En başından beri 3 Temmuz darbesinin bir siyasi operasyon ve kurguya dayalı tezgâh olduğu Fenerbahçeli taraftarlarca söyleniyor ve biliniyordu. Bu siyasi operasyona teknik destek veren medya ise olayları allayıp pullayıp kamuoyunu yanlış yönlendirmeye ve algılarını manipüle etmeye çalışıyordu. Tezgâh olarak nitelenen bu kurgu UEFA'ya kadar sirayet etti. Olay ne zaman ki hukuğun daha doğru kullanıldığı ve adaletine biraz daha güvenilen CAS'a gitti, medya ve bir takım hukukçular hemen harekete geçti. Görünürdeki amaç "Eğer CAS hakimi manipüle edilemez ve düzgün bir adamsa Fenerbahçe CAS'tan ceza almayacaktır, dolayısıyla bizim Yargıtay sürecini hemen hızlandırmamız lazım". Yani bütün bu kurgunun, 3 temmuzdan beri koparılan yaygaranın bir şekilde karşılığını bulması ve bu tezgahı kurgulayanların yalancı çıkmaması için Fenerbahçe'nin mutlaka ceza alması lazım. Öyle ya o kadar çaba sarfettiler Fenerbahçeyi ele geçirmek ve Aziz Yıldırım'dan kurtulmak için, hemen küçük bir taraftar grubunu bir şekilde örgütlediler Aziz Yıldırım düşmanı. O da olmadı içerden adamlar buldular Aziz Yıldırım'ı mahkemeye verip indirmeye çalışan. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a sormak lazım "Seçmenlerin oylarıyla oturduğunuz Başbakanlık koltuğundan Mahkeme kararıyla inermisiniz?" diye. Eğer Demokrasi denilen şey herkes için her kurum için geçerliyse bunun cevabı çok açık ve nettir. Kaldı ki Başbakan R. Tayyip Erdoğan'da bunu her fırsatta açık açık söylüyor "Sandıkla gelen, sandıkla gider" diye.
Bir de şu meşhur "Kişiler ve Kurumlar Ayrılsın" garabeti var. Öyle bir garabet ve manipülasyon ki, konuya hakim olmayan tüm spor kamuoyu bunun Aziz Yıldırım'ı kurtarmak için devreye sokulduğunu düşünüyor. Oysa ki durum tam tersidir. Amaç kişiler ve kurumları ayırarak, tam da planlandığı gibi Aziz Yıldırım'ı o çok sevdiği Fenerbahçe'sinden ayırarak Fenerbahçe Spor Kulübünü elegeçirmek. Böylelikle hem Fenerbahçe'yi ceza almaktan kurtardık diyerek bir kahraman edasında dolaşıp hem de kendilerine çok ciddi bir rant kapısını aralamış olacaklar. Sormak lazım sayın Başbakanımıza, Refah Partisi ve Fazilet Partisi kapatılırken kişiler ve kurumları ayırmak neden hiç düşünülmedi de konu Fenerbahçe olunca hemen kişiler ve kurumlar ayrılmalı denmeye başlandı.
Şu çok açık ki Fenerbahçe taraftarı oldukça deneyimlendi ve her şeyi bir kenara not etme alışkanlığı kazandı. Bütün bu not ettikleri şeyleri zamanı gelince cesurca dillendirmeye ve gerekirse bu haklılıklarını sokaklarda haykırmaya başladılar. Ve en ciddi demokratik tepkilerini ise mutlaka Sandıkta göstereceklerdir.
Bizler taraftardık, yeri gelince "o topa şöyle vursaydın ya" diyerek futbolcu olduk, "ben olsam şu 11'le çıkardım" diyerek antrenör olduk, "O adam alınırmı başkan, ben olsam şunu transfer ederdim" diyerek Kulüp başkanı bile olduk. Şimdi sayenizde avukat, savcı ve hakim bile olduk... Hatta 12numara.org'un yazdıklarını okuyunca gerektiğinde sizlerden daha iyi bir hukukçu olduğumuzu da gördük.

Twitter:
@BurcinAktukun

12numara.org'un yaptığı Açıklamayı okumak için Tıklayın