Ömer Güney'in Yeni Fotoğrafları ve Karayılan Açıklaması
Ömer Güney'in 1 yıl 2 ay önce 50 euro aidat ödeyerek Kürt derneğine üye olduğu, Fidan Doğan'ın isteği üzerine Cansız'ı Kürt Enformasyon Bürosu'na götürdüğü belirtildi.
FRANSA'nın başkenti Paris'te PKK kurucularından Sakine Cansız ile Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in öldürülmesi olayı ile ilgili tutuklanan Ömer Güney'in 1 yıl 2 ay önce 50 euro aidat ödeyerek Kürt derneğine üye olduğu, Fidan Doğan'ın isteği üzerine Cansız'ı Kürt Enformasyon Bürosu'na götürdüğü belirtildi. PKK'nın üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, cinayet şüphelisi Ömer Güney'in PKK'lı olmadığını belirtirken, örgüt yöneticilerinden Sozdar Avesta da Sakine Cansız'ın öldürüldüğü tarihten 2 gün sonra Kandil Dağı'na gitmeyi planladığını açıkladı.
YAZARIMIZ CUMA HİKMET ANALİZİ
Fransız polisinin yaptığı açıklam!nın ardından Yazarımız Cuma Hikmet Ömer Güney hakkında bir analiz yazısı kaleme almıştı. Yazısında cinayet düğümünün Fidan Doğan olduğunu düşündüğünü de söyleyen Cuma Hikmet'in ilgiç analizi için tıklayınız.
CUMA HİKMET'İN ÖMER GÜNEY VE CİNAYETİN ANALİZİ YAZISI İÇİN
TIKLAYINIZ
Paris'te 9 Ocak günü Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in öldürülmesi ile ilgili Ömer Güney dün tutuklandı. Tunceli'de toprağa verilen Sakine Cansiz'in kardeşi Haydar Cansız, aile olarak olayın ardından hiç kimseye görüntülü ve fotoğrafları açıklama yapmama kararı aldıklarını söyledi. Haydar Cansız tutuklanan Ömer Güney'i kendisinin veya ailesinden hiç kimsenin tanımadığını belirterek, "Ablam ile ben ve diğer aile bireyleri hep görüşürdük. Ama hiçbir zaman Ömer Güney'i, Sakine'nin yanında, toplantı, konferanslarında yanında dahi görmedik ve tanımayız da. Şunu kesinlikle söyleyebilirim, ailemizden kimse bu şahsı tanımaz, bilmez, bizler de aile olarak soruşturmanın sonucunu bekliyoruz. Ömer Güney kimdir, nedir, kimin adımıdır bilmiyoruz. Kimin tetikçiliğini yapmış biz bunu bilemeyiz. Bunu Fransız yargısı ortaya çıkarmak durumundadır" dedi.
CANSIZ, KANDİL'E GİDECEKTİ İDDİASI
Paris'te öldürülen Sakin Cansız'ın öldürülmemesi halinde 3 gün sonra PKK'nın Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'na gideceği iddia edildi. PKK'nın üst düzey sorumlularından Sozdar Avesta, PKK'ya yakınlığıyla bilinen bir internet sitesine "Sakine arkadaş, aslında iki üç gün sonra ülkede olması gerekiyordu. Kürdistan dağlarına dönecekti. Kendisi belli bir çalışma, kısa dönemli bir çalışma için o alana geçmişti. Belli işlemlerini tamamlayıp bu alana dönecekti. Büyük ihtimalle bunu biliyorlardı" dedi.
GÜNEY'İN YENİ FOTOĞRAFLARI
Paris'te 3 kadın PKK'lıyı öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Ömer Güney'in yeni fotoğrafları ortaya çıktı. Cinayetlerin aydınlanmasını isteyen bir kişinin Facebook hesabına yüklediği fotoğraflarda Ömer Güney'in Eyfel Kulesi önünde poz verirken görüldü.
Cinayetlerin bir numaralı şüphelisi olarak tutuklanan Ömer Güney'in tam adının ise 'Ömer Ziya Güney' olduğu ifade edildi. Sivas'ın Şarkışla İlçesi'ne bağlı Polat Paşa Köyü'nde 16 Nisan 1984 tarihinde doğduğu belirtilen Güney'in 2003 yılında Almanya'da evlendiği belirtildi. Güney'in 2011 yılında boşandığı ve Almanya'da oturma izni olduğu belirtilirken, ailesinin ise Fransa'da yaşadığı öğrenildi. Çevresinde 'Sivaslı Ömer' olarak bilinen Güney'ın 2011 yılından bu yana PKK ile ilişkili olduğu iddia edilirken, geçen yıl Paris'te bulunan Kürtevi adlı derneğe üyelik başvurusu yaptığı ortaya çıktı.
50 EURO ÖDEYEREK KÜRT DERNEĞİNE ÜYE OLMUŞ
Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA) Başkanı Mehmet Ülker, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in Paris'te öldürülmesi olayı ile ilgili tutuklanan Ömer Güney'in 1 yıl 2 ay önce Kürt derneğine üye olduğunu, iyi derecede Fransızca bildiğini, çeşitli etkinliklere katıldığını söyledi.
Mehmet Ülker, Avrupa'da yayın yapan Fırat Haber Ajansı'na, tutuklanan Ömer Güney ile ilgili bilgi verdi. Ülker, tutuklanan Sivas'ın Şarkışla İlçesi doğumlu Ömer Güney’in 2 yıldan bu yana Kürtler'in bulunduğu ortama gidip geldiğini ancak gerçekte kim olduğunun tespit edilemediğini, bağlantılarının araştırıldığını, Paris’teki Kürt dernekleri ile 1 yıl 2 ay önce bağlantı kurduğunu belirterek şöyle dedi:
"2011 yılı Kasım ayında önce Paris kent merkezinde bulunan derneğe geliyor. Dernek Başkanına 'Üye olmak istiyorum' diyor. Dernek Başkanı Paris’in hangi bölgesinde ikamet ettiğini soruyor. 'Sarcel’de oturuyorum' yanıtını alınca oraya en yakın olan Villiers-le-Bel Derneği’ne yönlendiriyor. Dernek yönetiminden birinin yanına gidiyor. 18 Kasım 2011 tarihinde Villiers-le-Bel’deki derneğimize üye oluyor. 50 Euro da aidat veriyor. Sonrasında herhangi bir üye gibi gidip gelmeye başlıyor. Samimi oluyor, dernek çevresindeki etkinlik ve aktivitelere katılıyor. Fransızcası iyiymiş, birçok insanımızın dil sorunu olduğu için işlemlerinde tercümanlık yapıyor. Giderek toplumumuz içinde dikkat çekmeyecek bir yer ediniyor. Ancak, tüm araştırmalarımız bu kişinin hiçbir Kürt derneğinde resmi bir görev üstlenmediği yönündedir. Sadece bir üyedir. Derneklerimizde üyelik sistemimiz biliniyor. Renk, ırk, kökene bakmıyoruz. Bizim derneklerimize Türkler de Fransızlar da üye olabiliyor. Bizim bakış açımız insanlığa farklıdır. Her Kürdistanlı, her insan istediği takdirde derneklerimize üye olabilir. Demokratik kitle örgütleridir. Herhangi bir şartımız yok."
Mehmet Ülker, çok tanınmayan bir kişinin "Sakine Cansız’ı nasıl büroya bırakabildiği" sorusunun akıllara gelebileceğini anlatırken, Güney'in Villiers-le-Bel Derneği üyesi olduğunu düzenlenen gece, aktivitelere katılan, dil sorunu olanlara tercümanlık yapmaya çalışan biri olduğunu hatırlattı. FEYKA Başkanı, "Bu şekilde güven veriyor. Kendisini Fidan Doğan arkadaşımız arıyor. Sakine Cansız’ın, Kürt Enformasyon Bürosu’na getirmesini istiyor. Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki Sakine Cansız’a şoförlük yapan ya da özel olarak onun işlemleriyle ilgilenen biri değildi" diye devam etti.
Ülker, Ömer Güney’in dernek çevresindekilere, "Baba tarafım Kürt, anne tarafım Türk" dediğini ancak Fransız yetkililerin açıkladığı son bilgilerle bunun da doğru olmadığının anlaşıldığını ifade etti. Ülker, Güney’in çevreye ailesiyle arasının iyi olmadığını söylediğini, 2010 yılında Münih’te bir evlilik yaptığını aktardığını vurgularken, cinayetlerin sadece 1 kişinin işleyebileceği türden olmadığını arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması gerektiğini sözlerine ekledi.
KARAYILAN: ÖMER GÜNEY, PKK'LI DEĞİL
PKK'nın Kuzey Irak'taki önde gelen isimlerinden Murat Karayılan da, PKK’nin Avrupa’da bu tarzda üye alma durumu olmadığını Ömer Güney'i kendileri gibi Avrupa'daki yöneticilerinin de tanımadığını, Avrupa’daki Kürt kurum ve derneklerinin topluma açık olduğunu söyledi. Karayılan, Kürt, Türk, Arap ve her milletten kişilerin bu kurumlar ortamına rahat gelip gittiklerini anlatırken şöyle dedi:
"Yaptığımız ilk araştırmalara göre, Ömer Güney adındaki kişi de oradaki bir Kürt derneğine gidip gelen, zaman zaman bazı kitlesel-barışçıl eylemlere katılan bir kişidir. Bu düzeyde çok sayıda kişi bulunmaktadır, ancak bunlar partimizin üyesi değildirler. Henüz PKK sempatizanı bile sayılamayacak bir kişiye 'üyedir' demek çok yanlıştır. Eğer kendisi böyle yanlış bir bilgi vermişse, o zaman kasıtlıdır ve daha fazla üzerinde durmak gerekmektedir. Bu yanlış bilgi Savcılığın yaptığı açıklamada ifade ettiği diğer detaylarla birlikte ele alındığında bu kişinin durumunun daha ciddi olduğu açığa çıkmaktadır. Askeri eğitim görmeyen bir kişinin bu kadar profesyonel bir cinayeti işlemesi mümkün değildir. Bu durumda ya söz konusu kişi oldukça eğitilmiş bir kişidir ya da cinayete katılan başka profesyonel kişiler vardır. Bu nedenle üzerinde iyi durmak ve olayın tüm boyutlarını açığa çıkarmak büyük önem taşımaktadır. Kesinlikle bu kişinin PKK ve PKK yönetimiyle hiçbir ilişkisi yoktur. Mevcut bilgilere göre, bu kişinin dışarıdan sızdırılmış ve 2 yıldan beri çalıştırılan görevli bir kişi olma ihtimali yüksektir. Hareketimizin derin bir komployla karşı karşıya olduğu açıkça ortadadır. Mevcut bilgilere göre bu kişinin hangi düzeyde olaya karışıp karışmadığı hakkında kesin bir şey belirtecek durumda değiliz ancak Fransız yargısından beklentimiz olayın peşini bırakmaması ve bu olayın arkasındaki güçleri açığa çıkarmasıdır. Şimdiye kadar Türk devletinin lider kadrolarımızı tasfiye etmek amacıyla içimize gönderdiği ve gelip bir üye gibi katılım yapan onlarca kişiyi açığa çıkardık ve bunların bazılarını kamuoyuna da açıkladık. Türk devletinin dışarıdan yönelimlerle sonuç alamadığı için içeriye ajan sızdırarak sonuç alma taktiğini geliştirdiğini iyi biliyoruz."