İbrahim Karamemet
NE İSTİYONUZ GRUP YORUM’DAN
Grup Yorum bir müzik Grubu. Politik tavrı olan bir grup. Birçok şeye karşı. Başta mevcut yönetime karşı. Sadece karşı değil, başka bir düzen, başka bir dünya isteyen bir grup. Sol söylemli bir grup. Diyelim ki, hatta solun en solunda.. Yaptıkları müzik de sol. Ancak, herşeyden önce bir müzik grubu. Velev ki, bunlar komünist. Hangi devirde yaşıyoruz?. Resmen Komünist Parti var bu ülkede. Yasal. Seçimlere giriyor. Yelpazenin neresinde olursa olsun bir müzik grubu neden konser yapamaz?. Yapamazın ötesinde coplanır, dağıtılır, tutuklanır. Neden tutuklanır? Konser yapacak diye..
Eğer bir suç işlerlerse bu ülkenin savcısı var, hakimi var. Hiç kaygılanmayın onlar suçu hiç kaçırmaz. Üstelik çoklukla sizden yana.
Peki Grup Yorum’dan ne istiyonuz, hele bi deyiverin..
Dahası var. Grup Yorum bu konseri kafasına estiği gibi düzenlememiş. Konser yerini önceden ayarlamış, iznini almış. Herşey yasal. Konserden üç gün evel afiş asmaya gidiyorlar ve polis engeliyle karşılaşıyorlar. Engelleme de yetmiyor coplanıyor ve derdest ediliyorlar. Bu doğal olarak afişin yaratacağından daha büyük bir reklâm sağlıyor. Grup Yorum’un pek reklâma ihtiyacı yok. Ama bununla bir şeyler ayan beyan ortaya çıkıyor. Grup Yorum meydanları, stadyumları dolduran bir grup. Bir konserde otuzbin seyirciyi toplamayı başarmış bir grup.
Peki size ne oluyor, ne istiyonuz Grup Yorum’dan?..
Tek bir cevabı var bu sorunun. Korkuyorlar. Konserden, müzikten, türküden bile korkuyorlar. Korku dağları sarmış. Evet, korkuyorlar.
Korku demişken büyük usta Nazım Hikmet’in Korku şiirini anmadan olmaz.
Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson
İnci dişli zenci kardeşim
Kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizi söyletmiyorlar bize
Korkuyorlar Robeson, şafaktan korkuyorlar
Görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
Yağmurda çırçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
(Sizin de bir Ferhad'ınız vardır elbet Robeson, adı ne?)
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
Ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli
Sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine
Ümitten korkuyorlar Robeson ümitten
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizden korkuyorlar
Nazım Hikmet’in adına şiir yazdığı bu Robeson kim?
Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyada üç efsanevî şarkıcı var. Büyük İtalyan tenor Caruso, Amarikalı zenci bariton ölümsüz Paul Robeson, sesini altı oktav değiştirebilen, kristal bardakları kıran Polinezyalı soprano İwa Suma. Bizde de çoktan unutulan Boğaziçi’nin bir yakasından öbür yakasına sesi dinlenen Hafız Burhan. Dikkat, mikrofonsuz, hoparlörsüz.
Bir köle çocuğu olarak 1898 de Philadelphia’da doğan Paul Robeson, bir zenci olarak yaşamı boyunca tacize uğradı. İlkokuldayken okuldaki iki zenci çocuktan biriydi. Tacizlere rağmen direndi, okudu. Hukuk okudu, birincilikle bitirdi. Amerika’da baroya kabul edilen ilk zenci avukat oldu. Aynı zamanda atletti. Birçok madalya kazandı. Amerikan futbolunda efsaneydi. Tiyatroya merak sardı. Avukatlığı bıraktı. Sayısız filmde, müzikalde ve tiyatro eserinde başrol oynadı. Dünyada Othello’yu oynayan ilk zenci aktördür. 1949 da veda konserinde New York’un Prekskill kasabasında Klu Kluks Klan’ın elinden öldürülmekten son anda kurtarıldı. Ama yılmadı çalışmalarına devam etti. 1950de Dünya barış Ödülünü Nazım Hikmet ile birlikte aldı. Bundan önce Nazım Hikmet’in hapisten çıkması için dünya çapında sürdürülen imza kampanyasını Amerika’da yürüttü. Yürek ister bu kampanyanın yürütücüsü olmak Amerika’da. Nazım Hikmet’in Japon Balıkçısı ve Hiroşimalı Çocuk, Bulutlar Adam öldürmesin dahil beş şiirini besteledi. Bestelediği bu şarkılar yasaklandı. Bu şiiri Nazım bunun üzerine yazdı.
Evet Paul Robeson bir komünistti. Amerikan Kominist Partisi’nin en ileri geleniydi. Komünist Partisi dağıtıldı ama, Paul Robeson durmadı, zenci hakları savunucularının en başındaydı. Amerika’da hem zenci hem komünist olmak!. Zor zanaat.. Mac Charty kıyımından dik duruşu ve hukuk bilgisi sayesinde sıyrıldı. Bu kıyımda birçok kişinin savunmasını yaptı. 1976 da bu dünyadan göçtü gitti. Başına gelmedik kalmadı ama, hiç yılmadı, dünyaya altın harflerle yazıldı ve ölümsüzleşti. Oysa MaC Charty’ciler, Klu Kluks Klan ve ona bunca eziyeti yapanlar bugün lânetle anılmaktadır. Paul Robeson ise bugün bütün dünyada sonsuz bir saygıyla anılmakta. BBC her doğum ve ölüm gününde onun için özel program yapar.
Grup Yorum’un da başına gelmedik kalmadı.
Bize Türkülerimizi söyletmiyorlar Grup Yorum.
Çünkü korkuyorlar, türkülerimizden korkuyorlar.
Görmekten duymaktan dokunmaktan korkuyorlar.
Ümitten korkuyorlar, ümitten.