ŞANTAJ KAYITLARI ERDOĞAN'IN ELİNDE Mİ?
Erdoğan’ın elinde mi? Elindeyse bu kayıtları nasıl ele geçirdi? Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği ekipler tarafından mı çekildi?
Başbakan Erdoğan son günlerde mitinglerinde dinleme iddialarını gündeme yine getirmeye başladı. 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu ardından ortalığa sürülen ses kayıtları konusunda yasa dışı dinleme ile suçladığı ve isim vermeden yüklendiği cemaate yakın yazarlardan, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile Bugün gazetesi yazarları Tarık Toros ve Adem Yavuz Arslan, Erdoğan’ın yolsuzlukları kapatmak için cemaate açtığı, 12 yıllık müttefikini bütün kötülüklerin anası gibi göstermeye çalıştığı savaşta sık sık dile getirdiği yasadışı dinleme iddialarını ve ağır suçlamaları şöyle değerlendirdiler..
KASETLE ŞANTAJ
Yazarların, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, Doğan Grubu, İçişleri eski Bakanı İdris Naim Şahin gibi bir isme "kasetle şantajı" yaptığına ilişkin Başbakan Erdoğan'ın iddialarına yönelik değerlendirmeleri şöyle;
DUMANLI: KASETLERİ KİM KULLANDI?
Net söylüyorum: Hukuk dışı yollarla insanları dinlemek ya da kişilerin özel hayatına dair kasetler yapıp onu şantaj olarak kullanmak şerefsizliktir ve bunu yapanlar bulunup adalete teslim edilmelidir. Ortada somut bilgi ve belge olmaksızın bir kitlenin hedef gösterilmesi de insan onuruyla, siyaset adabıyla bağdaşmaz. Ancak somut belge olmaksızın yapılan propaganda da onurlu bir davranış olmasa gerek. Kutlu Doğum Haftası çerçevesinde konuşurken bile kaset yalanlarına başvuruluyorsa, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı gibi çok önemli ve değerli kişiler hakkında uluorta iddia ortaya atılıyorsa ve bunların hiçbiri somut bir belgeye dayanmıyorsa ortada vahim bir hata var demektir. Vicdanı olan herkes “Ya ispat et yahut sus!” demek zorundadır. Aksi takdirde bu kasetleri çekmek ne kadar korkunç bir vebal ise onu iftira metodu olarak kullanmak da öyle vebaldir..
TOROS: BUNU SORAN DA RİSK ALTINDA
Dün Kayseri'de listeye Anayasa Mahkemesi, üyeleri ve Meclis Başkanı'nı da ekledi: "Sayın Cumhurbaşkanımızı, beni, Genelkurmay Başkanımı, Meclis Başkanımı dinlediler. Anayasa Mahkemesi başkan ve üyelerini de dinlediler. Herhalde birileri ne demek istediğimi anlayacaktır."
Bu söylem, Meclis Başkanı ve vekil Başbakan Yardımcısı üzerinde etkili olmuş olabilir.
Söylemleri değişti. Öyle ki... "Vampir, sülük" gibi üsluba tek kelime etmedikleri halde, eleştiri sınırları içindeki Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın çıkışına sert cevap verdiler.
Fakat ben şu cümleye takıldım: "Herhalde birileri ne demek istediğimi anlayacaktır."
Başbakan, bunu da açıklamalı. Kimsenin bilmediği, sadece kendisinin bildiği bu kasetlerin adresi neresi? Zira bunu bu kadar açık soran kişi de risk altında.
GÖNÜLTAŞ: DİNLEYEN KİM?
Aslında Başbakan böyle konuşurken bir gerçeği de ifade ediyor. Daha doğrusu ucu kendisine
dokundukça gerçeğin bir parçasını ifade ediyor. Bu yüzden dinlemeler konusunda söylediklerinin bir paranoya olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü:
1- Bir kişinin ya da kurumun dinlenip dinlenmediğini Başbakan bilmeyecek de ben mi bileceğim!
2- Ülkenin istihbarat örgütüne bütün ülkeyi dinleme, bütün kurumların sistemlerine girme yetkisini veren kanunu çıkaran kendisi olduğu için söylediklerini dikkate almak durumundayız!
3- Daha önce, “Cumhurbaşkanı'nı da Genelkurmay Başkanı'nı da dinlediler, dinliyorlar” dediğine göre kimin dinlediğini, nasıl dinlediğini, dinlemelerin içeriğini bildiğini düşünmemizi istiyor olabilir!
4- “Dinliyorlar” diyor, ama dinleyenin kim olduğunu da asla söylemiyor!
SORULAR
Cemaate yakın yazarların iması, “Baykal kasedi” olayını akıllara getirdi. Erdoğan’ın seçim meydanlarında ve konuşmalarında CHP’yi yıpratmak için kullandığı görüntülerin, Erdoğan’ın kendisi tarafından internete sızdırıldığı iddiasına neden olan ses kayıtları geçen ay internete düşmüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Baykal’ın görüntülerini internete sızdırılması emrini veren kişinin Erdoğan olduğunu, Erdoğan’ın söz konusu kaydı izlerken görüntülerinin olduğunu söylemişti. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bu görüntüleri çektirmek için üç ayrı ekip kurduğunu da ileri sürmüştü.
Kılıçdaroğlu’nun o açıklamaları ve cemaate yakın yazarların iması, “Gül, Çiçek, Kılıç gibi isimlere ilişkin şantaj kayıtları internete düşmedi, basında da yayınlanmadı. Erdoğan, bu şantaj kayıtlarının olduğunu nereden biliyor? Baykal kasedi gibi bu şantaj kayıtları da Erdoğan’ın elinde mi? Elindeyse bu kayıtları nasıl ele geçirdi? Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği ekipler tarafından mı çekildi? 2. Baykal kasedi olayı mı söz konusu” sorularını gündeme getirdi.
Kaynak: