RUSYA, ABD, SURİYE VE ERDOĞAN'IN SONU
Rusya ABD ve batının desteği ile Suriye'de ki askeri varlığını 3 katına çıkarıyor. Peki bu gelişmenin sonunda Erdoğan'ın durumu ne olacak
Cuma Hikmet
Eski Sovyet döneminin tarihe karışmasının ardından bir süre krize giren Rusya, uzun süren sessizliğin ardından dünyada yeniden söz sahibi olma yolunun Suriye sayesinde gerçekleşeceğine her geçen gün daha çok inanıyor.
RUSYA'NIN SURİYE ŞEHVETİ
Putin'in Suriye'ye yardım etme şehvetinin ardında Rusya'nın çok sayıda çıkarı var. Bölgede önceleri Amerika'nın ve Arap ülkelerinin yanı sıra Türkiye'nin desteği ile ortaya cıkan çok sayıda cihatçı unsurların varlığı ise Putin'in bu isteğine ulaşmasında büyük kolaylık.
Sözde İslamcı terörün tüm dünyaya korku saldığı bu dönemde, başta ABD olmak üzere tüm batı dünyası Rusya ve Putin'in Suriye'de ki rolünü destekliyor. Çünkü her geçen gün daha ciddi ekonomik darboğaz tehlikesi ile savaşan Batı dünyası, başlarına büyük maliyetleri olacak sonu karanlık bir savaşın içerisine girmek istemiyor. Kendi sınırlarında aldıkları yüksek güvenlik önlemlerinin arkasından olayı sessizce izlemeyi tercih ediyorlar.
Putin ise büyük kara sınırlarında dünyaya yakın tek kıyı olan Karadeniz'e sıkışmaktan kurtulmak ve alternatif deniz kenarı sağlam müttefikler yapılandırmak istiyor. Sonuç olarak şartlar ve zamanlama mükemmel bir şekilde Putin'e ve hedefine hizmet ediyor.
BATI, NATO VE TÜRKİYE'NİN YALNIZLIĞI
Gelişmelerin son noktasında gelinen durum ise Türkiye için parlak gözükmüyor. Suriye konusunda "Esad gitsin" söyleminde tek başına kalan Türkiye ve bir kaç sözde Arap ülkesi dostlarına güvenen Erdoğan'ın vahim durumu giderek içler acısı bir hale geliyor.
"Erdoğan'ın "Şam'da Cuma Namazı kılacağız" sloganı ile başlattığı gerilime batının verdiği destek birden bire neden kesildi? Bu sorunun yanıtını sık sık gittiği minik ülkelerde BM Güvenlik Konseyinin 5 ülkesine çatmaktan başka elinden bir şey gelmeyen Erdoğan çok iyi biliyor. Bu yalnızlığın müttefik görünen batı dünyası tarafından "üzerinin çizildiği" anlamına geldiğini net olarak görüyor.
Amerika ve Batı, Erdoğan'ın "Şam'da Namaz" sloganın ardından büyüyen mezhep savaşlarının kanlı çamurunun kendilerine bulaşmasından ciddi olarak korktular. İşin şakaya gelir yanının kalmadığını anlayan Batı, Suriye'de yıllardır süren savaşın sonunda, Esad'ın kaybetmesi sonucu yerine gelecek olanların kendileri için büyük bir tehlike olacağını gözleri ile gördüler. Daha doğrusu başta Paris olmak üzere Batılı kentlerde gerçekleştirilen kanlı saldırılar onlara tehlikenin boyutunu çok net anlattı.
AŞAĞISI SAKAL YUKARISI BIYIK DURUM
Rusya'nın Suriye'de giderek hakim bir duruma gelmesi ve askeri gücünü artırmasına Batı'nın ses çıkarmaması başta Türkiye olmak üzere bölgedeki Arap Müttefiklerini rahatsız etti. Araplar'ı dize getirmekte zorlanmayan ABD ise artık ele avuca sığmayan Erdoğan'ın Türkiye'sini Rusya ile karşı karşıya getirmekten başka yol bulamadı. Artık karar verildi. Rusya'ya destek, Erdoğan'a ise Suriye'de pasif bir rol biçildi. Üstelik Rusya'nın Suriye'de başarılı olması demek, Nato'nun ele avuca sığmaz Erdoğan unsurundan kurtulmayıda beraberinde getirecektir.
RUSYA KRİZİ EN ÇOK KİMİN İŞİNE YARADI
Görünüşte savaşın eşiğine gelen Rusya ve Türkiye'nin durumundan rahatsız gibiymiş yapan Obama, kriz öncesi her geçen gün ekonomik işbirliği ve dostluğu artan Rusya Türkiye ilişkilerinin bozulmasından büyük bir memnuniyet duyduğu ortaya çıktı. Bu nedenle bir yandan Türkiye'nin yanındaymış gibi yapan ABD, öte yandan Türk Dış Politikasının Suriye'de en önemli gördüğü PYD hassasiyetini hiç önemsemedi. PYD ve PKK konusunda ABD, Rusya ve Avrupa neden hemfikir ? Diplomatik kaynaklar bu sorunun yanıtı olabilecek şu yorumda bulunuyorlar. Batı kendileri içinde çok büyük bir sorun teşkil eden İslamcı Terör ve sığınmacı sorununun tek çözümünü artık Suriye'de savaşın bitmesi olarak görüyor.. Kendilerinin elini bu bataklığa sokmadan Rusya tarafından halledilmesinin en makul yol olduğuna karar vermiş durumdalar. Bu nedenle Rusya'nın Suriye'de hergeçen gün artan askeri gücüne hiç ses çıkarma niyetleri yok.
ŞİMDİ NE OLACAK
Sorumluluğu kendisinde olan 900 KM uzunluğundaki sınırın komşusu Suriye'de, yıllardır süren savaşın en çok etkilediği Erdoğan idaresinde'ki Türkiye ise, her geçen gün daha ciddi bir çalkantının denizinde yapayalnız bir şekilde ilerliyor.
Sürekli Rusya ile savaşın masada olduğu izlenimi uyndırsa'da "Nato'nun sadece savunma sözleşmesi olduğu" mesajlarını sürekli tekrarlayan Batı'nın, kendisine hiç bir destek vermeyeceğini çok iyi biliyor. Bu nedenle Suriye politikasında sürekli ahkam kesen Erdoğan arada sırada ateşlediği bir kaç top atışından başka hiç bir şey yapamıyor. Ama Rusya tek bir gün bile boş durmadan
Suriye topraklarında hedefine adım adım yaklaşıyor. Hemde başta ABD olmak üzere Türkiye'nin diğer Batılı dostlarının desteği ile.
UÇAK GEMİSİ GÖNDERİYOR
Rusya, elindeki tek faal uçak gemisi Amiral Kuznetsov’u Suriye kıyılarına göndereceğini duyurdu.
Hürriyet'ten Nerdun Hacıoğlu'nun haberine göre, Deniz Kuvvetleri komutanlığından yapılan açıklamada Rus uçak gemisi şu anda ülkenin kuzey batı ucundaki Murmanks tersanelerinde yeni model silahları kullanabilmesi için modernizasyondan geçiriliyor.
Seyir füzeleri konuşlanabilecek hale getirilecek uçak gemisinin önümüzdeki aylarda Rusya’nın Akdeniz’deki donanmasının amiral gemisi yapılacağı belirtildi. Modernizasyon sırasında ayrıca uçak gemisi güvertesinden Mİ-29K geniş profilli avcı uçaklarının havalanabilir duruma getirileceği kaydedildi.
Baltık denizinden yola çıkacak olan gemi Cebelitarık boğazını geçerek Akdeniz’e ulaşacak.
Suriye’ye yönelik 30 Ekim müdahalesinden önce Rusya 2013 yılından başlayarak Akdeniz sularında ABD’den sonra en büyük deniz donanmasını konuşlandırmaya başlamıştı. Bu tarihten itibaren Suriye kıyılarında rotasyon sasına bağlı devamlı 13 savaş gemisi bulunuyor.
Kaynak: