Balyoz davasında tutuklananların yaşamış olduğu hukuksuzluklara ilişkin hazırladığı “Balyoz Kumpası” adlı raporu açıklayan CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’le ilgili çok tartışılacak iddialarda bulundular. Komisyon üyesi CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, dava nedeniyle yargılanan subaylara önce “Hiç merak etmeyin, bu konuyu kendi yöntemlerimle çözeceğim” diyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in daha sonra ise “Başbakan benim hulus ve saffetimden yararlandı” mesajı gönderdiği iddiasında bulundu. Komisyon raporunda Balyoz davası, “Türkiye’nin Dreyfus davası” olarak nitelendirildi.

CHP Cezaevi Komisyonu üyeleri Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, 365 kişinin yargılandığı Balyoz davası mağdurları ile yüz yüze yaptıkları görüşmeler ve dava dosyasında ulaştıkları bilgiler ve dava sürecinde yaşananları içeren “Balyoz Kumpası-Balyoz Davasında Hukuk Skandalı” başlıklı raporu, dün düzenledikleri basın toplantısı ile açıkladılar. Basın toplantısına, 1 Mayıs’ta geçirdiği beyin kanaması sonrasında cezaevinde yaşamını yitiren Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’in eşi Sema Özenalp de katıldı. Veli Ağbaba, raporun önümüzdeki hafta Cumhuriyet Kitapları’ndan kitap olarak çıkacağını ve cezaevindeki Balyoz mağduru subayların isteği doğrultusunda gelirinin de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) bağışlanacağını bildirdi.

Toplantıda söz alan Sema Özenalp, 4 yıldır bir hukuk mücadelesi yürüttüklerine ve 29 gündür de Anayasa Mahkemesi önünde “nöbette” olduklarına dikkat çekti. Görüşmelerde eşlerine “ne kadar iyi olduklarını göstermeye çalıştıklarını ve rol yapmak zorunda kaldıklarını” belirten Özenalp, şu ifadeleri kullandı:

“Çocuklarımıza yalan söyledik. Babalarının gizli görevde olduğunu söyledik. Beş yaşındaki çocuğa babasının düzme delillerle hapiste olduğunu, mahkemelerin bunu görmezden geldiğini nasıl söyleyebilirdik. Yalan söyledik çünkü çocuklarımız adalete ve devlete güvenerek yaşasınlar istedik. Kindar bir nesil yetiştirmekten ödümüz koptu. Son üç yılımızda çocuklarımın babasıyla anısı, ayda bir kez bir saat süren açık görüşlerden ibaret.”

Veli Ağbaba da Balyoz davasını Türkiye’nin “Dreyfus davası” olarak nitelendirerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, sorumluluktan kaçmak için yaramaz mahalle çocukları gibi “Ben yapmadım o yaptı” diyerek, sorumluluğu cemaate atıp kurtulmak istediğini ifade etti.

Raporu, Balyoz davası sürecinde yaşamlarını yitiren Emekli Hava Albay Tarık Akça, emekli Albay Halil Yıldız ve Kurmay Albay Murat Özenalp’e adadıklarını belirten Ağbaba, “4 yıldır söylüyoruz, sahte deliller, hukuksuzluk, iftira hepsi bu davada. Adeta Türkiye’nin Dreyfus davasıdır. Balyoz davası, Türkiye’nin hukuk, siyasi ve askeri tarihinin utanç duyulacak kapkara bir lekesidir” diye konuştu.

Ağbaba, yargılamalarda en önemli “delil” olarak gösterilen 5 No’lu harddiski de “temsili” olarak gazetecilere gösterdi.

‘Başbakan saffetimden yararlandı’

Daha sonra söz alan Özgür Özel ise Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in dava boyunca “suskun” kaldığını, CHP olarak “istifa” çağrısı yapmaları üzerine Özel’in konuşmaya başladığını ifade etti. Özel’in Ekim 2011’de Hasdal Cezaevi’ne yaptığı ziyarette, mağdur subaylara “Hiç merak etmeyin, bu konuyu kendi yöntemlerimle çözeceğim” dediğini ifade etti.

Özel’in daha sonra silah arkadaşlarına “Başbakan benim hulus ve saffetimden yararlandı” mesajı gönderdiği iddiasında bulundu. Özel, “Yani Genelkurmay Başkanı iyi niyete sahip olduğunu, saf arı bir kişi olduğunu, kendisini kandıranın Başbakan olduğunu söylüyor. Şimdi soruyorum, bu açıklamanızın arkasında duracak mısınız? Silah arkadaşlarınızın suçsuzluğuna inandığınızı, ‘ben senin dediğini yapacağım’ diyen Başbakan’ın size sırt döndüğünü teyit ediyor musunuz?” diye konuştu.

Nurettin Demir de Balyoz’un “A’dan Z’ye tamamen uydurma” olduğunu belirtti. Muharrem Işık ise Balyoz’u, yönetmenliğini Tayyip Erdoğan ve “eski dostu yeni düşmanı cemaat ile ekibi”nin yaptığı, figüranlarının Necdet Özel, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Yargıtay’ın üstlendiği bir “film” olarak nitelendirdi.