Ernest Hemingay’i hemen herkes tanır. “Silahlara Veda”, “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”, “İhtiyar Adam ve Deniz,” “50 Bin Dolar” gibi onlarca romanıyla 1954 Nobel Edebiyat Ödülü’nü de almış Amerikalı yazar…

Şu sıralarda sinemalarda büyük aşk yaşadığı gazeteci Martin Gellhorn’un anlatısından yola çıkılarak çekilen “Gellhorn & Hemingway” filmi gösteriliyor. Film, Hemingway’ın nasıl hırçın ve kabına sığmaz bir adam olduğunu gösteren bir film. Diyaloglar özellikle çok başarılı.

Hemingway, herkesin de bildiği gibi, Küba lideri Fidel Castro ile yakın dosttu. Hemingway Fince Vigia’da bir ev satın almış ve “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” ve “İhtiyar Adam ve Deniz” kitaplarını burada yazmıştı.

Şimdi bu evde yaşadıkları, el yazmaları, kişisel eşyaları dijital kopyalar halinde Boston’da sergilenmeye başlanmış.
Eserlerin sayısının iki binin üzerinde olduğu belirtiliyor.

Hemingway’in hayatına son vermesi de trajik bir olaydır. Bir yazarın, yaşamının en verimli çağında, 61 yaşında kendi canına kıymasının bir tek nedeni olabilir, zaten öleceğini bilmesi. Hemingway’in romanlarının hiçbirinde intihar yoktur, ama tüm romanları ölüm üzerine kurguludur.
Dünya edebiyatının bu devini biraz daha yakından tanımak için onun kitaplarını okumak kadar, hayatını anlatan biyografilere ve filmlere de bakmak gerek. Gellhorn ve Hemingway ile başlanabilir.

Belki bir gün bizim ülkemizde de sanatçılara değer verilir ve onların eserleri de bir yerlerde dijital veya değil sergilenir.