ÖZERKLİK İLANINA GEREK YOK FİİLEN GERÇEKLEŞTİ
HDP Milletvekili Sırrı Sürreya Önder'den Özerklik Çıkışı...! Çözüm süreci ve seçim sonuçlarını yorumladı...
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "seçim sonuçlarının tüm ülkenin özerklik istediği" anlamına geldiğini ifade ederek, özerkliğin 'ilan edilmesine' gerek olmadığını; fiilen gerçekleşeceğini belirtti. Önder özerkliğin barışın teminatı olduğunu ifade etti.
HDP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Al Jazeera için kaleme aldığı "Süreç Heval!" başlıklı yazıda, "çözüm süreci" ve yerel seçimleri yorumladı. Önder, Kürt Özgürlük Hareketi’nin vizyon olarak benimsediği demokratik özerkliğin Ortadoğu siyasetinin birçok ögesi ile birlikte sıkça duyulur olmaya başladığını ifade ederek, Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak çatışmasızlık ve barış gündemine değindi. Çatışmasızlık ve barış gündeminin temel ayağı olarak demokratik özerklik ile barış sürecine işaret eden Önder, şu ifadelere yer verdi: "Başbakan’ın Bölge’deki mitinglerinde sürecin geleceğine yönelik bir şey söylemiyor olması da dahil olmak üzere birçok unsur, bölge halkının umut olarak BDP-HDP bütünlüğünü tek hat olarak görmesine neden oldu. Bu bütünlük elbette Kürt hareketinin devlet diliyle ‘legal’ kanadına özgü değil. KCK’nin ve Öcalan’ın da BDP-HDP çizgisiyle ortaklaşa bir dil oturtabilmeleri ve bunca olumsuzluğa rağmen bir arada hareket edebilmeleri büyük bir avantaj."
Yerel seçim sonuçlarını "bütün ülken özerklik istedi" şeklinde ele alan Önder, yerel seçim sonuçlarına ilçeler ve iller olarak ayrı ayrı bakıldığında, Türkiye’nin fiilen demokratik özerkliğe ihtiyacı olduğu gerçeğinin görüldüğüne dikkat çekti.
'ÖZERKLİK SANDIKÇA ÇİZİLDİ'
"Bakın Bölge’nin demiyorum, Türkiye’nin diyorum. CHP ve MHP tarihsel olarak güçlü oldukları alanlara hapsoldular ve ülkenin geriye kalan bölümlerinde hiçbir varlık gösteremediler. Bölge’de BDP’nin, İzmir ve çevresinde CHP’nin, daha milliyetçi coğrafyalarda MHP’nin bu kadar güçlenmesi tek başına Türkiye’nin yeni siyasi fotoğrafının berraklaştığının kanıtıdır.
İç Anadolu ve Anadolu yerliliği ise kendini muhafazakar sağ bir platformda ifade etmeyi seçmiş ve çoğunlukla AKP ve muadili partiler üzerinde uzlaşmıştır. Türkiye demokratik özerkliği kendi elleriyle sandıkta çizmiştir. Bu bölgelere bu gözle bakıldığında, yaşam pratiklerinin ve sosyolojik ayrışmanın farkına kolayca varılabilmektedir. Türkiye’nin kendi kendine ortaya koyduğu bu portre ile kavga etmek, ‘ötekileri’ kendine benzetmeye çalışmak, hiç kimseye güç getirmez."
Artık meselenin BDP’li belediyelerin bir araya gelip ‘fiili özerklik’ ilan etmesi olmadığını, özerkliğin de 'ilan edilecek' bir durum olmadığını belirten Önder, bunun fiilen gerçekleşeceğini kaydetti.
'ÖZERKLİK: BARIŞIN TEMİNATI'
Özerklik için "Türkiye’nin barış içerisinde yaşaması için sadece gerçek olan değil, artık kaçınılamaz da olan tek projesidir" tarifinde bulunan Önder, şöyle devam etti: "Demokratik özerklik, barışın sadece kendisi değil sürdürülebilir olmasının da en önemli teminatı haline gelmiştir. Bunun en büyük kanıtı da özerkliği eylemleştirenin o ya da bu belediye başkanı ya da parti başkanı değil, bambaşka şehirlerde, bambaşka hayatları eşzamanlı olarak yaşayan halklarıdır. Bu gerçeklikle en büyük kavgaya sol görünümlü insan ve yapıların tutuştuğunu görmek üzücü. Bir “kurtulma” söyleminin arkasına hizalanarak BDP-HDP siyasetçilerine dönük nefret söylemleri de mide bulandırıcı. Kürtler’e karşı hep üsttenci ve buyurgan bir tonla konuşan ve özgürlükçü - solcu olduğunu vehmeden birçok insanın sonunda CHP limanına demir atmış olmasını anlamak güç değil."
Kaynak: