Maden kazalarında, son 73 yılda 3 bini aşkın işçi can vermiş.

Ölenler arasında maden sahiplerinin çocuğu var mı?

Son 30 yılda Güneydoğuya gidip de dönemeyen çocuklarımızın sayısı 6 bine yaklaştı. 

İçlerinde bir tane general çocuğu, bürokrat çocuğu, zengin çocuğu var mı?

Kurşunu icat eden gavur öyle yapmış ki, zengini pas geçiyor lanet.

Bu yıl, ilk sekiz ayda 20 iş kolunda 1269 işçi ölmüş. Asansör kazasını da eklersek 1279.

Yaşamını yitirenler arasında milletin a… koyanların çocukları var mı?

Her ne hikmetse yaşamını yitirenler hep yoksullar.

Lakin madalyonun bir de öteki yüzü var.

Evet, ölmeye ölüyoruz ama biz yoksullar güzel ölüyoruz.

Saptamayı Zonguldak’ta ölen 30 madenci için Ömer Dinçer yapmıştı. Şimdi İstanbul Valisi de onu destekleyen açıklamalar yaparak yüreklerimize su serpiyor. Çocuklarımız güzel öldüğü için mutlu oluyoruz.

Kaldı ki şehitlik mertebesine ulaşılması da kıvanç duyulması gereken bir olaydır.

Gerçi Türk Dil Kurumu, şehit düşmeyi “Ülkesi, ülküsü ya da inancı uğrunda savaşırken ölmek”, diye tanımlamış ama biliyorsunuz özellikle AKP iktidarıyla birlikte bütün kavramlar evrildi.

Şimdi kamuoyunda infial uyandıran kalabalık ölümlerde yaşamını yitirenlere şehit diyorlar. 3-5 ölümlü kazalarda yaşamını yitirenler şehitten sayılmadığı gibi haberlere bile yansımıyor.

Denk getirip, toplu ölümlerle birlikte öteki tarafa kapağı atmanın bir yolunu bulmak lazım.

Kaldı ki toplu olmayınca güzel ölemiyorsun.

Güzel bir şekilde ölüp şehit düşmedikten sonra ben ne yapayım öyle ölümü!