Hukukçular: 'Bize göre tek mahkumiyet var...'

Hukukçular: 'Bize göre tek mahkumiyet var...'

Ergenekon karar duruşmasında mahkeme heyetinin hükmü açıklamaya başlamasıyla birlikte içlerinde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın da bulunduğu bir grup avukat salonu terk etti. Çıkışta gazetecilere karar hakkındaki görüşlerini bildiren Feyzioğlu ve Kocasakal sert konuştu.

TEK BİR MAHKUMİYET VAR

Feyzioğlu'nun açıklamaları şöyle: "Aslında 6 yıldır süren eziyetin başka bir aşamasına geçilmişti. Özel görevli mahkeme bugün her noktada görevini kendi belirlediği şekilde yaptı. Bize göre bir tek mahkumiyet vardır. Özel yetkili mahkeme bu hükmüyle kendini milletin vicdanında mahkum etmiştir. Bunun dışında bir mahkumiyeti biz duymadık, dinlemedik ve yapılanları daha fazla görmemek ve reddettiğimizi topluca bildirmek üzere bütün avukatlarda biraz önce dışarı çıktık. Mahkeme hükmünü okumaya başlamıştı." dedi.

Bir gazetecinin, "Yani protesto mu ettiniz?" sorusunu ise "
Evet, biz yargılamanın sürecini de avukatlara yapılanları da adil yargılama hakkının yurttaşların en temel haklarının da ellerinden alınmasını sonuna protesto ediyoruz. Millet adına yargılama yapmak zorunda olan mahkeme özel görevli statüsünde görevinin gereğini yapmıştır. Tevhim edilen hüküm tarafımızdan kabul edilmemiştir" diyerek yanıtladı.

Mahkemeyi izlemek ve sanıklara destek vermek için Silivri'ye doğru akın eden halka uygulanan şiddete ve m
ahkeme başkanı tarafından yapılan "DHKP-C terör örgütünün tehdidinden dolayı olağanüstü güvenlik önlemleri alındığına" dair açıklamasına da değinen Feyzioğlu; "Bunların tamamı yapılan büyük saygısızlığa mazeret üretme çabasıdır. Ve kapıdan girerken avukatları ayakkabılarını çıkar, kemerini çıkar diye saygısızlıklalar başlamıştır. Elbette ayakkabımızı çıkarmadık, kemerimizi çıkarmadık. Çünkü biz avukatız. Bu yargılamanın başından sonuna kadar Türkiye'de avukatlar, avukatlığını ne olduğunu sadece Türkiye'ye değil tüm dünyaya göstermiştir. Bu mesleğin mensubu olduğu için bir kez daha gurur duyuyorum. Topluca terk ettik" diye konuştu.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise; "Mahkeme hükmünü açıklamaya başladı. Ama ben buna hüküm diyemiyorum. Türk milleti adına karar verdiğini söyleyerek başladı. Türk milleti kararını çoktan verdi. Siz Türk milleti adına Türk milletinden bir davayı saklayarak kaçırarak karar veremezsiniz. Başından itibaren bu mahkeme hiçbir usül kuralına uymadı. Bir mahkeme düşünün ki, sanıklarla plomiğe girsin. Bir mahkeme düşünün ki, avukatlarla müdafileriyle tartışmaya girsin savunmaları kısıtlasın duruşmadan çıkarsın. Bir mahkeme duşünün ki, gizli tanıkları kadrolu bir elemanmış gibi görüp saatlerce konuşturup buna karşı avukatlara söz vermesin. Müzakere hüküm bunlar hiç bir anlam ifade etmiyor. Adil bir yargılama yapılmadı. Adil olmayan bir yargılamadan adil bir sonuç çıkmaz. Bu bir yargılama bir muhakeme değildir" açıklamasında bulundu.

Kocasakal sözlerine dava süresince olanları anlatarak devam etti: "Buradaki muameleyi söyleyeyim size. Sabah kaç tane barikattan geçerek avukatlar içeri alınıyor ve aranmaya çalışılarak. İçeri giriliyor saat 9'daki duruşmasına heyet lütfedip 3.5 saat sonra geliyor. Hüküm açıklanırken jandarma bizim önümüz dahil 4 bir tarafımızı çift sıra halinde çeviriyor. Ne siz heyeti görebiliyorsunuz ne sanıkları görebiliyorsunuz. Biz sanıkların üzerine atlayacağız sanıklar mı bizim üzerimize atlayacak. Bu hüküm çoktan verilmiş. Dolayısıyla müzekere, değerlendirme, vesaire bizim için bir şey ifade etmiyor." 


KİMDEN NEYİ KAÇIRIYORSUNUZ?

Bu karar Türk milleti adına verilmiş bir karar değil. Kimden neyi kaçırıyorsunuz. Bu yargılama tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Türk milleti adına verilmiş bir karar olarak da kabul etmiyorum. Biz bu uygulamayı içimize sindiremedik duruşmayı terk ettik. Özellikle baro başkanları, barolar birliğimiz bunu içimize sindiremedik. Çok daha önceden verilmiş bir karar sadece burada açıklanıyor. Eğer bunu Türk milletinden kaçırmayacaklarsa CMK 182'inci madde bu yargılamaların televizyon kanallarından canlı yayınlanması için yasal dayanaktı. Bu Guantanamo dışında bir cezaevi yerleşkesi içinde bir mahkeme görmedim. Tarlalarda insan kovalıyordu jandarma. Böyle bir yargılama dünya tarihinde görülmüş müdür? Hitler döneminde de birtakım yargılamalar yapılmıştı. O kararları veren yargıçların adını hatırlayan var mı? Platon'u yargılayan yargıçların adını hatırlayan var mı? Platon nasıl hatırlanıyor bunu herkes biliyor. Kürsüde 3 ya da 5 ya da 6 tane cübbe giymiş insanın oturması o yapıyı mahkeme kılmaz, süreci de yargılama kılmaz. Bu yargılamalar bir projenin ürünüdür. Bugün hukuk bir silah gibi kullanılmaktadır. Bugün mahkeme kendisi ile ilgili bir karar verdi, kendisiyle ilgili bir hüküm verdi. Bakın her şeyden kaçabilirsiniz. Çocuklarınızın gözünden, kendi vicdanınızdan tarihin yargısından kaçamazsınız. Hukuk bugün bu hesabı soramasa dahi yarın birgün bu hesabı sorar. Tarihe hepimiz tanıklık ettik. Dünyanın en büyük hukuksuzlarından bu süreçten bir tanesine tanıklık ettik. İşin garibi bu kadar hukuksuzluklarla dolu bir yargılamaya daha doğrusu yargılamamaya ancak böyle bir hukuksuz son yakışırdı. Yakışanı yaptılar. Ben burada kahramanca görev yapan o meslektaşlarımın alnından öpüyorum meslektaşlarımızla gurur duyuyorum. Gerçekten bir destan yazıldıysa bu destanı bu meslektaşlarımız yazdı." diye konuştu.