FETHULLAH GÜLEN İÇİN EVLERE ŞENLİK İDDİANAME
Laiklik ilkesinin sert ve katı uygulamaları nedeniyle ülkemiz halkının dini kuralları anlayıp yaşayışını yönlendirmesine yönelik eğitim ve öğretim faaliyetlerine yeterince yer verilmediği”
Cumhuriyet Savcısı Hasan Yılmaz tarafından hazırlanan 332 sayfalık iddianamede, “Şüpheli Fethullah Gülen liderliğinde oluşturulan örgütün niteliği” başlığı altında dikkat dikkat çekici ifadeler yer aldı. İddianamede evlere şenlik tespitlerden birinde ise Cumhuriyet Döneminde Laikliğin sert kuralları örneği veriliyor.
ÖRGÜT İSMİNİ YARGITAY’A BIRAKILDI
“PDY/FETÖ terör örgütü” ve “Fetullahçı terör örgütü” gibi isimlerin örgütü tanıtmaya yeterli olduğu belirtilen iddianamede, “Tüm yönlerini ortaya koyan nitelikte olmadığından, iddianame içerisinde suç örgütünden bahsedilirken ‘paralel yapılanma’, ‘paralel yapılı terör örgütü’, ‘legal görünümlü illegal yapılanma’ isimleri kullanılmış olup, örgüt isminin Yargıtay denetiminden sonra kullanılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir” denildi.
SAVCI: LAİKLİK İLKESİNİN SERT VE KATI UYGULAMALARI NEDENİYLE…
İddianamede, örgütün niteliği ve yapılanmasına ilişkin genel bir değerlendirme de yapılarak, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasından sonra ilerleyen süreçte, laiklik ilkesinin sert ve katı uygulamaları nedeniyle ülkemiz halkının dini kuralları anlayıp yaşayışını yönlendirmesine yönelik eğitim ve öğretim faaliyetlerine yeterince yer verilmediği” kaydedildi.
Bu durumun toplumda dini kural ve yaşayışa ilişkin ilgiyi de beraberinde getirdiği vurgulanan iddianamede, “Nurculuk hareketinin lideri olan Said Nursi’nin toplumun bir çok kesiminde ilgi gördüğü, takip edildiği, ölümü sonrasında da onun bırakmış olduğu külliyatı esas aldığını belirten birçok grup ve topluluğun oluştuğu” ifade edildi.
Cemaatlerin ve dini grupların, ülkede dini kural ve yaşayışa ilişkin bilgisizlik ve özlem nedeniyle bu durumu istismar ettikleri savunulan iddianamede, “Halkımızın bu cemaat ve gruplara yönelik olarak maddi ve manevi yardım ve destekte bulundukları, buna rağmen devam eden süreçte de birçok cemaat ve grubun bu durumu istismar ettiklerinin değerlendirildiği” belirtildi.
“DİNİ KURALLARI İSTİSMAR ETMEK SURETİYLE…”
Fethullah Gülen’in oluşturduğu yapılanmanın da aynı nitelikte olduğu öne sürülen iddianamede, “Yaklaşık 40 yıllık süreçte, ülke insanının bu yöndeki ilgi ve hassasiyetini fark ederek, dini kuralları istismar etmek suretiyle ülke insanının kendi amacına uygun hareket ve yaşayış tarzını benimsemesini sağlayacak şekilde yapılanma oluşturduğu, bu yapılanmada dini terminoloji kullanılarak ülke halkına sempatik gelen söylemler geliştirdiği anlaşılmıştır. Özellikle yapılanmanın ekonomik ayağının oluşturulup sağlamlaştırılması amacı ile kurban, zekat, sadaka ve diğer mali ibadet ve kuralların yapılanmayı finanse edecek şekilde algı uygulamaya yönelik olduğu belirlenmiştir” denildi.
“ÖZELLİKLE BAŞARILI, ZEKİ ÖĞRENCİLERE YÖNELİK EĞİTİM ÖĞRETİM FAALİYETLERİNDE BULUNDULAR”
Bu örgütlü yapının, baştan beri ülke yönetimini ele geçirip kendi görüşlerine göre yönetmeyi hedeflediği öne sürülen iddianamede, şüphelilerin yapılanmaya insan ve kadro kaynağı oluşturabilmek amacıyla öğrenci yurtları, özel okullar ve dershaneler açtığı dile getirildi.
Yapılanmanın, özellikle başarılı ve zeki öğrencilere yönelik eğitim öğretim faaliyetlerinde bulundukları anlatılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
“Esnaf, işadamı ve diğer ekonomik durumu iyi olan kişi ve kurumlar ile sürekli irtibatta bulunup öğrencilere, okullara, yardım dernekleri ile yapılanmadaki diğer kişi ve kurumlara burs verilmesini, yardımlar yapılmasını sağladıkları anlaşılmıştır. Aynı süreçte yapılan faaliyetlerin gerek ülke halkına, gerekse yabancı ülkelerdeki kişi ve kurumlara sempatik gösterilmesi amacıyla basın yayın alanında yapılanarak etkin konuma geldikleri, öncelikle devlet kurumlarının yönetim ve idare mekanizmasının işleyişinde etkin noktalarda kadrolaştıktan sonra diğer tüm birimlere hızla yerleşerek faaliyet ve eylemlerine devam ettikleri belirlenmiştir. Bu işlem ve faaliyetlerini gerçekleştirirken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen KPSS soruşturmasından da anlaşılacağı üzere, kurum, kuruluş ve diğer kadroların açtıkları sınavların soruları bir şekilde ele geçirilerek, yapılanmanın tedrisinden geçip emir ve talimatlarına uyan elemanlarına dağıtıldığı, yapılanmanın uzun bir süreçte bürokrasi, askeri ve siyasi kurum ve kuruluşlarla iyi geçinmeyi ve çatışmamayı tercih ettiği, bunun için de milli ülkü ve amaçları gerçekleştiriyormuş izlenimi verebilmek için ülke dışında Türk okulları adı altında birçok okul açtıkları belirlenmiştir.”
“GİZLİ VE HÜCRE TİPİ YAPILANMA”
Örgütün, ülkede, askeri, adli ve emniyet birimlerinde gizli ve hücre tipi yapılanmaya gittiği ifade edilen iddianamede, örgütün öğrenci yurtlarında, okullarda, dershanelerde ve ders evlerinde örgüt kuralları eğitimi aldıktan sonra, verilen talimatları ustaca uyguladıkları öne sürüldü.
“PAPA” BENZETMESİ
İddianamede, “Örgütün dinlerarası diyalog girişimi adı altında, sözde diğer dinler arasında hoşgörü iklimi oluşturma bahanesiyle, özellikle diğer semavi dinlerin mezhep ve cemaatleri ile seminer, konferans ve sair organizasyonlar ile irtibat kurularak şüpheli Fethullah Gülen’in Katolik Hıristiyan alemini temsil eden Papa gibi, ülkemizde ve tüm İslam dünyasında lider (bir nevi Halife) gibi konuma gelmesinin amaçlandığı anlaşılmıştır” denildi.
Kaynak: