HÜSEYİN ÇELİK ERDOĞAN'I YİNE BOMBALADI

HÜSEYİN ÇELİK ERDOĞAN'I YİNE BOMBALADI

AKP'nin Eski Milli Eğitim bakanı ve Eski sözcüsü Hüseyin Çelik Erdoğan'a yönelik eleştirilerinin belkide en ağır olanını isim vermeden yaptı.

AKP’li eski Bakan Hüseyin Çelik resmi sitesinden kaleme aldığı yazıyla hükümete çok sert yüklendi. Çelik yazısında Emevi dönemine gönderme yaparak, “‘sabır’ çoğunlukla yöneten elitler tarafından anlamından ve bağlamından saptırılarak kitleleri susturma ve sindirme aracı olarak kullanılmıştır.” ifadelerini kullandı.

ALGI OPERASYONUDUR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin Cemaat’e yönelik ifadelerine de sert çıkan Hüseyin Çelik, “Haksızlığa uğrayan insanların hakkını savunmak, onlarla aynileşmeyi de gerektirmez. Olup bitenlere karşı duruş sergileyenlerin, ortaya karşıt görüş koyan herkesin “hain“, “terör yandaşı“, “paralelci“, “yabancı güçlerin maşası” gibi yaftalarla yaftalanması, itibarsızlaştırmaya yönelik bir algı operasyonudur." ifadelerini kullandı.

HAYRA ALAMET DEĞİLDİR

“Bu durum, hiç de hayra alamet değildir.” diyen Hüseyin Çelik, “Şirin görünmek için öksürüklerimizde bile musiki makamları arayanlar, uyarıcı, tamamlayıcı ve yol gösterici olamazlar” ifadeleriyle hükümete yüklenmeyi sürdürdü. Çelik’in yazısının ilgili bölümü şöyle:

KİTLELERİ SUSTURMAK

“Emevilerle beraber, saltanatla yönetilen müslüman topluluklarda, İslâm’ın esas aldığı “sabır” çoğunlukla yöneten elitler tarafından anlamından ve bağlamından saptırılarak kitleleri susturma ve sindirme aracı olarak kullanılmıştır. Halbuki, Allah, insanların canını, malını ve ırzını kutsal saymış ve bunları korumak ise farz kılınmıştır. Bunlara saldırı olduğu zaman susmak, sineye çekmek yani bu konuda sabır göstermek sabrın haram olan kısmındandır. Yaygın bilinen şekliyle “ırz” sadece insanın cinsî varlığını değil, insanın bütün manevi varlığını, yani şeref, haysiyet, hürriyet ve bir bütün olarak şahsiyetini ifade etmektedir.

HERKESİ HAİN İLAN EDEREK

Haksızlığa uğrayan insanların hakkını savunmak, onlarla aynileşmeyi de gerektirmez. Olup bitenlere karşı duruş sergileyenlerin, ortaya karşıt görüş koyan herkesin “hain“, “terör yandaşı“, “paralelci“, “yabancı güçlerin maşası” gibi yaftalarla yaftalanması, itibarsızlaştırmaya yönelik bir algı operasyonudur. Ve bu durum, hiç de hayra alamet değildir. Konuşan bir toplumda sosyal ve siyasî patlamalar olmaz. Esasen susan veya susturulan toplumlarda patlama olur. Fikir sıkışması gaz sıkışmasından daha tehlikelidir. Fikirlerde isabet olur veya olmaz, bilenlerin konuşması, yönetenler açısından da büyük bir şanstır. Şirin görünmek için öksürüklerimizde bile musiki makamları arayanlar, uyarıcı, tamamlayıcı ve yol gösterici olamazlar.”

SUSMA PISMA

Hüseyin Çelik, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetine yönelik eleştirilerine devam edeceğini, “İtidale, teenniye, yumuşak sözle uyarıya, yapıcı eleştiriye, nezâket ve zerâfetten zerre kadar taviz vermemeye, özetle müspet hareket etmeye sonuna kadar ‘evet’ ama susmaya, pısmaya, kaba söze, küfre, hakârete, şiddete, seyirci kalmaya, ‘bana nasılsa dokunmuyor, bana ne’ demeye sonuna kadar ‘hayır’ demeliyiz.” şeklindeki ifadeleriyle belirtti.


 
İşte yazısının ilgili bölümü:

“Elbette kanunların suç saydığı fiilleri kim işlemişse işlesin, adil işleyen yargı onun yakasına yapışsın. Hak yerini bulsun. Ama ne kadar rahatsız edici olursa olsun, sadece düşünceyi serdetme, insanların mahkeme kapılarında sürünmesine sebep olmasın. Unutmayalım ki, biz AK Parti’yi kurarken medya ve düşünce özgürlüğünde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesini esas almıştık. Ki bu madde, prensiplere bağlanması halinde ülkelerin milli bütünlüğü ve güvenliği açısından sınırlılıklar getirilmesine de imkan veriyor. Yani sınırları geniş tutulan özgürlükle, sorumluluk ortadan kaldırılmıyor. Esas sıkıntı, keyfiliklerin ve kişiden kişiye değişen yorumlarla insanların mağdur edilmesidir. Milli Güvenlikle özgürlük dengesi, başından beri AK Parti hükümetlerinin çok hassasiyet gösterdiği konular olmuştur. O halde, AK Parti’nin kuruluşundaki prensiplerden sapmalara müsaade edilmesin.

İtidale, teenniye, yumuşak sözle uyarıya, yapıcı eleştiriye, nezâket ve zerâfetten zerre kadar taviz vermemeye, özetle müspet hareket etmeye sonuna kadar “evet” ama susmaya, pısmaya, kaba söze, küfre, hakârete, şiddete, seyirci kalmaya, “bana nasılsa dokunmuyor, bana ne“demeye sonuna kadar “hayır” demeliyiz.”

Kaynak:Haber Kaynağı