FEYZİOĞLU SERT KONUŞTU "BEN ATANMIŞ DEĞİLİM"
Metin Feyzioğlu, İzmir'de bulunan Küçük Kulüp Derneği'nin söyleşisinde sert göndermelerde bulundu.
Küçük Kulüp Derneği'nin 'Hayatın İçinden' söyleşinin konuğu olarak konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye'de 76 milyonu eşit yurttaşlık paydasında Atatürk milliyetçiliği ilkesi çerçevesinde aynı paydada buluşturmaktır" dedi.
İzmir Küçük Kulüp Derneği Emre Sarıgedik Başkanlığı'nda 'Hayatın İçinden' isimli söyleşileri kapsamında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu ağırladı. Alsancak Allaince Kulüp'te gerçekleşen söyleşide Feyzioğlu, "Türkiye karışık günler geçiriyor. Kararlı bir şekilde söylememiz gerekeni söylemeye devam ediyoruz. Bizim mücadelemiz siyasi parti siyasetinin çok üzerinde. Bugün Türkiye'nin en çok ihtiyaç duyduğu hukukun üstünlüğü siyasetidir. Hukukun ve demokrasinin evrensel üstünlüklerini savunmaktır. Türkiye'de 76 milyonu eşit yurttaşlık paydasında. Atatürk milliyetçiliği ilkesi çerçevesinde aynı paydada buluşturmaktır. Siyasi partilerin birbirlerine sövüp saydırdıkları bu dönemde biz herkese inandığımız doğruları ifade ediyoruz. İfade ettiklerimiz size göre doğru olmayabilir, ama biliriz ki doğru olduğunu düşündüğümüz için söylüyoruz. Hiç bir art niyet olmaksızın yıllardır aynı ilkeler çerçevesinde konuşuyoruz. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkes insanda buluşacağı için parçalanmaktan korktuğumuz birliğe ulaşacağız" dedi.
BAROCULUK TÜRKİYE'NİN EN ZOR SİYASETİDİR
Uğur Dündar'ın geçtiğimiz günlerde sorduğu siyasete girecekmişsiniz sorusunun hatırlatılması ve cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerine Metin Feyzioğlu şunları söyledi: "Ben bürokrat değilim. Atanmış hiç değilim. Ben seçilmişim hiç bir yere atanarak gelmedim. Kendi atadıkları yada atar gibi seçtikleri kişilerle hiç karıştırmasınlar. Baroculuk Türkiye'nin en zor siyasetidir. Ben yıllardır Baroculuğun içinde bir kadro hareketin başındayım. Kadro hareketinin başarısının sırrı son derece basit; Biz kanaat önderleriyle pazarlık yapmayız. Onunla bununla kapalı kapılar ardından hiç bir müzakereye girmeyiz. Açık oynarız her şey ortadadır. Söylediğimiz Edirne ve Cizre'de aynıdır. Siyaset zor, ama dünyanın en keyifli işlerinden biri. Bu iş hizmet yarışıdır. Türkiye sanıyorum bir işi layıkıyla yapmayı mutlaka bir yere oynamaktan anlamak gibi artık vazgeçmeli. Ama bizi izlemeye devam ederlerse herkes alışacak. Biz işimizi iyi yapmaya gayret ediyoruz. Halkı ve yurttaşları kucaklayan ve hukukun üstünlüğünü savunan bir üslup geliştirdiğimizden halkımız teveccüh gösteriyor. Bu onur veriyor. Bu onuru yaşamak ayrı birde spekülasyona kapılıp hiçte lüks ve hakkımız olmayacak şekilde bulunduğumuz mevki ve makama zarar vermek ayrı. Sosyal demokrat yada bir başka grubun Barolar Birliği başkanı değilim. Tüm Türkiye'nin Barolar Birliği Başkanıyım. Siyasi partiden gelen hiç bir cümle benden gelmez. Benim pozisyonum bu makama ve sıfata uygun ağırlıkta dayanmak."
EZME HAKKI BULUYORLAR KENDİNDE
Sandıktan çıkanın herkesi ezme hakkı olduğunu düşünen bir demokrasi olduğunu belirten Feyzioğlu, "Ey diye başlayan cümlelerle içerde başka kutuplaşmanın malzemesi yapılıyor. Ama şunu unutmayalım yüzde 80'den daha fazla modern toplum var. Bu modern toplum özgürlük istiyor. Ekonomik refah ve güven içerisinde yaşamak istiyor. Sorun şu ki Türkiye'de siyasi partilerin düzeni bozuk. Yüksek baraj ve sivil topluma sıkı sıkı kapanmış siyasi partiler yurttaşların anlamlı bir kısmını kehlen oy verir duruma sokuyor. Birbirimizi fazlasıyla kategorize etmeye meraklı olduğumuzdan en demokratik olanda en güzel sıfatları takanda aynı davranıyor. Onun dışında bir hak kavramını asla kabul etmiyor" dedi.
YARGILAMA OLDUKÇA SIKINTILI
Türkiye'de makul sürede yargılamanın oldukça sıkıntılı geçtiğini belirten Metin Feyzioğlu, "İki celsede bitmesini beklediğiniz davalar iki senede bitiyor. Sıkıntı ortada ve bunun için önerilerimiz var. Ama ilk adımız ben yargıyı nasıl tarafsız ve bağımsız hale getirebilirim sorusu olmalı. Siyasiler yargıyı nasıl kendime bağlayabilirim diye hareket ediyor. Daha önce kaset savaşları sürmekteydi. Belden aşağı vuruş serbestti. Herkes birbirine en ağır şekilde sövüyordu. Birisi de çıkıp hukukta evrensel gücün çözümü budur dediğinde duyması gerekenler sesimizi duymadı" diye konuştu.
Kaynak: