TÜRKİYE Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın böcek davasıyla ilgili gözaltına alınanların bırakılmasının ardından, "Serbest kalanlara benim itirazım var" şeklindeki açıklamasını değerlendirerek, "Siyasilerin ve özellikle siyasi iktidarın, yargıya talimat olarak yorumlanacak her türlü yaklaşımdan özenle kaçınması gerekir" dedi.

Karabük Barosu Sosyal Tesisi’nin açılışına katılan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, burada gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adının zor teleffuz edildiği için alaycı şekilde söylenerek ve ailesinden yola çıkarak bir anti propaganda yürütülmek istendiğini ifade eden Feyzioğlu, "Bir çocuk ailesini babasını, annesini seçemez. Kendi yaptıklarından veya yapmadıklarından sorumludur. Annesinin, babasının, ailesinin kim olduğu, ne yaptığı, ne yapmadığı bunlar ayrı bir konudur. Bunları tarihlerde yazar ama bir kişiyi eleştirirken 'senin baban buydu, büyük amcan buydu, dedende buydu' demek birilerinin kınadığı çok ırkçı ve son derece faşizan bir yaklaşımdır. Bunu hiç kimsenin yapmaması gerekir" dedi.

BİREYSEL BAŞVURUYLA İLGİLİ GURUR DUYMALARI LAZIM

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru konusundaki düşünceleri sorulan Feyzioğlu, sistemin çalışıyor olmasından dolayı siyasi iktidarın kendisiyle gurur duyması gerektiğini belirterek, "İşine gelen kararlar verildiğinde gurur duyacak, işine gelmeyen kararları gördüğünde yerecekse, keşke bireysel başvuru gibi bir yasal çareyi en üst mahkemeye vermeseydi. Demokrasi, hukuk devleti, işinize gelmeyen kararları da çıktığında, kararın alınma yöntemi adil yargılama ilkelerine uygunsa benimsemeyi gerektirir, uymayı gerektirir. Sonucuna bakarak 'Bu karar benim hoşuma gitmedi, o zaman bu karar yanlıştır, tanımıyorum' diyemezsiniz" diye konuştu.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI SAĞLANMALI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın böcek davasıyla ilgili gözaltına alınanların adli kontrol sistemiyle serbest kalanlar hakkında, "Benim itirazım var" ifadesiyle ilgili yöneltilen bir soru üzerine Feyzioğlu, Türkiye'de yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması aynı zamanda yargının hesap verebilir kılınması ve demokratik meşruiyetinin sağlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

"Böyle bir sistemde Başbakan'a ve Adalet Bakanı’na emir, talimat, telkin, tavsiyede bulunma imkanı tanınmışken, ülkenin başbakanının 'filancanın serbest gezmesini içime sindiremiyorum' demesi tutuklama talimatı olarak anlaşılır. Bu bir yurttaşın 'bana karşı suç işleyen niçin serbest geziyor' demesinden farklı olarak 'tutuklayın' talimatıdır. 'Tutuklamazsanız sorun yaşarsınız' şeklinde algılanabilir. Siyasilerin ve özellikle siyasi iktidarın yargıya talimat olarak yorumlanacak her türlü yaklaşımdan özenle kaçınması gerekir."