Bülent Esinoğlu
Kamusal alanın yeniden feodalleştirilmesi…
Laikliği savunamayan bir siyasi parti, bağımsızlığı hiç savunamaz.
AKP iktidarı, siyasi tahakkümünü artırmak ve ideolojisinin gereğini yerine getirmek için, türbanı yeniden gündem yaptırdı.
Sessiz devrim yaptık diyorlar, oysa kamusal alanı yeniden feodal ilişkiler ve semboller ile inşa ediyorlar.
Devrimler geçmişten beslenmez, onun hayat pınarı gelecektir.
Devrim eskiyi devirmek, yerine yenisini inşa etmektir.
Kadını örtünmeye zorlamakla devrim olmaz.
Meclise bir ay önce türbansız gelen vekilin, bu gün türbanla gelmesi devrim değildir.
Simgelerle gericiliğin inşasıdır.
Mecliste yaşanan türban operasyonu; siyasi bir operasyondur.
Görünürlülüğü yönetmeye yöneliktir.
Türbanı meclise çağırmak, geçmişin ruhlarını çağırmaktır.
Kendinden önce geleni hain ilan ederek, metalaştırılmış sembolik biçimleri(türbanı) gündeme taşıyarak yol almak…
Güç ve tahakküm ilişkisini anlamlandırmak için, türbanın Meclise sokulması; siyasi bir harekettir.
Din ile ilgisi yoktur. Özgürlük hiç değildir.
CHP’de türbana yol vererek, polemikçi siyasetinin bir devamını gerçekleştirmiş oldu.
Kendisi ve varlığı ile çelişen bir siyaset izledi.
Laikliği savunamayan bir siyasi parti, bağımsızlığı hiç savunamaz.
Her düşüncenin tarih içinde konumlandığını bilmeliyiz.
Laiklik de, aydınlanmanın bir unsuru olarak tarihteki yerini almıştır.
Bu gün halkın laikliğine karşı açılan savaş, aslında halkın özgürlüğüne karşı açılmış bir savaştır.
Gericiliğin özgürleşmesi, insanlığın gerileşmesi, gericileşmesi anlamındadır.
Medyanın halkın üzerine uyguladığı güç sayesinde aldıkları yol, karanlığın yoludur.
Çarşafın yoludur.
Türbanın Mecliste olması demek; çarşafın yolunun biraz daha açılacağı anlamındadır.
Aydınlanma, direnme ve boyunduruğa karşı çıkmaktır.
Hayatın anlamı da, direnmede ve mücadelede vardır.