NUMAN KURTULMUŞ'TAN MHP'YE KÜRT VE ERDOĞAN ÖNERİSİ
AKP'den kendilerine Meclis başkanlığını veren MHP'ye koalisyon şartlarını yumuşatması için öneriler gelmeye başladı.
Bu hafta başlayacağı beklenen koalisyon görüşmeleri için partilerde strateji çalışmaları hızlandı. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin kararı ile Meclis başkanlığını kolayca alan AKP'nin kurulacak hükumet konusunda kendilerini en az zorlayacağı ümidi ile MHP üzerinde nabız yoklayacağı bilgileri geliyor. MHP'nin Erdoğan ve Kürt süreci konusunda ileri sürdüğü şartları yumuşatma çabasına giren AKP, bu konuda bir uzlaşma sağlayabileceğini düşünüyor. Öte yandan Erdoğan'ın erken seçim için ısrarlı olması ve hükümetin kurulması için sadece 45 süre olması partileri telaşlandırıyor.
BAKAN GÖREVLENDİRİLDİ
Milliyet gazetesinden Önder Yılmaz’ın haberine göre; meclis başkanlığı seçiminde yaşanan gelişmeleri fırsat olarak gören AKP, MHP ile koalisyonun kapısını aralamak için bir bakanı görevlendirdi. söz konusu bakan Bahçeli’nin kurmaylarına, olası bir koalisyon için ortak hareket etmek üzere harekete geçilmesinin, iletişim kanallarının açılmasının iyi olacağı mesajını verdi. Kurmaylar verilen mesajı MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli ’ye aktardı.
BAHÇELİ GAYRİ RESMİ YOLALRI DOĞRU BULMUYOR
Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini önümüzdeki hafta verebileceğini belirten Bahçeli ise görevi ilk alacak olan Davutoğlu’nun partileri dolaşacağını anımsatarak acele etmeye gerek olmadığını, en doğru hareketin görevlendirme sonrasındaki görüşmeyi beklemek olacağını kaydetti. Böylece Bahçeli resmi görüşmeler başlamadan doğru bulmadığı gayri resmi temasa izin vermedi. Yapılacak ilk görüşmede Bahçeli, Davutoğlu’nu kaç kişi ile gelirse, o kadar kişiden oluşan bir heyetle karşılayacak ve ilk görüşme eşit sayı ile yapılacak.
AKP'DEN MHP'YE SÜRECİN ADINI DEĞİŞTİRELİM ÖNERİSİ
Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a konuşan Kurtulmuş ise MHP’yle koalisyon için, “çözüm süreci” adı altında yürütülen İmralı pazarlıklarında değişiklik işaretini verdi.
NUMAN KURTULMUŞ; İSMİNİ DEĞİŞTİRİP DEVAM EDELİM
“MHP, ‘Çözüm sürecine karşıyız’ diyor. İsmi değişebilir, şu olabilir, bu olabilir ama Türkiye’de MHP seçmeninin de yaklaşık yüzde 48’i çözüm sürecinin sürdürülmesini istiyor. Süreçte bazı revizyonlar olabilir, yapılabilir. İsimlendirmeler değişebilir, şöyle olur böyle olur ama bu gidişatın zıddına, ‘Bırakın tekrar silahlı çatışma dönemi başlasın’ şeklinde bir şeye milletin razı olmayacağını düşünüyorum.
ÇÖZÜM SÜRECİNE SICAK BAKANLARIN OY ORANI ORTADA
“Bizim hükümet olarak, ‘Bu iş artık kapanmıştır’ diye bir irademiz yok. Çözüm sürecinin yanında duran üç partinin aldığı oylar da ortada. Tereddütler, güvensizlikler çıkmış olabilir ama seçim sonuçları çözüm iradesini pekiştirmiş bir iradedir. Buradan kimsenin kolay kolay geri dönmeyeceğini düşünüyorum. Yüzde 80’i geçtik, geriye yüzde 20 en zor kısmı kaldı. HDP’nin, işi, ‘Ey elinde silah bulunanlar, silahı bırak’ haline getirmesi lazım. Elinde silah olacak, silah sesleri olacak, ondan sonra demokrasi olacak; burada bir çelişki var. Çözüm sürecini Türkiye halletmek mecburiyetindedir. İsmi değişebilir, adımların şekli değişebilir ama sonuçta silahların toprağa gömüldüğü, eşit yurttaşlık üzerinden yeni bir Türkiye’nin inşasını tamamlamak mecburiyetindeyiz.”
ERDOĞAN'I SAVUNDU
Kurtulmuş, MHP’nin koalisyon koşullarından biri olan “Erdoğan’ın anayasal sınırlara çekilmesi" koşulu konusunda ise sanki halkoyuyla seçilmesi, sanki Erdoğan’a anayasayı her gün ayaklarının altına alma yetkisi veriyormuş gibi “Halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanıdır. Anayasal sınırları içinde hareket etsin ne demek” dedi.
GÖREV VERDİĞİ BAŞBAKANLA GÖRÜŞECEKSİN CUMHURBAŞKANINA HAYIR DİYECEKSİN
“Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevi verdiği anda zaten anayasal sınırları içinde hareket etmiş olacak. Süreci anayasal olarak zaten örgütleyecek. 45 gün içinde hükümet kurulamadığı zaman erken seçime götürecek olan makam da Cumhurbaşkanlığı. Dolayısıyla, tartışma abesle iştigal. ‘Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmem ama Cumhurbaşkanı’nın görevlendirdiği bir Başbakan, koalisyon ortağı olarak kabul ederse olurum’ demek çok büyük bir çelişki.”
Kaynak: