O SAVCIDAN YENİ İNCİLER

O SAVCIDAN YENİ İNCİLER

“Anayasa Mahkemesi'nin görevi Meclis'e akıl vermek değildir, hükümete akıl vermek değildir.

EDİRNE Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Tekirdağ Şubesi tarafından düzenlenen söyleşide 17 ve 25 Aralık operasyonlarının 'darbe teşebbüsü' olduğunu öne sürdü. Savcı Demir, "HSYK’da 21 kişiden 13’ü bu paralelci yapıdan oluşmaktadır. Çünkü 17 ve 25 Aralık darbe teşebbüsüdür. ‘Darbe teşebbüsüne kalkışan hakimler var’ diye Başbakan dahil bir çok medya talepte bulunduğu, iddiada bulunduğu halde HSYK, ‘Bunlar kimmiş darbeye teşebbüs eden hakim savcı kimmiş bunu bir araştıralım’ diyeceği yerde bildiri yayınladı” dedi.


İstanbul Cumhuriyet Savcısı iken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ifadeye çağırdığı için hakkında soruşturma açılarak Edirne’de görevlendirilen Mehmet Demir, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Tekirdağ şubesi tarafından düzenlenen ‘Yeni Türkiye'de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu - Anayasa Mahkemesi’ konulu söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. Dernek şubesinin toplantı salonundaki söyleşiye Edirne Cumhuriyet Savcısı Demir’i dinlemek için MÜSİAD Tekirdağ Şube Başkanı Oktay Dede ve 50 kadar dernek üyesi geldi.


Anayasa Mahkemesi'nin görevinin toplumun koyduğu kuralları ve yasalara uygunluğunu denetlemek olduğunu belirten Edirne Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, “Anayasa Mahkemesi'nin görevi Meclis'e akıl vermek değildir, hükümete akıl vermek değildir. Hükümeti frenlemek hiç değildir. Anayasa Mahkemesi'nin görevi hatta Anayasayı korumak ta değildir. Çünkü bizim Anayasa Mahkememiz, Anayasayı koruma kurulu değildir. ‘Anayasanın bir milimini deldirmem’ mantığı ile hareket edemez. Neden? Çünkü bizim hak ve özgürlüklerimizi geliştirmeye çabalamalıdır. Meclis'in, bizim hak ve özgürlüklerimizi düzenleyen bizim hak ve özgürlüklerimizi genişleten yasalarını anayasayı da öyle yorumlamalıdır. Ama bizde maalesef bundan önce Anayasa Mahkemeleri birer vesayet kurumu gibi çalıştılar. Anayasayı da, meclisi de toplumun taleplerini de dinlemediler. Hatta dediler ki ‘meclisler tali kurucu iktidardır. Aslı kurucu iktidarı Anayasa yapıcılarının 1982 anayasasını kastedersek darbecilerin yaptığı anayasayı değiştiremez’ dediler. Asıl kurucu güç millettir. Bu milletin iradesi de mecliste somutlaşır. Meclis'in iradesinin üzerinde bir irade olamaz” dedi.


“16 BİN BİREYSEL BAŞVURU VAR”


Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bireysel başvuruları da değerlendiren Savcı Demir, mahkemenin önünde 16 bin başvuru olduğunu belirterek, “Yeni bir yetki verdik. Bireysel başvuru. Çok önemli bir şey ve gelişmedir bireysel başvuru. Asıl gayemiz neydi. Bireysel başvuruda zaten başvurulacak yol hak ve özgürlükler ile ilgilidir. Hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ya da sekteye uğramasıyla ilgilidir. Ama şu anda Anayasa Mahkemesi’nin önünde yaklaşık 16 bin başvuru vardır. Bunların altından kalkma ihtimali yoktur. Bu Anayasa Mahkemesi üyelerimiz maalesef bunu bu hale getirdi. Anayasa Mahkemesi hiç hukuk yollarını tüketmeden yapılan başvuruları kabul etti. Siyasi bir tercih yaptı. Siyasi bir tercih her zaman adaleti yaralar. Halbuki bu millet temeli adalet olan bir medeniyet kurmuş bir millettir. Bizim medeniyetimizin temeli adalettir. Her şeyi yerli yerine koymaktır. Biz bin yıldır bu medeniyetin üzerinde yaşıyoruz. Ama maalesef bizim kurduğumuz kurumlar hak adaleti gözetmek yerine siyaseti gözettiler. Bu hoş değil. Bu yüzden bundan sonra olacak olan Anayasa Mahkememizin en azından bu milletin hak ve adalet taleplerine karşılık vermesi ancak siyasi bir talep ve tercihte bulunmaması gerekiyor. Çünkü orası Anayasa Mahkemesi olarak görev yapmalı. Anayasa Mahkemeleri idarenin takdir yetkisine karışmaması gerekiyor. İşte o zaman adama derler ‘buyur kardeşim sen yap’. Diyorlar ‘ya cübbeni çıkart da gel’. Onun anlamı o. Bizim takdir yetkimize karışırsan çünkü idare farklı bir güçtür” diye konuştu.


“HSYK’DA 13 KİŞİ PARALELCİ YAPIDAN”


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu da eleştiren Demir şunları söyledi:


“HSYK bugünlerde ve toplumumuzun geldiği bu durumda yargının karargahı haline gelmiştir. Yargı gücü devleti oluşturan üç güçten yasama, yürütme ve yargı gücünden bürokratik anlamda yetki kullanan en önemli karargah haline gelmiştir. O zamanda hem milletimizi hem de yargı mensuplarımızı kandıran paralel yapıcı arkadaşlardan çıktı. Hükümetin içine başka kurumlardan sızdıkları gibi. Emniyet, istihbarat, Milli Eğitim, Sağlık Bakanlığı, bu kurumlarda da sızdıkları gibi hükümetin içine sızarak, hükümeti iğfal ederek bakanlık listesi adı altında bir liste oluşturdular. HSYK adaylarını bakanlık listesi olarak belirlediler. Bakanlık listesi olarak belirledikleri arkadaşların tamamını maalesef imam arkadaşlar belirlemiş. Yargının imamları belirlemiş. Şu anda HSYK’da 21 kişiden 13’ü bu paralelci yapıdan oluşmaktadır. Çünkü 17 ve 25 Aralık darbe teşebbüsüdür. ‘Darbe teşebbüsüne kalkışan hakimler var’ diye Başbakan dahil bir çok medya talepte bulunduğu, iddiada bulunduğu halde HSYK, ‘bunlar kimmiş darbeye teşebbüs eden hakim savcı kimmiş bunu bir araştıralım’ diyeceği yerde ne yaptı. Bildiri yayınladı. Hükümetin aleyhinde düzenlediği bir yasal düzenleme ile bildiri yayınladı. Bir nevi darbeye teşebbüs eden zevata destek anlamına gelen bildiri yayınladı. Bu 13 arkadaşımız. Buradan da sayılarının en az 13 olduğu biliniyor. Yapılacak şey şu. Sayın Başbakan da konuşmasında çok güzel izah etti. HSYK’nın hesap vereceği başka bir kurum yok. HSYK, o kendi soruşturmalarını dahi kendileri yapıyor. Bu imkansız bir şey. Böyle bir şey olabilir mi? HSYK’yı ele geçirince ne yaptılar? Ele geçirdikten sonra bu arkadaşlar bütün özel yetkili mahkemelerin başkan, üye ve başsavcılarını kendi adamları olarak tabir ettikleri kişilerden oluşturdular. İşte 17 ve 25 Aralık darbe teşebbüsüne kalkışa bilmeleri ve buna cesaret edebilmelerinin temel nedeni budur”


“DERDİN BELLİ, HÜKÜMETİ YIKMAK”


17 ve 25 Aralık operasyonlarına değinerek bunların hükümeti yıkmaya yönelik bir ‘darbe’ girişimi olduğunu öne süren Edirne Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, bütün belge ve delillerin medyaya servis edildiğini söyleyerek sözlerini söyle sürdürdü:


“Hükümetin bütün ihaleleri, milletin bütün büyük iş adamlarını, bürokratların tamamı soruşturma altına alınmış. Ne kadar 2 yıl süre boyunca takip edilmiş, dinlenmiş. Ne yapmışlar 2 yıl boyunca ışık sızmamış. Buna MİT dahil. Ne zamana kadar, 17 Aralık'a kadar. Peki bu emniyet ve yargı 17 Aralık tarihine kadar ışık sızdırmadan bu soruşturmaları yapabildiğine göre o delillerin, o belgeleri de sızdırmaya bilirdi. Ama 18 Aralık’ta bakıyorsunuz, bütün belge ve deliller, tapeler izlemeler çarşaf çarşaf medyada. Derdin ne kardeşim. Derdin belli hükümeti yıkmaya çalışıyorsun o algıyı oluşturuyor. Halbuki normal bir soruşturma olsa rutinin de yürüse şimdi adamın biri ismi lazım değil 2013 Haziran itibariyle soruşturması bitmiş her şeyi bitmiş getirip ifadesini alacaksın dava açacaksan, dava açacaksın takipsizlik vereceksen, takipsizlik vereceksin. Çünkü kurgulanmış bu. Kurgulanmış bir işi bekletiyor. Bununla da yetinmiyor dinlediği, takip ettiği, soruşturduğu bu adamın otelinde dinlenmeye gidiyor. Kardeşim senin vicdanın yok mu ? Vicdanın yoksa bile korkun mu yok? Çünkü o kadar güçlü görüyor ki kendisini bu ülkede ona kimse hesap soramayacak zannediyor. Bir zamanlar paşalar da öyle sanıyordu. İsmi önemli değil bir paşa yakalanmış tutuklanmış evinde 8 ay sonra arama yapılıyor. Bir sürü belge çıkıyor. Savcı soruyor ‘Paşam niye 8 ay sonra senin evde bu belgeler halen duruyor? Cevap şu: 'Bu memlekette benim evimden daha güvenli bir yer düşünemiyor'. Bu memlekette benim evine kimse giremez diye düşünüyordu. ‘Bu memlekette hiç kimse ne polis ve jandarma hiç kimse benim evime giremez’ diye bakıyorlardı. Girer kardeşim hukuk girer. İşte bu arkadaşlar da bu soruşturmaları yaparken o kadar kendinden emin ve o kadar aşırı güven içerisindeki hukukun kendilerine bir şey yapamayacağını sanıyorlardı. HSYK, Türkiye gibi bir ülkede şu an geçtiğimiz süreçte yargı gücü kullanımı oluşturulması mahkemelerin tarafsız ve bağımsız karar verebilmesi adaletle hükmedebilmeleri için muhteşem ve çok önemli bir kuruluştur. Bu yüzden bu kuruluşun öncelikle hesap verebilir hale getirilmesi gerekiyor. İkincisi olarak denetlenebilir hale getirilmesi gerekiyor."


“BAŞBAKAN DOĞRU YAPMIŞTIR”


Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Edirne Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Danıştay'ın kuruluş yıldönümünde konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na gösterdiği tepkinin sorulması üzerine, “Sayın Başbakan bu konuda doğru yapmıştır” cevabını verdi.


“KILIÇDAROĞLU'NU MAHKEMEYE VERDİM”


Bir gazetecinin "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkınızda söylemiş olduğu yorum ve eleştiriler var. Bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine, "Ben Kılıçdaroğlu’na cevabımı verdim. Medyada da yer aldı. Dava açacağımı da söyledim. Onun dışında da fazla bir şey söylemek istemiyorum” dedi.


Toplantının ikinci bölümü basına kapalı olarak devam etti.


 

Kaynak:Haber Kaynağı