KILIÇDAROĞLU DİYARBAKIR'DA ÖZELEŞTİRİ YAPTI
Aramızda sorun var.
Kılıçdaroğlu: Bölgeden oy çıkmadı,o zaman aramızda sorun var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da CHP'nin hala 1930 ve 1940'ların CHP'si olmadığını değiştiklerini belirterek, "CHP'ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum siz sizi savunmayana oy verdiniz. Sınır ötesi parlamentonun yetkisinde. Talimatı kim verdi? Hükümet. Bu açık gerçek ortada dururken biz bölgeden beklediğimiz desteği alamadık. Buraya sitem etmeye ve sitemlerinizi dinlemeye geldik" dedi.
"TIR'LARLA GİDEN SİLAHLAR BİZİM İNSANIMIZA KARŞI DÖNDÜ"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, merkezi Diyarbakır'da bulunan Diyarbakır Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen Tigris Diyalogları toplantısına konuşmacı olarak katıldı. Kılıçdaroğlu'nu Diyarbakır ziyaretinde Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Tekin Bingöl, Emel Yıldırım, ile milletvekilleri Rıza Türmen, Gürkut Acar, İdris Yıldız, Hasan Ören, Candan Yüceer, Levent Gök ve Melda Onur eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümü için ne düşündüklerini ve ne yaptıklarını anlatmak için Diyarbakır'a geldiğini belirterek, "Yeni bir sürecin içindeyiz. Ortadoğu coğrafyasında kan akması içimizi yakıyor. Kan akmasın diye elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Dayatmacı bir kültürü değil, uzlaşması bir kültürü benimseyen bir Cumhurbaşkanı adayından yana tavır almasından, bilgili, birikimli, düzgün, herkesi kucaklayanı koltuğa oturalım. Toplumun birlikteliği açısından çok önemli. Toplum bir barış iradesini göstersin. Geniş büyük bir toplumsal iradesi ortaya koymak zorundayız. İçerde gerilim var, bölgede gerilim var. Gerilimden beslenen bir siyaset anlayışı var. Ülkeyi yöneten kişi, hem barıştan söz edip hem elinde kılıç taşırsa olmaz. Dilinde çözüm, elinde kılıç olmaması lazım. Barış, huzurdan yana bir tavır sergilemek zorundayız. Ortadoğu kan gölü. Bir ülkenin Başbakanı, IŞİD insanları rehin alırken, sessiz kalıyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım. TIR'larla silahla nereye gidiyor düşünmemiz lazım. TIR'larla silahların nereye gittiğini hepimiz biliyoruz. Adımın Kemal olduğunu bildiğim kadar o TIR'larla silah gittiğini biliyorum. O silah döndü bizim insanımıza karşı"dedi.
"SÜRECİN BAŞARISINI DEMOKRASİYİ İÇİNE SİNDİREMEYEN BİRİNE BAĞLAMIŞIZ"
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümüne dair bir süreç yaşadıklarını ifade ederek, "Şöyle bir algı var. Bir yerde genç ölüyor, sesimizi çıkarmayalım. Bu da doğru değil. Ben kimse hayatını kaybetmesin istiyorum. Düşüncesinden dolayı hiç kimse hapse atılmasın istiyorum. Bizim ülkemizde insanlar üçüncü sınıf demokrasiye layıktır diye bir algıyı kabul etmiyorum. Yasamayı arka bahçesi haline getiren, havuz medyası oluşturan anlayışın ülkeye demokrasiyi getirmeyeceğini sizin de bilmenizi isterim. Sürecin başarısını demokrasiyi içine sindirmeyen bir insana bağlamışız. Ne konuşuluyor? Hiç kimse bilmiyor. CHP neden bu konuda çalışmıyor diye bize soruyorsunuz. Bizim sözlerimiz bu bölgede de yeteri kadar yankı bulmuyor"diye konuştu.
"CHP'YE BÖLGEDEN OY ÇIKMADI, O ZAMAN ARAMIZDA SORUN VAR"
Bölgede CHP ile ilgili algıyı da anlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizi hala 1930'ların ve 1940'ların CHP'si gibi görmeyin. Biz de değişiyoruz. yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasiyi, özgürlüğü savunuyoruz. Çağdaş dünya ile bütünleşmek istiyoruz. Eski CHP değil, dünya değişti, biz de değiştik. Madem bir sorun var sorunu oturup el birliği ile çözeceğiz. Bir adam her şeyi ben bilirim derse bilin ki o hiçbir şey bilmiyordur. Her şeyi bilen değil işi uzmanına veren adam önemlidir.12 yılda hangi sorun çözüldü. İşsizlik mi? Kürt sorunu mu? Yoksulluk mu? Beylerin para sorunu çözüldü. Köşe dönme sorunu çözüldü. Bu coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek dedik. Türkiye'nin var olan bütün sorunlarını çözmede kararlıyız. Sen söyledin oyun mu arttı diyorlar. Artmadı bırak o bölgeyi diyorlar. Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için her şeyi yapmaya hazırım. Ya siz beni anlayacaksınız ya da ben sizi. Gerekirse kavga edeceğiz. Biz çözümden yanayız. Birlikten yanayız.Diyelim ki komşunuzda yangın çıktı. Herhalde su ile müdahale edersiniz. Biz elimizde yangın bidonu ile, silahla, El Kaide militanı ile müdahale ediyoruz. Roboski'de bir olay oldu. 34 yurttaşımız öldürüldü. En net olayı takip eden parti CHP'dir. Bizim raporumuzu okumayan varsa lütfen okusun. Her olayı sonuna kadar izledik. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabı sorulmadı. Hesabını sormak isteyen CHP'ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum siz sizi savunmayana oy verdiniz. Sınır ötesi parlamentonun yetkisinde. Talimatı kim verdi? Hükümet. Bu açık gerçek ortada dururken biz bölgeden beklediğimiz desteği alamadık. Buraya sitem etmeye ve sitemlerinizi dinlemeye geldik. Süreçle ilgili yüksek beklenti yaratıldı. Yüksek beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur. Sorunun çözümünde birinci nokta karşılıklı güvendir. Yalan söylemeyen, güvensizlik eksenine oturtulmuş bir sorun çözülmez. Biz ne söylüyorsak beğenir ya da beğenmezsiniz çıkıp kamuoyu önüne çok açık ve net söylüyoruz."
"SÜREÇ YASAL ZEMİNE OTURMALI, SAYDAM OLMALIDIR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümünün siyasi hayatına mal olsada onu göze alacağını belirterek, "Yeter ki bir kişi hayatını kaybetmesin. Ama olmadı. Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz. Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır. Süreç saydam olmalıdır. Elbette birileri karşı çıkabilir. Ama samimi olarak tartışırsak bu sorunu aşabiliriz. Türkiye'nin bu sorunu çözme birikimi var. Sorun tarihsel kökleri olan bir sorun. Yeri ve zamanı geldiğinde biz kendi tarihimizle de yüzleşmeliyiz. Hata olur, eksik olur. Kurumların da hatası olur. Önemli olan hatadan ders alıp onu tekrar etmemektir"dedi.
"DARBE HUKUKUNUN ARKASINA SAKLANANLAR ÜLKEYE DEMOKRASİYE GETİREMEZ"
Kılıçdaroğlu, süreçle ilgili çok yüksek bir beklenti yaratıldığını, eğer bu karşılanmazsa sonunun felaket olacağını ifade ederek, şöyle dedi:
"Moral olarak bölge insanının moralini sıfırlamış olursunuz. Karşılıklı güvensizlik eksenine oturtulan sorun çözülmez. Biz kandırmak istemiyoruz kimseyi. Ama samimi olmak bizim birinci şartımızdır. CHP engel olduğu için bu sorun çözülmüyor diye bir algı var. En saçma düşüncelerden biri. Sen çözdün, getirdin mi biz mi karşı çıktık. Ama biz sadece suçlandık. Türkiye'nin bu sorunu aşma kapasitesi var. Biz oy hesabı yapmadık. sorunu bir başka özelliği de var. Biber gazı, coplar, TOMA'lar bu devlet baskıcı devlettir. Bu anlayışı değiştirmek lazım. Devlet sosyal devlet olmak zorundadır. Baskıcı devlete karşı mücadele edeceğiz. İşkencecileri AKP koruyor. Kim soruşturmasını istiyor CHP, ama bölgedeki algı 1930'lardaki CHP. Huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Devletin görevi huzuru sağlamaktır. Siyaset sorun çözme sanatıdır, ama biz sorun yaratıyoruz, çözmüyoruz. Çözülmesi gereken güncel sorunlarımız var. Hala Kenan Evren kafası var. Darbe hukukunun arkasına saklananlar ülkeye demokrasiyi getiremez."
Daha sonra basına kapalı devam eden toplantıda Kılıçdaroğlu, hem Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile davet edilen gazeteciler Deniz Zeyrek, Murat Yetkin, Şirin Payzın ve Sosyalog Prof.Dr.Rüstem Erkan'ın sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır konuşmasına ilişkin CHP Basın Birimi'nin dağıttığı notlar ise aynen şöyle:
"CHP Lideri Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da ‘TİGRİS Diyalogları’ toplantısında, “Buraya sitem etmeye ve sitemlerinizi dinlemeye geldik. Dünya değişiyor, CHP’de değişiyor. Bizi hala 1930’ların CHP’si gibi görmeyin, yeni şeyler söylüyoruz” dedi.
-“ Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz. Sen söyledin oyun mu arttı diyorlar. Artmadı, bırak o bölgeyi diyorlar. Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için ben her şeyi yapmaya hazırım. Ya siz beni anlayacaksınız, ya da ben sizi. Gerekirse kavga edeceğiz. Ama oturup konuşacağız. Birbirimizi anlayacağız.”
-“Bu sorunun çözümü siyasi hayatıma mal olacaksa onu da göze alırım. Yeter ki bir kişi hayatını kaybetmesin.”
- Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz. Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır”
-“Sorun tarihsel kökleri olan bir sorun. Yeri ve zamanı geldiğinde biz kendi tarihimizle de yüzleşmeliyiz. Hata olur, eksik olur. Kurumların da hatası olur. Önemli olan hatadan ders alıp onu tekrar etmemektir”
-“Roboski’de 34 yurttaşımız öldürüldü. Sınır ötesi operasyon parlamentonun yetkisinde. Öyleyse talimatı hükümet verdi. Bu açık gerçek ortada. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabı sorulmadı. Hesabını sormak isteyen CHP’ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum, siz bize değil, sizi savunmayana oy verdiniz”
-“ 12 yılda hangi sorun çözüldü. İşsizlik mi? Kürt sorunu mu? Yoksulluk mu? Beylerin para sorunu çözüldü. Köşe dönme sorunu çözüldü”
-“Sorunu çöz sana sonsuz kredi dedim. Ben bekledim ki bölgeden Kılıçdaroğlu’na destek çıkacak. Tam bir sessizlik.”
-“Şöyle bir algı da var. AKP sorunu çözecek, CHP karşı. Hayatımda duyduğum en saçma görüşlerden biri bu. Soruyorum, ne yaptık da sorun çözülmedi?”
- “Sanki biz iktidardayız da onlar muhalefette. İktidarda olan sensin. Parlamento’nun yarısından fazlası sende. Sen sorunu çözdün de hayır mı dedik. MİT müsteşarı ile ilgili kanunu 24 saatte geçirirken kimse engel olmuyor da, bu sorunu çözmek için CHP’yi engelmiş gibi gösteriyor. Samimi değiller”
-31 Mayıs 2012’de arkadaşlarım TBMM Başkanı Çiçek’i ziyaret etti. 10 maddelik Kürt sorununun çözümü yönündeki öneriyi Çiçek’e sundular. Akil insanlar heyetini ilk o önerilerde biz sunduk.”
-6 Haziran 2012’de ben vekil arkadaşlarımla Erdoğan’ı ziyaret ettim. Bu işin ucunda ölüm var. İnsanlar ölüyor. Uzlaşma komisyonu kuralım, sorunu çözelim dedim. BDP ve MHP’yi dışarda bırakalım, biz bir araya gelelim dedi. Adı toplumsal uzlaşma. İki önemli faktörü sistemin dışına atarsanız bu sorunu nasıl çözeceksiniz.”
-“5 Mart 2013 Travma yapan isimler değişsin diye, 11 Haziran 2013’de bazı yer isimlerinin değişmesi gerekir diye kanun teklifi verdik. Gereği yapıldı mı? Hayır”
-“Dersim arşivlerini açın dedik. İsteyen gitsen baksın dedik. Gereği şu ana kadar yapılmadı”
-“19 Mart 2013. Diyarbakır Cezaevi’ni en iyi Diyarbakırlılar bilir. Orayı müze yapmak istedik. Kanun teklifini verdik. Erdoğan size geldi dedi ki ‘’Bu cezaevini yıkacağım, daha modern cezaevi yapacağım.’’ Özür dilerim ama Diyarbakırlılar da koşa koşa gidip AKP’ye oy verdiler”
-“ Hapishane vaat edip oy alan bir tek Erdoğan var. Ben bunu içime sindiremiyorum. Sorumlusu sokaktaki yurttaş değil, sorumlu bölgedeki aydınlar. Hiç bunun üzerinde durmadılar”
-“Nevruz’da insanlar bayram kutlayacak. Kanun teklifi verdik. Kabul edildi mi? Hayır.”
-Halepçe katliamının tanınması ile ilgili teklifi biz verdik. Zehirli gaz kullanıldı mı? Evet. Sessiz mi kalacağız? Hayır. Biz gördük o olayı. Biz bölgeden oy mu aldık. Yok efendim. Neden? CHP 1930’ların CHP’si. Halbu ki, 21. Yüzyılda demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyoruz”
-Mayınlı araziler… Temizleyin. Topraksız köylüye verin. İşlesin orayı. Biz önerdik de bölgeden oy mu aldık. Hayır.”
-“Köye dönüşler.. Biz buna da dikkat çektik. Dönüşü insani koşullara indirin. Haklarını verin. İnsanlar köylerine huzur içinde dönsünler. Oturduk kanun teklifimizi hazırladık. 4 Haziran 2013’te TBMM’ye verdik.”
-“Koruculuk bitsin. İnsanlar da devlette başka bir görevde çalışsın. Dünyada bir sosyal devlet yoktur ki sigortasız adam istihdam etsin. Korucuya silah ve maaş veriyorsun, sigorta primini yatırmıyorsun Devlet kayıt dışı adam istihdam eder mi? Etmez. Bu adamlara da yazık.”
-“8 kez faili meçhuller için önerge verdik, AKP reddetti. Ne demek faili meçhule gitti. Analar ağlamasın diyeceksiniz ama öldürülen çocukların faillerini ortaya çıkarmayacaksınız.”
-“İşkence ve işkencecilerin araştırılması için önerge verdik. O da reddedildi. İşkencecileri AKP koruyor, CHP soruşturulmasını istiyor. Bölgedeki algı, 1930’ların CHP’si. Bunlar zaten işkence yapıyor.. Biz uygar bir devleti yeniden inşa etmek istiyoruz.”
-“Bir de çözülmesi gereken güncel sorunlarımız var. 17 maddelik Demokrasi ve Özgürlük Bildirgesi yayınladık Yüzde 10’luk seçim barajı yüzde 3’e düşsün dedik. İsterseniz yüzde 0’a indir. 12 Eylül darbecileri bu yasayı çıkardı. Hala duruyor. Darbe hukukunun arkasına saklanan kişiler ülkeye demokrasiyi getiremezler”
-22 Mayıs 2012’de dil yasakları için kanun teklifi verdik. Dil yasağı mı olur Allah aşkına”
-“Hazine yardımı. Hangi parti yüzde kaç oy almışsa o oranda yardım almalı. O yüksek oy almış, yüksek pay alabilir. Ama yüzde bir oy alanda yardım almalı.”
-“İfade özgürlüğünün tam sağlanması için teklif verdik. Kişinin düşüncesinden dolayı hapse atılması demokrasi ayıbıdır.”
-“Toplantı ve gösteri yürüyüşleri. Askerin çıkardığı Anayasa. Önceden izin almadan silahsız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılır. Sıkıysa yap. Kıyamet kopar. TOMA, cop, gaz gelir. Kalksın diye biz önerdik.”
-“Orantısız güç kullanımı. Sade vatandaş elinde pankart. Öbür tarafta da cop, gaz, TOMA… 2007’den bu yana orantısız güç yüzünden 163 yurttaşımız öldü. 14-15 yaşındaki çocuğu öldüreceksin, miting meydanlarında yuhalatacaksın. Sonrada biz bundan demokrasi bekleyeceğiz. Niye birbirimizi kandırıyoruz”
-“29 Nisan 2013’te biber gazının yasaklanması için teklif verdik”
-“Özel Yetkili Mahkemeler kalksın diye teklif verdik. Belediye başkanlarının kelepçeli fotoğraflarına en net tepkiyi verdim. Doğru değil dedim. İktidarın sopası olan ÖYM’ler tutukladı bunları. Sonra kaldırdılar. 17 Aralık olayları oldu, ucu kendilerine dokununca ÖYM’lerin ellerindeki görevleri de aldılar”
-Uzun tutukluluk ve cezaevleri. Adamı yıllarca hapse atıyorsunuz. Sonra beraat ediyor. Faturayı kim ödeyecek. Adam beraat ettiğine seviniyor. Demokratik ülkelerde ‘sen bu adamı yıllarca neden içerde tutuyorsun’ diye hesap sorarlar”
-“20 Ocak 2012’de teklif verdik. nefret suçunun zaman aşımı olmaz. Hesabını vermek zorunda. Yaradılanı yaratandan ötürü seviyoruz. İyi ya o zaman. Nefret suçunu neden işliyorsun.
-“Van’da deprem oldu. Afet bölgesi ilan edilsin dedik, ama kabul edilmedi”
-“Yerel yönetimlerin güçlenmesinden yanayız. Hakkari’de Yerel yönetimler özerklik şartı uygulansın dedim. Kıyamet koptu. Ülkeyi bölmek istiyorsun falan. Sadece Hakkari için değil ki İzmir için de geçerli. Yerelde daha güçlü yönetim istemiyor muyuz.?”
-“Taksim’deki parkın kararını Ankara veriyor. Parkı kaldırın AVM yapın diye. Gençler de isyan etti. Yerel yönetim özerklik şartı olsa kararı belediye verecekti.”
-“Türkiye Belediye Başkanlığını kurdular. İstediği alanda istediği imar değişikliğini yapabiliyor. O zaman bu belediye başkanlarını neden seçtik. Erdoğan ne diyordu? Kupon arazi satılırken haberim olsun. Yürütmeye meraklı ya.”
-“Biz dedik ki, kendi kararlarını bir kent kendisi almalı. Bunu söylediğinde bölgeden çıkıp biri ‘Helal olsun Kılıçdaroğlu’ desin. Tık yok. Oylar koşa koşa AKP’ye..”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da TİGRİS diyalogları toplantısında, “Benim söylediklerim sizi tatmin etmeyebilir. Eksik bulabilirsiniz. Ben sizi dinlemeye hazırım. Sorunlarınızı getirdiniz de dinlemedim mi?” diye sordu ve görüşlerini şöyle açıkladı;…/….
CHP Lideri Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da, "TİGRİS Diyalogları" toplantısında, “Hem barıştan söz edip, hem kılıç taşınmaz. Sürecin başarısını demokrasiyi içine sindirmeyen bir insana bağlamışız ” dedi.
-“Süreçle ilgili yüksek beklenti yaratıldı. Yüksek beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur”
-“İçerde gerilim var, bölgede gerilim var. Gerilimden beslenen bir siyaset anlayışı var.
Ülkeyi yöneten kişi hem barıştan söz edip hem kılıç taşırsa olmaz. Barıştan yana, huzurdan yana bir tavır sergilemek zorundayız”
-“Bu ülke kavgadan çok çekti. Herkesi kucaklayan, güzel dil kullanan birini cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtalım”
-“Yeni bir sürecin içindeyiz. Dayatmacı olmayan bir cumhurbaşkanı adayından yana tavır almanızı çok isterim.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Emel Yıldırım, Tekin Bingöl ve Sezgin Tanrıkulu, çok sayıda CHP Milletvekili ve PM üyesiyle Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin düzenlediği "TİGRİS Diyalogları" toplantısı için Diyarbakır'a geldi ve toplantının basına kapalı bölümünden önce yaklaşık bir saat çok büyük ilgiyle dinlenen bir konuşma yaptı
Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle ;
Genel Başkan Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da, “Diyelim ki, komşunuzda yangın çıktı. Herhalde su ile müdahale edersiniz” dedi ve AKP’nin yangına yangın bidonu ile, silahla, El Kaide militanı ile müdahale ettiğini söyledi.
-“TIR’larla silahlar nereye gidiyor? Adımın Kemal olduğunu bildiğim kadar o TIR’larla silah gittiğini biliyorum. O silah döndü bizim insanımıza karşı”
-“ IŞİD açıkça insanları rehin alırken R.T.Erdoğan sessiz kalıyorsa, basında yer almasın diye yasak kararı çıkarıyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım”
-“Bir süreç yaşıyoruz şöyle bir algı var. Bir yerde genç ölüyor, sesimizi çıkarmayalım. Bu doğru değil. Ben kimse hayatını kaybetmesin, düşüncesinden dolayı hiç kimse hapse atılmasın istiyorum”
-“Yasamayı arka bahçesi haline getiren, havuz medyası oluşturan anlayışın ülkeye demokrasiyi getirmeyeceğini sizin de bilmenizi isterim”
Kaynak: