HUKUK DİYOR: ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI OLAMAZ!
Başbakanlık’tan ayrılmadan Cumhurbaşkanlığı’na adaylık mümkün mü?
Türkiye bu konuyu tartışıyor. Erdoğan başbakan olarak cumhurbaşkanlığına aday olabilir mi? Mantık olamaz dese de, kanunlarda açık bir hüküm olmadığı söyleniyor. Hatta Hüseyin Çelik ‘boşuna beklemeyin başbakan istifa etmeyecek’ açıklamasını yaptı.
Peki, gerçekten kanunlar ne diyor? Şayet hukukta bir boşluk varsa, bu boşluk nasıl yorumlanmalı? Bu konuda Bugün yazarı Gültekin Avcı, hukukçu kimliğiyle bir yazı kaleme almış. ‘Başbakan çekilmiş sayılır’ başlıklı bugünkü yazısını, konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için paylaşıyoruz:
BAŞBAKAN ÇEKİLMİŞ SAYILIR
CHP, Erdoğan’ın Başbakanlık’tan ayrılmadan cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı YSK’ya başvurdu.
Gerçekten Başbakanlık’tan ayrılmadan Cumhurbaşkanlığı’na adaylık mümkün mü düşünelim.
Çünkü eskisi gibi parlamento seçmiyor cumhurbaşkanını, ilk defa halk seçecek.
Mevcut hukuk metinlerine bakıldığında bunun mümkün olmadığı görülüyor.
YSK genelgesini bir tarafa bırakarak, konuyla ilgili hüküm ifade eden üst hukuk metinlerine bakalım:
1- 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 11. maddesi
2- Anayasa’nın eşitliği düzenleyen 10. maddesi ve seçme hakkını düzenleyen 67. maddesi ve (kıyas yoluyla) milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesi
3- AİHS’nin eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. maddesi.
Özellikle Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nda, adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi başlıklı 11. maddesinde Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak meslek grupları ayrıntılı olarak sayılmış durumda.
Ve önemli ayrıntı şu ki, Başbakan için ayrı bir açıklama veya istisna öngörülmemiştir.
Lakin kanunun Başbakan’la ilgili bir hüküm öngörmemesi düşünülemez.
Hüküm olmasa bile böyle bir boşluğun hukuk ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde yorumlanması ve kullanılması evrensel hukuk normları gereği kabul edilemez.
Seçime girmesi mümkün değil
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 11. maddesinde Başbakan’ın yer aldığı meslek grubu “yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri”dir.
Aynı cümle Anayasa’nın 76. maddesinde milletvekili seçimi için de mevcuttur.
“…Yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri”
Kanun ve Anayasa’daki ifade tamamen aynı.
Başbakanlar kuşkusuz kamu görevlileridirler.
Hatta Ceza Kanunu açısından memur sayılırlar.
İşte Başbakan açısından Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu ile Anayasa’daki kritik ve hayati cümle şudur:
“Yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri”
Bu gruptaki kamu görevlileri için kanun ve Anayasa’nın öngördüğü sonuçlar ise şöyle:
1- Aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılırlar. (Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu 11/1)
2- Görevlerinden çekilmedikçe aday olamazlar. (Anayasa 76/son)
Yani Erdoğan’ın Başbakan sıfatıyla “fırsat eşitliği”ne aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi mümkün değildir.
AİHS 14. madde ve Anayasa’nın eşitlik ilkesi dikkate alındığında; Erdoğan’ın Başbakan olarak Köşk seçimlerine girmesi cumhurbaşkanı adayları açısından ciddi bir eşitsizlik doğurduğu gibi, vatandaşların seçme hakkını da hukuksuz bir şekilde kısıtlamakta ve eşitsizliğe sevk etmektedir.
Bu minvalde diğer cumhurbaşkanı adaylarının YSK’yı bile aracı kılmadan doğrudan “bireysel hak ihlali” sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi mümkündür.
Önemle söylemeliyim ki, bu bireysel hak ihlali Erdoğan dışındaki adaylara oy vermeyi düşünen vatandaşlar için de söz konusu olacaktır.
Bu halde Selahattin Demirtaş veya Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermeyi düşünen kitlelerin de doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurması doğaldır.
Köşk seçim sürecinde işleyiş böyle giderse, hukuki tablo şunları gösterir:
1- Aday listesinin kesinleştiği tarih olan 11 Temmuz itibariyle Erdoğan Başbakanlık’tan çekilmiş sayılır. Kanun ve Anayasa’ya göre bu tarihten itibaren Başbakanlık koltuğu otomatik olarak boşalmaktadır.
2- Erdoğan’ın Başbakanlık görevinin devam ettiği kabul edilirse, Anayasa 76. maddeye göre bu defa Cumhurbaşkanlığı adaylığı geçersizdir. Zira Başbakanlık’tan çekilmeden cumhurbaşkanı adayı olması mümkün değil.
Şu an işleyen mevcut Köşk seçim süreci hukuksuz ve kanunsuzdur.
Bu iki hali YSK tespit etmezse, Anayasa Mahkemesi tespit etmek zorundadır.
Önemli bir husus ise, bireysel hak ihlali açısından tabloya bakıldığında YSK’yı aracı kılmadan doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne gitmenin mümkün olmasıdır.
Zira YSK bir yargı makamı değildir.
Belirttiğim hukuk kurallarına aykırı şekilde 1 gün bile cumhurbaşkanı adaylığı yapmak (ki Erdoğan yapıyor), kimsenin hayal etmediği sonuçları da doğurabilir. Mevcut seçim sürecinin iptal edilip, yeni bir hukuki ve eşit sürecin başlatılması gibi.
Zira Köşk seçimleri süreci, Erdoğan dışı adaylar açısından zaten eşitsiz, hukuksuz ve hak ihlali doğuracak şekilde başlamış ve hâlâ da öyle devam etmektedir.
1 gün bile böyle devam etmesi sürecin şaibe ve hukuksuzluğuna hükmetmek için kâfidir.
Hukuka aykırı işleyen Köşk seçimi süreci böyle işleyip sonrasında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hak ihlali sebebiyle geçersizliği/iptali mümkün mü?
Normal şartlar altında bu da mümkün.
Kaynak: