SOMA TORBASINDA SKANDAL EKLEME: BAŞKA REZALAR OLMASIN!
Torbada skandal!
Soma katliamının yaralarını sarmak için Meclis'e gelen torba yasadan, sadece 'havuzculara' vergi affı değil, yolsuzluk, ihaleye fesat ve rüşvetten yargılanan zanlılara bürokratik koruma çıktı.
Sulh Ceza Mahkemelerini süper yetkili kılan yasadan, “yolsuzluk” soruşturmalarıyla gündeme gelen “el koyma” kararlarıyla ilgili çok önemli bir düzenleme yapıldığı ortaya çıktı. Yasadaki 128. madde, suçla ilgili mallar üzerine el koyma kararının acil bir şekilde uygulanmasını adeta imkansız hale getirdi.
EL KOYMADAN ÖNCE RAPOR ŞARTI
Kamuoyunda yeni yargı paketi olarak bilinen 6545 sayılı yasadan yargı sistemini etkileyecek çok önemli bir düzenleme yapıldığı ortaya çıktı. Yasa, soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine dair, “somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunan” hallerde, taşınmazlara, banka veya diğer kurumlardaki her türlü hesaba, kıymetli evraklara, şirketteki ortaklık paylarına, diğer mal varlıkları gibi taşınmaz, hak ve alacaklarına el konulmasına kısıtlama getirdi. Düzenlemeden sonra, artık el koyma kararı alınabilmesi için ilgilisine göre, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı gibi kurumlardan, söz konusu malın suçtan elde edildiğine dair "rapor" alınması gerekiyor. Madde, hırsızlık, dolandırıcılık, yağma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, irtikâp gibi 17 Aralık soruşturmasında adı sıkça duyulan suç çeşitlerini de kapsıyor.
17 ARALIK’I HATIRLATTI: SARRAF'IN MALVARLIĞINA EL KONULMAYACAKTI
Taraf gazetesinden Aysun Yazıcı'nın haberine göre; düzenleme, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarından sonra gündemde geniş yer tutan “tedbir” kararlarını akıllara getiriyor. Çünkü yasa, 17 Aralık operasyonundan önce yasa çıkmış olsaydı, soruşturmanın bir numaralı şüphelilerinden Reza Zarrab gibi bir çok sanığın mal varlıklarına el konulamayacaktı. Savcı öncelikle, MASAK’tan rapor isteyecekti.
YARGININ ELİNİ KOLUNU BAĞLIYOR
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan emekli askeri hâkim Ümit Kardaş ise, el koyma kararlarını kısıtlayan madde için, “yargı için yüz karası” dedi. Kardaş, “El koyma kararlarının çok acil bir şekilde alınması ve uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Ancak düzenlemeye göre, el koymadan önce ilgili kurumdan rapor istenecek. Bu rapor da savcılığa üç ayda ancak gelir. O süre içerisinde şüphelide ne alacak kalır ne de taşınmaz, isterse hepsini devreder. Bu çok önemli bir problem. Bu düzenleme yokken savcılık, delillerine göre kendisi tedbir gerekir mi, gerekmez mi diye bir takdirde bulunuyor ve mahkemeden talepte bulunuyordu. Mahkeme de, somut delil ile kuvvetli suç şüphesi olduğunu tespit ederse, talebi kabul ediyordu. Bunu acil durumlarda kolluk amiri de yapabiliyordu. Şimdi el koyma, bir kamu kurumunun görüşüne bağlandı, hatta zorunlu kılındı. Neticede rapor alınması istenen kurumlar bürokratik kurumlar. Bu kurumlara raporun verilmesi noktasında baskı da olur. Bu nedenle, madde yargının elini kolunu bağlıyor” dedi.
YARGI İÇİN YÜZ KARASI
Düzenlemenin yolsuzluk soruşturmalarından sonra çıkmasına dikkat çeken Kardaş, “Bu düzenleme, 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla ilgili. Yolsuzluk soruşturmaları kapsamında, bir sürü şirketin banka hesaplarına, alacaklarına el koyulmuştu. Düzenleme, ‘Böyle bir soruşturma bir daha olmasın’ denerek yapılmış. Sanki şüphelilere, ‘Rapor gelene kadar kaçırın bu malları’ deniyor. Bu madde yargı için yüz karası bir şey. Yasa, el koyma gibi çok önemli bir koruma tedbirini, taşınmaz hak ve alacaklar bakımından uygulanamaz hale getiriyor. Mahkemelerin de, her şeye el koyarak mağduriyetler de yarattığını kabul etmek lazım ama düzenlemeye somut delil gibi bir kriter getirmişsiniz, sonra uygulamayı daha da zorlaştırıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
GİZLİLİK DE İHLAL OLACAK
Düzenlemenin soruşturmanın gizliliğini de ihlal ettiğini söyleyen Kardaş şöyle devam etti: “Bu madde soruşturmanın gizliliğini de bozan bir düzenleme. Sonuçta soruşturmayı gizli yürütüyorsunuz ve bir kuruma yazı yazıyorsunuz. Savcı rapor almaya kalktığında cevap üç ayda geçecek. Bu da soruşturmanın deşifre olmasına neden olur, soruşturma mutlaka bir yerlerden sızar.”
Kaynak: