İŞTE ALMANLARIN İSTEDİĞİ ABD BAŞKANI
Almanya’da yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, Almanlar'ın yüzde 74’ü ABD seçimlerinde Demokrat Parti’nin aday adayı...
Almanya’da yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, Almanlar'ın yüzde 74’ü ABD seçimlerinde Demokrat Parti’nin aday adayı Hillary Clinton’ı başkan olarak görmek istiyor.
ABD’de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimine siyasi partilerin hangi adayla katılacaklarını belirleyecek eyaletlerdeki ön seçimler bugün başlıyor. Ön seçim döneminin tamamlanacağı 7 Haziran’a kadar partilerin başkan aday adayları büyük ölçüde netleşmiş olacak, ardından Cumhuriyetçiler 18 Temmuz’da, Demokratlar ise 25 Temmuz'da yapacakları kurultaylarla adaylarını resmen duyuracak.
Önümüzdeki aylarda maraton gibi geçecek ön seçim dönemi Almanya’dan da ilgiyle izleniyor.
Bild gazetesi tarafından yapılan kamuoyu yoklamasına göre, Almanların arzuladığı başkan adayı şimdiden belli. Araştırma, Almanların yüzde 74’le büyük çoğunluğunun Demokrat Parti’den eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’u başkan olarak görmek istediğini ortaya koydu.
Cumhuriyetçi Parti’nin aday adayları arasında ise, emlak zengini iş adamı Donald Trump’ı ABD Başkanı olarak görmek isteyen Almanların oranı yüzde 8.
Alman basınında kamuoyu araştırmasının sonucu ile ilgili çıkan yorumlarda Clinton’a olan destek, eski ABD Başkanı Bill Clinton'un eşi olarak daha iyi tanınması, polemikleriyle adından bahsettiren Donald Trump’ın ise Alman kamuoyu için “kuşkuyla yaklaşılan bir isim” olmasıyla gerekçelendiriliyor.
Almanya’da Demokratlara destek bir “gelenek”
Alman kamuoyunun daha önceki seçimlerde deDemokratların adaylarını tercih ettikleri biliniyor. Nitekim 2008 ve 2012’deki Amerikan başkanlık seçimleri öncesinde Barack Obama’nın uluslararası kamuoyundan en çok destek aldığı ülkelerin başında Almanya geldi.
Siyaset uzmanları Almanya’daki bu “geleneği”, Demokrat Parti’den eski Başkan John F. Kennedy’nin Berlin Duvarı’nın dikilmesinden kısa bir süre sonra 1963 yılında Berlin’e gelerek yaptığı konuşma ve gösterdiği angajmanın yarattığı ve unutulmayan atmosferle ilişkilendiriyorlar.
Bunun yanında Almanya’da derin iz bırakan 68 gençlik hareketinin de, Vietnam Savaşı’ndan Cumhuriyetçileri sorumlu tuttuğu, aynı şekilde 1990’lı ve 2000’li yıllardaki Irak Savaşları’nın da Alman kamuoyu tarafından Cumhuriyetçilerin sorumluluğu altında değerlendirildiği şeklinde görüşler ağır basıyor.
Bu arada gazetelerde Amerika’daki kamuoyu araştırmaları ile bağlantılı çıkan yorumlarda, Cumhuriyetçi Parti'den aday adayı Trump'a olan desteğin artması, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki sağ popülist parti ve politikacıların zafer serisi kapsamında değerlendiriliyor ve mülteci kriziyle de bağlantılı dünya çapında sağ siyasi görüşlere desteğin çoğaldığı öne sürülüyor.
Başbakan Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in adayların kesinleşmesine kadar konuyla ilgili açıklama ve değerlendirme yapması beklenmiyor. Merkel’in, 2008 seçimleri öncesinde, o dönemde aday olan Barack Obama’yı Berlin’de kabul etmeyi reddetmesi politik bir tavır olarak nitelenmişti.
Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 2014’de çıkan ‘Kararlar’ adlı kitabında, Merkel'e olan hayranlığını anlatmış, Merkel’in Avrupa'nın ‘erkekler kulübünde’ sesini duyurmasını övmüştü.
TTIP’de ilerleme yeni başkana kadar zor
Öte yandan, Berlin’deki siyasi gözlemciler, Avrupa Birliği ile ABD arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması TTIP müzakerelerinde yeni başkan seçilip, koltuğuna oturuncaya kadar ilerleme kaydedilemeyeceğini düşünüyor. Taraflar anlaşmanın 2015’de ya da en geç 2016’da imzalanmasını hedefliyordu, ancak birçok ekonomik ve hukuki sorunun çatışması nedeniyle bu konuda ilerleme olmadı.
Konunun Başkan Obama'nın nisan ayı sonunda dünyanın en önemli teknolojik etkinliklerinden biri olan Hannover Fuarı’na yapacağı ziyarette ve Angela Merkel’le görüşmesinde gündeme geleceği tahmin ediliyor.
800 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesini oluşturacak anlaşma AB için yıllık 120 milyar Euroluk ekonomik büyüme ve yaklaşık 400 binlik ek istihdam anlamına geliyor.
Kaynak: