlerin hazmedilemediğini söyleyen Erdoğan, "Niye bu ülkenin başbakanı İmam Hatip mezunu, bundan rahatsız oluyorlardı. Bakıyorlardı kabinede İmam Hatip mezunu bakanlar var rahatsız oluyorlardı. Bırakın kim nerde okuyacaksa okusun, ne giyerse giysin, niye önünü kesiyorsunuz. Hep dedik sabır, sabır, sabır. İşte 444 gerçekleşti. Sabrettiniz ve muradınıza erdiniz. Şimdi artık üniversitelere giriliyor, katsayısı vesaire kalktı, İmam Hatip’lerin orta kısımlar açıldı" diye konuştu.
ERDOĞAN'DA HALA MUKTEDİRLİK ENDİŞESİ Mİ VAR
On yıllık iktidarları boyunca çıkartılan her türlü yasa ve yönetmeliklerle ülkenin seksen yılda ürettiği bütün değerlerini tuzbuz eden, doğasını, kaynaklarını yandaş ve yabancı sermayenin ayaklarının altına seren uygulamalara rağmen hala muktedirlik endişesiyle ve büyük bir kompleksle konuşan Erdoğan, hala 2002 seçimlerinin ardından kendilerine engellerin çıkarıldığını söylüyor.
'BEN DE CEZAEVİNDE YATTIM'
Bugün aydınları, siyasileri, gazetecileri, öğrencileri ve biliminsanları her türlü hukuksuzlukla cezaevlerinde tutulan bir ülkenin başbakanı olan Erdoğan, "Siirt’te okuduğum bir şiirden dolayı mahkum oldum, cezaevinde yattım" diyebiliyor. Devletin bütün kademelerinin cemaat ve yandaş partilelere teslim edildiği bir ülkede, "bize Cumhurbaşkanı seçtirmemek istediler, bizim partimizi kapatmak istediler" diyor.
'MUHTAR BİLE OLAMAZ DEDİLER, BAŞBAKAN OLDUM!'
Başkanlık sistemi tartışmalarının gölgesinde, hırsla sürdürdüğü iktidar oyununun son perdesini oynamaya hazırlanan Erdoğan, 'yokluk sendromu' ile mağrurluk arasında gidip gelen cümlelerle, "muhtar bile olamaz dedikleri insan Başbakan oldu. Şimdi zaman zaman birileri çıkıyor başta ana muhalefet olmak üzere bizler için ’diktatör’ falan saçma sapan yakıştırmalar yapıyor. Aynaya baksınlar aynaya" şeklinde konuşabiliyor.
MUHALEFETE: 'BUNLAR HALA ÇIRAK'
Büyükşehir yasasına ilişkin kendilerine karşı çıkan muhalefete yüklenerek "Bunlar hala çırak çırak. Ben bu işin içinden geliyorum. İstanbul gibi şehrin belediye başkanlığını yaptığım dönemimde şu andaki statü yoktu, eksikler vardı" diyor.
Mağdur olmalarına rağmen taş, sopa, molotof kokteyli ve silahı asla tasvip etmediklerini söyleyen Erdoğan, hiddetle sürdürdüğü konuşmasında, sevgi diliyle 2023 hedefine doğru yürüdüklerini ve dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeyi amaçladıklarını söyleyebiliyor.
'BİZ SULTAN ALPARSLAN'IN TORUNLARIYIZ'
2023 hedefinin kendilerine yetmediğini söyleyen Erdoğan, "biz büyük düşünüyoruz. Çünkü büyük düşünenler kazanır. Biz Sultan Alparslan’ın torunlarıyız. 1071 Anadolu harekatı, işte nasıl ki 2023’te 100’üncü yılı kutlayacaksak, 2071’de de Anadolu harekatının 1000’inci yılını torunlarımız kutlayacak" sözlerinin ardından alandaki kadınları işaret ederek, "Burada anne adaylarını görüyorum, inşallah onlardan meydana gelecek nesiller 2071 Türkiye’sini kuracaklar" cümleleriyle yine sözü çocuk meselesine getirerek 'ayar' vermeyi de ihmal etmiyor.
ERDOĞAN'IN RUH HALİ SİNYAL VERİYOR
Erdoğan'ın oldukça uzun konuşmasının satır aralarına yerleştirdiği hamaset ve demagoji yüklü ifadeler, Mahsun Kırmızı'gül'ün 'yıkılmadım ayaktayım' şarkısının insanda yarattığı bıkkınlıktan öteye geçmiyor. Zulmettikçe, zulüm gördüğünü iddia eden, mağdurlar yarattıkça mağdur olduğunu söyleyen insanlara has üslubunun dozunu giderek arttıran Erdoğan'ın ruh hali sinyal veriyor. Bunu görmek için ruh hekimi olmaya gerek yok. İçinde bulunduğu gerilimli ruh haliyle bırakın kavramları yerli yerinde kullanmayı, içini boşaltarak anlamsızlaştırmayı seçiyor.
SULTAN ERDOĞAN NEDEN KÖLE EDEBİYATINA SIĞINIYOR
AKP'nin zulüm üreten politikaları ve Erdoğan'ın Suriye konusunda izlediği tutumdan dolayı "Çakallarla parçalayıp, kuzularla meleşiyorlar" deyiminin bugünlerde oldukça sık kullanılması bir yana 'böcek' tartışmaları ve Çankaya ile arasında yaşandığı söylenen ayrışmaya, toplumun her kesiminde kendini hissettiren huzursuzluğun yarattığı öfke birikimi eklenince Erdoğan'ın ruh halindeki sinyalin nedenini anlamak zor değil. Hele de Sultanlığını ilan etmeye hazırlanan bir lider, "bize zenci muamelesi yaptılar" diyerek 'köle edebiyatı' yapmaya başlamışsa...