SEYİRCİ DESTEĞİ ve SEYİRCİYE DESTEK !

SEYİRCİ DESTEĞİ ve SEYİRCİYE DESTEK !

SEYİRCİ DESTEĞİ ÖNEMLİ !

YA SEYİRCİYE DESTEK ?

 

Rüştü Kalaç

 

SEYİRCİSİZ KARŞILAŞMA OLMAZ

 

Anadolu Efes'in Zalgiris Kaunas'ı yenmesinden sonra Engin Özerhun demecinin bir bölümünde grubunda bu kadar başarılı bir takımın maçına ilgi gösterilmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor; "Umarım bundan sonra İstanbul'da oynayacağımız maçlara seyirci daha fazla ilgi gösterir."

 

Beşiktaş antrenörü Ahmet Kandemir de galip geldikleri Trabzon maçından sonra aynı sorunu dile getiriyor. TBL'nin haberinde Beşiktaş taraftarının siyah-beyazlı takımdan büyük beklentileri olduğuna vurgu yapan Kandemir, taraftarları maçlara davet ederek, şunları kaydediyor; "Şu anda Beşiktaş taraftarı takımından çok büyük beklentiler içinde. Onları anlıyorum. Heyecanlılar ve daha çok başarı istiyorlar ama bu tek taraflı olmaz. Kazandığınız zaman takımı destekleyen bir taraftar grubu olduğu gibi, kazanmak için teşvik eden bir taraftar grubu da vardır. Onun için daha üst düzey takımları yenmek için, salon doluluğu açısından her maçı Fenerbahçe Ülker maçı gibi oynamamız gerek. Bu takımın daha büyük başarılar elde etmesi için taraftar desteğine ihtiyacı var."

 

Bu takımlardan Beşiktaş'ın geçen sezonda maç başına seyirci ortalamasında üçüncü sırada olduğunu söylersek siz diğerlerinin halini anlayın artık. Oysa hepimiz biliyoruz ki sporun mücadele ruhu seyirci desteği ile taçlanıyor ve seyircisiz maçlar sahada olduğu kadar televizyon başında da zevksiz geçiyor.

 

Burada Kandemir'in bir ifadesi önemli. Seyirci için şunu söylüyor. "Onları anlıyorum. Heyecanlılar ve daha fazla başarı istiyorlar ama bu tek taraflı olmaz"

 

Bu ifade haklı bir serzeniş içeriyor gibi görünüyor. Ama aslında bu ne kadar doğru?

 

SEYİRCİYİ SALONA ÇEKECEK ÖNLEMLER ALINMALI

 

Sonuçta seyirciye başarı için sizin de görevleriniz var demek olayı duygusal bir misyon seviyesine çekiyor. Ülkemizdeki taraftarlık anlayışına göre bu kabul edilebilir. İyi günde kötü günde yağmurda çamurda takımı desteklemek gibi hamaset kokan bir tarzımız var. Ama bu kalıp ancak bir noktaya kadar iş görüyor. Biliyoruz ki spor karşılaşması aslında iyi bir zaman geçirme aracı (entertainment) ve çözüm arayışları da bu temelde değerlendirilmeli.

 

Salona gitmek ve gelmenin eziyet olmasının yanısıra, rahatsız küçücük plastik koltuklara mahkum olarak maç seyretmek de günümüz insanına cazip gelmiyor. Bu bir pazarlama işi ve bunu kötü büfelerden yiyecek içecek satarak veya leş gibi tuvaletlere insanları mahkum ederek yapamıyorsunuz. İşletme ve pazarlama ayrıntıları bu yazının kapasitesini aşar. Konuşacak çok şey var. Ama şu bir gerçek. Seyirciden fedakarlık bekleyerek geldiğimiz nokta belli. Bu kadar yatırım seyircinin emosyonel durumuna bırakılmamalıdır.

 

Umarız Basketbol Federasyonunun bir spor organizasyon ve pazarlama şirketiyle yaptığı anlaşmadan bu konuyla da ilgili olumlu sonuçlar çıkar.