Mert Ali Başarır
'KURAKLIK CEMAATİN MARİFETi'
“KURAKLIKDA ‘CEMAAT PARMAĞI’ VAR!”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında, ‘Kıymetli Evrak
Hukuku’na(!) girebilecek ‘tehdidi anlatan tutanağı’ satır satır okudu. Adalet Bakanlığı
Müsteşarı Kenan İpek, ‘gâvur’(!) İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Baş’ı arayarak,
malum ‘bacanağın’ liman soruşturmasını derhal durdurmasını, araştırmayı yürüten
savcı Ali Çelik‘i hemen değiştirmesini, bunu yapmazsa sonuçlarına katlanacağını’
söyleyip telefonu kapattı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ise Meclis’te yaptığı bu skandalı
‘savuşturma’ konuşmasında, ‘müsteşarının, başsavcıyı, hatırını sormak için aradığını,
herhangi bir ihtiyacı olup olmadığını sorarak, İzmir’de havaların durumu hakkında da
malumat aldığı’(!) yolundaki ‘kem-kümlerini’ sürdürdüğü sırada, başsavcının ‘yolcudur
Abbas’ seferi konumuna getirildiği ortaya çıktı. Böylesi bir mezalim, memleketin başına hiç
gelmedi doğrusu.
KIRMIZI NOKTALI MECLİS
HSYK’nın ‘anti-frizli’ maddeleri, ‘kavga-dövüş, kafa-göz yararak’, ‘kırmızı nokta’
damgalı, Genel Kurul’dan teker teker geçerken, 1.daire, 96 hâkim ve savcının görev yerlerini
değiştirip, ‘seansı’ kapatmış oldu. Emniyet Teşkilatı ise 600 koltuğu ‘yerinden oynatma’
üzerine işlem gördü! Memleketteki bu ‘yırtılası fotoğraflar’, yaşamın her aşamasında
haksızlarla karşılaşıldığını, adaletsizliğin adalet olduğu yanında, dürüst, namuslu, doğru gibi
kavramların kıymet-i harbiyesi kalmadığını, Vicdani ile Efruz karşıt karakterleri üzerinden,
1964’de sahneye taşıyan büyük kabare yazarı, mizah ve hiciv janrında pirimiz, ustamız
Haldun Taner Hoca’nın ‘Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım’ oyununu çağrıştırıyor.
ELLEŞMEYİN MİT’E!
Görevlerini yerine getiren Emniyet ve şube müdürleri, hâkim ve savcıların mesaileri, ‘devr-
i âlem seyahatinde’ geçiyor. Bir de ‘elleşmeseler’(!), sadece MİT rahat. Onların güzergâhı
sabit: ‘Adana-Hatay Karayolu-Suriye.’ ‘Işıklarda yatsın’, ünlü tiyatro adamı bugünleri
görebilseydi, herhalde ‘söylediklerimi teker teker yutarım, iddianamemi yırtar atarım’
adıyla, yeni bir oyun kaleme alırdı. Başbakan Erdoğan, çeşitli vesilelerle “Bu milletin
fertleri, ‘ananas cumhuriyeti kuralım’ demediler. Şantajla, ananas cumhuriyeti
kurdurmayız” göndermeleri yapsa da, aslında Türkiye, en iyimser terminolojiyle ‘avokado
monarşisine’ doğru çoktan adımını attı. Hatta eşiği geçti bile.
ANANASA ALTIN ÇİLEK
‘Ne diyordu?’ Pennsylvania’lı Fethullah Hoca Efendi, The Wall Street Journal Gazetesi’ne
verdiği mülakatta: “Cemaat üyeleri, diğer vatandaşlar gibi seçimlerini değerler
üzerinden yapacaktır. Yapılan tasfiyeler, hükümetin sonlandırmaya söz verdiği
geçmişin hezeyanlarıdır.” Alın işte size bal gibi ‘şantaj.’ Yani ‘Gülen Ayva, Ağlayan Nar’
masalının adı misali,‘Ananas; kestane ballı, altın çileğe karşı.’ Amasya’da, Kütahya’da,
Manisa’da, Aydın’da ‘yağmur duasına’ çıkanlar bilmelidirler ki, alınan istihbarata göre, bu
‘kuraklıkta’ yine bir ‘cemaat uzantısı’ söz konusu!
SOSYAL MEDYA LOBİSİ
Sıra geldi, 34 milyon abonesi olan interneti zapt-u rapt altına almayaaa… Zaten
‘dezenformasyon toplumu’ olmamız hasebiyle ‘fiber-optik diyalog’ bizim neyimize
kalmış! “Yok, düştüm, yok, kalktım, yok, dondu, yok, anti-virüs kondu, Bülent Arınç’ın
dediği gibi ‘elinin körü’ oldu! Bir de o…. Facebook ile baş belası Twitter yok mu? ‘Çıt, çıt,
çıt ‘sosyal medya lobisi.’ Ağababaları da ‘her boku bilir-yazar’ sanal âlemin entelekyası
Google.” TİB, mahkeme kararı olmadan ‘özel hayat’ hesabı, erişimi engelleyecek. Ama
bunu özelden, lahzada ‘genele’ çevirirler. Erdoğan, Deniz Bey’in (Baykal) kasetine kritiğini
hatırlayalım: “Eşiyle mi yapıyor da, özel hayat olsun. Bu genel hayat, genel!”
KIRILGAN BEŞLİ
Ustanın son ‘destinasyonu’ Brüksel oldu Tayyip Bey, bir şekilde karşılaştığı Rusya Dışişleri
Bakanı Sergey Lavrov’a “Patron… Bizim ‘Şanghay Beşlisi’ne girme işi ne oldu?”
diye sordu mu? Lavrov’da “Siz ‘kırılgan beşli’ grubundasınız. Şanghay’da ne işiniz
var?” karşılığını verdi mi bilinmez! Ancak başbakan gözdağını verdi: “A.B. bizi 51 yıldır
kapıda bekletiyor. Netice alırsak yola devam edeceğiz. Netice alamazsak bu bizi başka
arayışların içine itebilir. Nerede netice alırsak oraya adımımızı atarız.” Demek ki artık
NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması), APEC (Asya-Pasifik Ekonomik
İşbirliği), ECOWAS (Batı Afrika Ekonomik Topluluğu) gibi ekonomik örgütlerin kapılarını
da çalacağız bundan sonra!
İNATÇI LEKELER
Televizyondaki haber bülteninden, ‘yalnız yaşayan’ MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin, Küçükçekmece’de yaptığı miting öncesi, evinde ‘çamaşır günü’ olduğu,
giysilerini yıkarken, çıkmam da çıkmam, ‘inatçı lekelerden’ dolayı da, hırsını, hükümetten
aldığı izlenimi uyanıyor: “ Ne kadar ‘OMO’ varsa, ne kadar ‘TURSİL’ varsa, ne
kadar ‘PERSİL’ varsa, alacağım. Haliç’e dökeceğim. Orada AK Parti’yi 3 defa değil,
40 defa yıkayacağım.”
BAHÇELİ’NİN ÜTÜ MASASI
‘3 defa’ yetmediğine göre, demek ki ‘taharet-i kübra’ (‘gusül abdesti’ anlamında-büyük
temizlik) da kurtarmıyor AK Parti’yi! Anlaşılan o ki ‘nazar değmesin’ diye hükümeti,
bebek gibi ‘kırklayacak’ Devlet Bey. Bunlar iyi de Haliç’ten ne istedin be Sayın Bahçeli?
Çamur deryasından kurtarmak kaç yıla mâl oldu. ‘Bekârlık’ mı vurdu nedir? Sonra
‘beyazları’ kaçta yıkıyorsunuz? Yoksa elde mi çitiliyorsunuz? Bu karda, kışta ‘Altın
Boynuz’un soğuk suları, ‘fezlekeleri’ çıkarır mı? ‘Ön yıkama’ var mı? Ariel’i denediniz
mi? Kosla’yı pahalı mı buluyorsunuz? ‘Kireç sökücü’ Calgon ya da ‘yumuşatıcı’ Vernel’den
teklif gelirlerse, ‘reklamlarda’ oynar mısınız? Peki,‘bulaşık deterjanında’ tercihiniz
nedir? Haberlerde ‘ürün adı’ vererek, RTÜK’ün kanalları ‘durulayıp, sıkmasını’(!) mı
istiyorsunuz? Konuşma metinlerinizi ‘ütü masasında’ mı yazıyorsunuz?
ÜÇ HİLALLİ ‘F’ TİPİ
Fakat radikal milliyetçi (literatürde ‘üç hilalli F tipi’ diye geçiyor!) Devlet Bahçeli, grupta,
HSYK’nın yeniden düzenlenmesiyle ilgili olarak “AKP, CHP, BDP, anayasa değişikliğinde
bir araya gelerek uzlaşma çarelerine bakmalıdırlar” ifadesiyle, Meclis çatısı altında,
Barış ve Demokrasi Partisi’nin de katılımını, nihayet idrak etmiş oldu! “Yav! ‘Çamaşırdı,
bulaşıktı, bunlara alışıktı’ derken, genel başkanın kulaklarına ‘sabun mu kaçtı da’,
söylediğini duymuyor. Yani BDP diye BBP’yi (Büyük Birlik Partisi) mi kastetti acaba!”
SEÇMEN KÜTÜKLERİ
Umarım hepiniz ‘seçmen kütüklerinizi’ kontrol etmişinizdir. Yoksa hükümet, bir ‘zarfına’
uydurup ‘ağaç vasfını’ yitirmiş ayağıyla, 2B’li, 6831 sayılı ‘Orman Kanunu’ ile oyunuzu
götürebilir! Hatta AKP, kaybedeceği yerlerde, seçmenlerin oy kullanmasını engellemek için,
30 Mart Sabahı, sandıkların konduğu, yıkıma müsait okulları, ‘6306 Sayılı Afet Yasası’
kapsamında ‘riskli bölge’ ilan edebilir! Allah ‘pusulayı’ şaşırtmasın!